İyi Parti GİK üyesi ve Mersin milletvekili Burhanettin Kocamaz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarla alenen olmasa da dolaylı olarak insanlara hakaret etmeye başladı. Son dönemlerle Mersin büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer’le ilgili iftiralarda bulunan ve tezviratlardan kaçınmayan Kocamaz, seçim sürecinde kendisine emanet edilen vazifeyi layıkıyla yerine getiriyor.
ELEŞTİRİLMEYECEK KADAR KUSURSUZ MUSUN?
Sayın Kocamaz’ın belediye başkanlık dönemindeki birtakım yanlışlıklarını dile getiren insanlara sosyal medya hesabında af buyurun ‘’köpek’’ demeye çalışıyor. Ne kadar ayıp bir şey! Gazeteciler kimsenin tetikçisi olamaz. Belki sizin için gazeteci bir tetikçi olmalıdır, diye düşünüyor olabilirsiniz! Bu sizi bağlar. Yıllarca Vahap Seçer’i eleştirmekten çekinmedim; yanlış olduğunu düşündüğüm ne varsa söylerim. Bir gün olsun sayın Seçer’den nezakete ve ahlaka aykırı tek kelime duymadım. Peki ya siz? Bir fark yok mu? Sayın Seçer devlet terbiyesi olan bir halk adamı. Eleştiriyi kabul eder, hatasını da… Yalnız, sayın Kocamaz kendisini dev aynasında gördüğünden en ufak bir eleştiriyi dahi hazm edemiyor. Bu ne öfke, ey Kocamaz!
NE DEDİ:
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ise şöyle: “ben birisine sorular soruyorum! Cevap veremiyor! Kapısına bağladıklarını üstüme salıyor! Yazık!” … İyi Parti GİK üyesi ve milletvekili olarak görev yapıyor, yaşı kemale ermiş biri; ancak bunca yıl usule uygun bir yazı yazma endişesi olmamış. Diline ihtimam göstermeyen kendisine milliyetçi demesin! Yazı yazma ve fikir ifade edebilme becerisi edinin önce. Sosyal medyadan Vahap Seçer’e yönelik her sözünüze yanıt alamazsınız; çünkü söyledikleriniz ciddiye alınacak gibi değil. Sayın Vahap Seçer bir belediye başkanı. Yanlış anlamayın, iş yapar o! Sizin gibi sosyal medyada paragraf paragraf gezip her paylaşıma yorum yapıp dedikodu yapacak biri değildir. Dönüp herkese laf yetiştirecek de değildir; çünkü herkesi muhatap almaya vakti de yoktur! Vaktini Mersin halkına feda etmekle meşgul! Peki ya siz?
NEDEN ADAY DEĞİLSİN EY KOCAMAZ?
Kamuoyunun ve Mersinlilerin merek ettiği bir husus var: neden aday değilsiniz? Biliyoruz kapalı kapılar ardında konuştuklarınızı. Bir önceki seçimde adaylık başvurusu yapamamış biriydiniz. Komplo diye geçiştirdiniz. Kendinizden emindiniz, kazanacaktınız. Ne oldu da bugün aday değilsiniz. Seçimi kaybedeceğinizi iyi biliyorsunuz. Siz, sadece kazanılacak savaşın komutanı olmaya aday olursunuz, takdir edilmeyi seversiniz! İş zora girdi mi, ‘’partimiz ne derse o’’ diye geçiştirirsiniz! Seçime girseniz de alacağınız oy belli. Kazanamazsınız! Siz MHP oyuyla kazanmıştınız! İYİ Parti büyükşehir adayını konuşmak ve Serdar Soydan’ı da eleştirmek varken, tüm emeğinizi sayın Vahap Seçer’in kaybetmesi için sarf ediyorsunuz! Tüm tuşlara basıyorsunuz, tabiri caizse! Yanlış ata oynadınız, hatırlatayım. Sizin bu seçimde asıl misyonunuz sayın Soydan’ın kazanması; sayın Vahap Seçer’in kaybetmesine yöneliktir. Teşkilatınız bile durumun farkında. Kendi adayınıza saygısızlık ve haksızlık etmiyor musunuz? Kapı kapı dolaşıp adayınızı ve projelerini tanıtmanız varken, sayın Soydan’a çalıştığınız açıkça, sahadaki insanlarda tarafından da dile getiriliyor.
İNSANLARA YAKIŞTIRDIĞINIZ KELİME!
Çok değil. Kısa bir süre önce sayın Olcay Kılavuz bir açıklamasıyla size etmediği kelimeyi bırakmadı. O sözler bana edilse, insan yüzüne bakamam, dedirten cinsten cümleler sarf edildi. Hiç mi dokunmadı size? Ama sizin gündeminiz Vahap Seçer… Gazetecilere karşı aslan kesiliyorken, sayın Kılavuz’a cevap verebilecek misiniz? Büyükşehir belediye meclisinde sarf edilen hakkınızdaki iddiaları yanıtlayabilecek misiniz? Sizin döneminizde belediyenin kasasından 2.6 milyar TL para buhar oldu. Sizin döneminizde fişlemeler yapıldığı iddiaları var. İnsanları haksız bir şekilde işlerinden attığınız da malum… Yeterince kul hakkına girmiş birinin, hala sosyal medya hesabından oraya buraya sataşmasını anlamlandıramıyorum. Bu ne rahatlık! Siz önce kendinizle yüzleşin.
TARİHİ BİR HADİSE
Yavuz Sultan Selim ile İran hükümdarı Şah İsmail arasında geçen bir hadise ile sözlerime son vermek istiyorum. Şah İsmail, Yavuz Sultan Selim’e hediye olarak gönderdiği mücevher dolu kutuya pislemişti. Kutu Yavuz Sultan Selim’e gelmiş ve özenle açılmıştı. Çok değerli mücevherlerle birlikte inanılmaz pis bir koku ortama yayılmıştı. Sonra mesele anlaşıldı ki Şah mücevherler dolu kutuya pislemişti. Yani Şah İsmail kutuya hediye süsü vermiş; ancak iğrenç bir davranış sergilemişti. Ne var ki Şah İsmail’e güzel bir yanıt vermek gerekiyordu. Öyle de oldu. Şah, aldığı yanıt karşısında yerin dibine girmişti. Yavuz Sultan Selim, hazırlattığı gül kokulu lokumları hediye olarak Şah’a göndermişti. Ve kutuda küçük bir not: herkes yediğini ikram eder.