Son zamanlarda birçok kesim tarafından şikayetlere konu olan bir yolsuzluk ihbarı ve şikayeti gündemi meşgul etmeye başladı. Aslında birçok duyarlı insan, uzun süredir bu hususta yetkili kurumlara dilekçe kaleme alarak, Tarsus Belediyesi’nde dönen yolsuzluk ve usulsüzlüklere dikkat çekmekteydi. Bu alanda yetkili bir kamu kurumu olan Sayıştay’ın denetimi uzun süre beklendi; neyse ki Sayıştay yaptığı denetimler sonucunda meseleyi gün yüzüne çıkardı.
HER ŞEY BİR TARSUSLUNUN İSYANIYLA BAŞLADI.
Bir önceki dönem Tarsus Belediye başkanı Haluk Bozdoğan’ın başkanlık döneminde bazı yolsuzlukların yapıldığı ve bu yolsuzlukların ortaya çıkarılması için onlarca kişi imza toplayarak Sayıştay’ın inceleme yapmasını talep etmişti. Tabi o dönem belediye başkanlık seçimini kaybeden Şevket Can da büyük bir mutlulukla bu durumu izlemişti. Doğru ya, el elin eşeğini türkü çağırarak ararmış… Sayıştay bir süre sonra belediyeye dair yürüttüğü kapsamlı tahkikatta öyle sonuçlara ulaştı ki, zevkten dört köşe olan Şevket Bey’in yüzü biranda asıldı. Neden asılmasın ki, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu. Güldü komşusuna, geldi başına!
SAYIŞTAY’IN TESPİTİNE BAKIN
Müfettişlerden müteşekkil heyetin çalışmalarında tüm evraklar titizlikle ele alındı. Sadece Haluk Bozdoğan dönemi değil aynı zamanda Şevket Can dönemi de incelemeye alındı. Yolsuzluk dosyalarından kamu zararlarına, hak ihlallerinden usulsüzlüklere varıncaya kadar bir sürü günah, vebale şahit olundu. Şevket Can dönemini kast ediyorum. Bir tek dosyayı bilgilerinize sunmak isterim. 30 sayfadan oluşan ve Şevket Can döneminde gerçekleşen bir yolsuzluğa ışık tutan bu evraklar, başkan Can ile bir meclis üyesinin işbirliğiyle gerçekleşen MAY LİFE hadisesine işaret ediyordu. Bazı memurların da imza attığı bu dosya açıkça birçok kişinin maskesini düşürdü. Usulsüz ihaleye imza atan encümen ortakları ve Metin Atik işbirliği deşifre oluyordu. Kurulan tezgah aslında bu şahısları haklı gösterirken; tüm Tarsusluları suçlu ve kabahatli gösteriyordu. Tarsuslu olmayan bu kişiler, kamu malına çökerek servet edinmişlerdi. İnşa ettirdikleri bina tamamen kaçak bir mahiyette olup kanunlara rağmen halk pazarı olarak bilinen civara dikilmişti. Sırtını dayayanlar, ne anlar kanundan, nizamdan? Değil mi!
CAMBAZLARA BAK
Pazar yerinin olduğu bu mahalle restoran, düğün salonu, teras ve üstelik havuz da yaptırılmıştı. Kaçak bina iki farklı yola tecavüz edecek şekilde geniş tutulmuştu. Zaten hesap soran yok, diye düşünmüşler, zar. Başkan Şevket Can’ın meşhur kavurmalarını da bunlar yapmıyor muydu? Olacak iş mi, belediyeye ait arazi bu şahıslara 27 yıllığına peşkeş çekilmiş. Belirli peryotlarla belediyeye fatura keserek kamu zararına sebebiyet veriyorlar. Bina tamamlanmış mı dersiniz? Hayır, inşaatı tamamlandıktan sonra işyeri ve dükkan da eklemişler. Söz konusu yerleri ise kiraya vermişler. Kiraya verdikleri dükkanlarda güzel iş döndüğünü görünce bin bir türlü dalavere ile kiracıyı dükkandan çıkarıyorlar. Sonra ne mi oluyor? Tabiî ki dükkanı kendileri işletmeye başlıyor. Esnaf sizin deneme tahtanız mı? Evet, öyle görüyorlar. Yıkamacı, restoran, kafeterya, masaj salonu vs aklınıza ne gelirse hemen her tülü işe girişiyorlar. Neyse ki daha önce bu dükkanlardan birinde yıkamacılık yapan şahıs, şikayetçi olarak zanlıların kirli çamaşırlarını ortaya döktü.
