Mersin’de son yılların en tartışmalı gazetecilerinden biri olduğumu kabul ediyorum; doğrudur. Tartışılmamın nedenine gelecek olursam bir sürü sayfa açmam gerekir. Lüzumu yok. Mükemmel olduğumu iddia etmiyorum; ama işimi iyi ve disiplinli yapmaya gayret ediyorum. Şuana dek yaptıklarımla övünmek yerine geleceğe emin adımlarla yürümeyi şiar bilirim. İnsanın bu şekilde kendisini geliştirebileceğine inanıyorum. Açık aramak, koğuculuk yapmak benim işim değildir.
Çoğu Zaman Gündemi Biz Belirledik!
Kurumsal anlamda gazetecilik çalışmalarında bulunmaya başladıktan sonra birçok kesimden destek mesajları aldım. İçlerinde gazetecilerin de bulunduğu bu insanların dışında yine gazeteci olduklarını dile getirmek istediğim bir muhalif gurup da peyda oldu. ‘’Sen bilmezsin, biz biliriz’’ şeklinde ağızlarından çıkan cümlelere paralel olarak burunları havada, çokbilmiş tavırlarıyla adeta ‘’bu piyasa bizim’’ demeye getiriyorlardı. Benim kimseyi rakip gördüğüm yok; geliştiğim ölçüde başarılı addederim kendimi. Yazıklarımı ve gündemi belirlediğimi herkes iyi bilir. Gazeteci olmak, farklı olmayı gerektirir. Ben farklı kalmayı tercih ettim. Doğruların görünmez orduları var. Bunu dile getirmekten kaçınmadım. Şiddete, tehditlere, baskılara, sansüre ve ayrımcılığa maruz kaldım. Ceza bile aldım; haklı olduğum halde. Parası olana eyvallah demedim. Bunun için her yolu denediler. Karşılarında boyun eğmeyen bir Zeynel Boğan gördüler. Yanardöner gazeteci arıyorsanız, beni eleştirenlere uğrayın. Beni sürekli dışlarlar. Neymiş efendim? Gazeteci değilmişim. Sanırım başarısızlığın en büyük göstergesi budur: kapısının önündeki pisliği görmeden komşunun çatısındaki kirliliği dert edinmek… Hiç mi aynaya bakma ihtiyacınız olmadı? İçinizde şantajcı mı çıkmadı, hayali seçmeniniz mi olmadı, rüşvetçiniz mi yok, sapıklıklarınızı bilmiyor muyum? Peki ya bankamatik memuru gazeteciler? Muhatabım değilsiniz. Bana sözlerinizle değil, yaptıklarınızla gelin. Yiğit yaptığını, aptal ise yediğini anlatırmış. En iyisi, bültenlerinize yemek tarifleri doldurun siz. Bir ihtimal okuyucu bulursunuz. Yazık size.
Yazdıklarımız Ses Getiriyor ...
Seçim sürecinde inanılmaz bir yoğunluk yaşadık. Siyasi partisinden anket şirketine, siyasi adaylardan kurumlara kadar hemen her kesimden görüşme talebi aldık. Gece gündüz çalıştığımızı bilirim. Ekibim bu konuda inanılmaz bir mücadele örneği gösterdi. Ulusal basın kuruluşlarından tutun da bilindik gazetecilere kadar birçok iş teklifi aldık. Birçoğunu etik ilkeler gereği kabul etmedik. Kimse emeklerimizi görmezden gelemezdi. Olmaz öyle şey. Bazı siyasi partilerin anket taleplerine bazen yalnız bazen de köklü anket şirketleriyle müşterek olarak yanıt verdik. Yanılmadık. Seçim sonrasında önemli kurumlardan tebrik ve teşekkür mesajları aldık. Yani beni ve haber ekibimi diline dolayanlar, onların hayalini dahi kuramadıkları çalışmalara ve başarılara imza attık. Daha büyük işlere kapı araladık. Bir süredir yaptığımız görüşmelerin ardından vardığımız mutabakat neticesinde merkezi İngiltere’de bulunan SKY Haber TV’nin Mersin il sorumlusu olarak vazifelendirildik. Söz konusu şirketin titiz ve disiplinli yaklaşımı, bizlerin mesleki ilkelerini dikkate almaları, bu işbirliğini sağlamıştır. Hayırlara vesile olsun, büyük işler çıkaracağımızı umuyorum. Gazetecilik mesleğimde bu sadece bir ayrıntı. Önümüzdeki günlerde ise Birebir Haber şirketini daha kapsamlı ve daha güçlü bir mücadele içerisinde göreceksiniz. Ülke gündemini daha etkin bir şekilde belirleyeceğiz. Bunu başaracak imkana, donanıma ve güce sahibiz. Profesyonel ekibimle yeni süreci ciddiyetle yürüteceğimize inancım tam. Bundan sonra daha büyük ve etkili çalışmalarla huzurunuzda olacağımızı bilgilerinize arz ederim.
Biz İşimizi Yapacağız!
Birileri bizlerle uğraşmaya devam ederken bizler farklı kulvarları tecrübe etmenin ve büyük mücadelelere kapı aralamanın tutkusuyla hareket ediyoruz. Sokak dilini takınacak, boş ve suni gündemlere ayıracak vaktimiz yok. Yılların gazetecisi olduklarını dile getiren; fakat gündemi kısır çekişmelerle meşgul eden bir kısım basın emekçisine açık çağrımızdır: Mersinlilerin hizmete ve yatırıma ihtiyacı var. Farkındalık uyandırmak ve kamu hukukunu gözetmek sizin boynunuzun borcudur. Boş verin lüzumsuz meşgaleleri. Nazım’ın deyişiyle: Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim!