Hayat;
Kimi sevdiğin,
kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat; Kıskançlığı yenmek,
önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
İnsanların sahip olduklarını değil,
kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimlerden ibarettir…
Siyasi Fenomenler
Mersin bir zamanlar delikanlı adamlardan geçilmezdi. O adamlar vesayet odaklarına, çetelere kafa tutarlardı. Bedeli ne olursa olsun doğru bildiklerini söylerlerdi. Bu adamların bir çoğunun delikanlılığı makam ve parayı bulana kadarmış. Acı da olsa öğrendik.
Sosyal medyada evrim değiştirmiş dünün fakirleri bugünün zenginlerini ara ara paylaşıyoruz nasıl evrim değiştirdiklerine size görsellerle veya videolarla gösteriyoruz.
Geçen gün sosyal medya hesabım Facebook'ta sordum Mersin'in Dilan Polatları kimler diye?
Sosyal medya platformu Instagramda Mersin'in Dilan Polat'ı olmaya aday bir iki isim biliyorum ve bunların nasıl bu mal varlığına ulaştığını az buçuk tahmin edebiliyorum...
Sosyal medya fenomenleri gibi birde siyasi fenomenler var Mersin'de!
Dava adamları gitti yerine siyasi fenomenler geldi.
Dün uzerine giyecek bir gömleği olmayan başkasının emanet gömleği ve ceketi ile Ankara'ya giden siyaset üzerinden zengin olan kişilerin nasıl mal varlığı edindikleri Dilan Polat meselesi kadar önemli bir mesele..
Mersin'de siyasi olarak makamları işgal eden bazı kişilerin mal varlıklari araştirmalı,nerden buldun yasası devreye girmeli.
Siyasi fenomenlerin iş yaptıkları kurum ve kişiler kestikleri faturalar didik didik edilmeli.3 kuruşluk mal verip 10 kuruşluk fatura kesilmiş mi diye irdelenmeli.
Bu kişilerin kimler olduklarını toplumda az buçuk herkes biliyor fakat makamın gücünü ellerinde bulundurdukları için kimse bu isimleri telefuz bile edemiyor.
Bu kişilerin partisi felsefesi davası yok tek davaları var menfaat sağlama.
Tarsus'ta ''Askıda Suç''
Geçtiğimiz günlerde bazı yerel basının sosyal medya hesaplarında parti ve kişi belirtmeksizin bir belediye meclis üyesinin zabıta yapmak için bir kişiden 200.000 tl aldığı ve kişinin bunu belediye başkanına kanıtladığına dair yazı yazılmıştı..
Bu haliyle tüm meclis üyelerini zan altında bırakan bir durum oluştu.Bu yazının yazıldığı o günden bugüne ne belediye başkanından,ne partilerin meclis grup başkanlarından,ne mecliste temsil edilen partilerin ilçe başkanlarından olumlu olumsuz bir açıklama gelmedi.
Ayrıca gazete haberlerini ihbar kabul edip harekete geçen savcı da göremedik.
Bu durum bize çürümenin ne kadar derin olduğunu gösteriyor.
Böyle olunca tabii ki SUÇ ASKIDA kalıyor.
Yerel Seçimler
Seçimle gitmiş veya gidecek, birisini, sırf ideoloji uğruna allayıp pullayıp tekrar öne sürenler veya öne sürmeye çalışanlar Mersin'e hançer vurmaktan öteye gidemezler.
Belediye başkanını; sorgusuz sualsiz tuttuğu partiye oy vererek seçenler son seçimlerdeki bazı belediye başkanlarının belediyeleri yönetim şekillerindeki örnek gibi dizlerini döverler.
Belediye "adalet" "liyakat" ve "ekip" işidir. Oy vereceğiniz kişinin yanında ve arkasında duranları inceleyin.
Gazze
Ömer bin Abdülaziz; adaleti ve cesareti ile “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu” diyen anne tarafından Hz. Ömer’in torunu. Cesareti ve adaletiyle O’na benzetildiği için kendisine II.Ömer de deniliyor.
Hatta Hülafa-i Raşidinin beşincisi kabul edilir bu büyük insan.
Bu zat çoğu zaman gözleri yaşlı bir halde ah! der akabinde elhamdülillah dermiş.
Sormuşlar:
Efendim, siz bazen dalarken, bir ah! dersiniz, ondan sonra elhamdülillah dersiniz.
Ömer bin Abdülaziz:
Resulullahın torunlarına, Hazreti Fatıma'nın ciğerparelerine yapılan görülmemiş zûlüm gözümün önüne gelir ah derim, elhamdülillah deyişimin sebebi de şudur: Ya Rabbi ben o asırda bulunsaydım, dünyanın bir köşesinde olsaydım, onlara da o zulmün yapıldığını duysaydım, o dünyanın bir köşesinden oraya yetişemeseydim, ben yarın huzuru ilahide Peygamber'in yanına çıkamazdım. Benim evladlarıma zulmedilirken sen dünyadaydın, niye imdadına koşmadın? diye azar işitir korkusuyla çıkamazdım huzuruna.
Evet bugün maalesef Gazze baştan sona Kerbelâ olmuş. Ve bizler bunu canlı canlı seyrediyoruz.
Elhamdülillah diyecek halde değiliz zira şahidiz. Bize sadece ah! demek kalıyor.
Çaresiziz ya rabbi.
Gazzeli o çocuğun "Ya Rab" yakarışı, enkazın altından uzanan o minik el, oğullarının parçalanmış gövdesini toplayan babalar, katledilmiş bebeklerine sımsıkı sarılan anneler, kız çocuklarının o yürek yakan çığlıkları bir an olsun yakamızı bırakmıyor.
İnsanlığımızdan utanır olduk.
Ya rabbi!
Yarın mahşerde, huzurunda bu mustazaafların yüzüne bakacağımız ameller işlemeyi bizlere ihsan eyle!