EMİR ERİ RAMAZAN
Şevket Can’ın bir de emir eri Ramazan var. Zabıta müdürü olarak tanınan Ramazan, bu kişilere yani zanlılara akıl vererek kendileri tarafından işletilen söz konusu yıkama işletmesinin hemen kapatılması tavsiyesinde bulunuyor. Kirli çamaşırları ortaya döken şikayet duyulunca, erkenden davranmak istiyorlar. Şebeke gibiler! Neyse meseleden polis haberdar ediliyor ve kolluk güçleri söz konusu işletmeye geliyor. Yıkamacı dükkanı ortaya yok. Meğer dükkan önceden ortadan kaldırılmış. Tabi yıkamacı olan esnaf görseller ve videolar paylaşarak haklılığını ispat etmeye çalışıyor. Ama kimse oralı olmuyor. Sanki MAY LİFE’da yıkamacı dükkanı açılmış da biranda yok oluvermiş gibi düşünün.
SAYIŞTAY TESPİTLERİNDEN SONRA SORUŞTURMA AÇILDI
Sayıştay’ın uzun uğraşlar sonucunda incelemeyi tamamlamasıyla süreç farklı bir aşamaya evrildi. Usulsüzlükler tespit edilince soruşturma açıldı. Soruşturmadan haber alan esas suçlu Şevket Can, derhal Devlet Bahçeli’nin elini öpmeye gidiyor. Neden, masumiyetinin ispatlanması adına dua mı istemiş acaba? Çoluk çocuk toplayıp Bahçeli’nin huzuruna çıkıyor… El öperken resim çektirip bir de bunu sosyal medya hesabına atıyor… Ne ilginçtir ki İçişleri Bakanlığı konuyla ilgili soruşturma iznini vermiyor. Bu da en çok meclis üyesinin işine yarıyor… Sayıştay bu kez konuyu Danıştay’a taşıyor… Zarar büyük… Kamu zararı milyonlarca lira! Dosya henüz Danıştay’da beklerken Sayıştay boş durmuyor. Tarsus Belediyesi’ni zarara uğratmak suçu kapsamında ihalede imzası bulunan tüm belediye meclis üyelerine, başkana ve dönemin emir eri Ramazan’a ceza kesiliyor. Belediyenin alması gereken kira paralarını bu gruba peşkeş çektikleri için o dönemin parası ile 2.000.0000 TL artı yasal faizle ceza kesiliyor…. Bu olayla Tarsus Belediyesi karışıyor… İçlerinde halen müdür pozisyonunda bulunanlar, memurlar ve eski belediye meclis üyeleri de var.
ALİ BOLTAÇ NE YAPIYOR
Şahsın yaptıklarının ve götürdüğü milyonlarca liralık servetin haddi hesabı yok. Yapacağını yaptı. ‘’Ben çalmam, çaldırmam’’ diyen çaldı. Utanmadan bir de aday olmuştu. Neyse. Dindar görünümlü bu şahıs cemaat işlerinde hep en öndeydi. Ama hırsızlık da yaparmış. Seçim sürecinde ne yapıyordu bu dersiniz? Gençlere okumaları için NUTUK kitabını dağıtıyordu. Yüzsüzlük. Eski bir tecrübe, hikaye olmuştur. “Köylerde tuvalet çukurunda biriken dışkıları yok etmek için eskiden çukura ciğer atılırdı. Ciğer kurtlanır ve o kurtlar tüm dışkıları yıllarca yiye yiye bitirdi. Nihayetinde yiyecek bir şey kalmayınca da birbirlerini yer, hayatta kalan son kurt da açlıktan geberirdi. Böylelikle hela çukuru temizlenmiş olurdu…” İşte bugün tam da benzer bir gelişme yaşanıyor. O zaman rant yiyenler ve işin bir ucundan kemirenler, şimdi inkar ederek birbirlerini yemeye hazırlanıyorlar… Ali Boltaç, peki sen ne yapıyorsun? Haluk Bozdoğan en azından bunları deşifre etti… Şimdi sen belediye başkanı olarak yıkman gereken bu kaçak yapıdan aylık kira almaya devam ediyorsun… Üstelik en başta mağdur olan senin belediyen. Gerekeni yapmamakla suçluya destek olmuş oluyorsun. Tarsus’ta haksız rekabete neden oluyorsun. Devleti milyonlarca lira zarara uğratmış insanları halen belediyede tutup onlara maaş ödüyorsun. Öte yandan evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan ve önceki dönemlerde işe alınan belediye çalışanlarını toplu olarak işten çıkarıyorsun. Bunun adı, hırsızı tutup garibanı atmak değil midir? Yoksa suçlular, nüfuzlu oldukları için mi bir işlem yapmıyorsun? Ya da bir ihtimal, sen de mi bu işin içerisindesin. Cevabını sen ver. Kamu vicdanını yaralamaktan vaz geç ve yolsuzluk yapanların rantını kes.