Eskinin panayırları ve şenlikleri yerini festival ve karnavallara bıraktı. Renkli görüntülere, eğlencelere sahne olan festivaller yeni nesil iletişim biçimidir. Şehirlerin yerel değerlerini, kültürlerini, önemli yemek ve lezzetlerin tanıtmaya, şehirde ciddi bir turizm hareketinin oluşmasına destek sağlamaktadır.
Son yıllarda düzenli bir şekilde organize edilen Mersin narenciye festivali cuma günü önce şaşalı bir kortej ile cumartesi ve pazar günü olmak üzere Mersinlilere yönelik güzel bir eğlence oldu. Geleneksel deniyor; ama hangi amaca yönelik olduğu pek anlaşılmıyor? Sahi narenciye festivalini düzenlemenizdeki amaç nedir?
Festivallerin 1-Turizm 2-Eğlence 3-Sosyal etkileşim 4-İlham kaynağı olma 5- İş,ticaret 6- Kent imajı oluşturmak 7- Yöre İnsanına aidet oluşturma gibi yedi adet işlevi bulunmaktadır.
SÜNNET ÇOCUĞUNA HOKKABAZ OYNATIYORLAR
Merhum Erbakan'ın sıklıkla belirttiği bu atasözü aslında acı bir manzarayı gözler önüne seriyor. Son yıllarda narenciye üreticileri çeşitli sorunlarla karşı karşıya geliyor. Üreticiler bir süre sonra tarlalarını satmak zorunda kalıyor. Hemen ardından arazide binalar yükseliyor. Bir dönem narenciye bölgesi olan mahaller şuan birer şantiyeye dönüşmüş durumda. Peki nereye kadar?
FESTİVAL DOĞRU BİR UYGULAMA; AMA!
Düzenlenen festivaller sonucunda herhalde Mersinlilere narenciyenin tanıtımı yapılmak istenmiyor, öyle değil mi? Bu durumda üreticinin sorunları da çözülmüş olmuyor. O halde bu festivalin mantığı nedir? Yurt dışında bir festival düzenleyerek yahut uluslararası fuarlar kapsamında dikkat çekici tanıtımlar yapılarak Mersin narenciyesi bir marka haline getirilemez mi? Bu durum iktisadî alanda bir kazanım olacağı gibi üreticiye de iyi bir nefes aldıracaktır. Öyle değil mi?
KİME YARIYOR BU?
Kuşkusuz narenciye gösterisi gazeteciler kadar halkın da nazar-ı dikkatini celb ediyor. Meydandaki hemen herkesin elinde telefon… Sosyal medya hesapları böyle resimlerle doldu, taşıyor. Heykel suretinde hazırlanmış isketletler portakal, limon, mandalina ve greyfurtlarla donatılmış durumda. Sahi heykel dışında farklı bir konsept aklınıza gelmiyor mu? Bu tekdüzelik ve benzerlik sizi de rahatsız etmiyor mu? Nereye kadar heykel? Eski usulleri bir kenara bırakıp artık yeni döneme uygun hareket etmek gerekiyor.
ÇAĞA AYAK UYDURAMAYAN BİTER.
Festivaller bir iletişim biçimi olarak ulusal ve uluslararası alanda ‘kent kimliğini’ öne çıkmakta, turizmi harekete geçirerek ayrı bir ekonomi yaratmaktadır. Şehirlerin markalaşma süreçlerinde de ele alınması, master planlarında mutlaka değerlendirilmesi, içerik üretilmesi gereken en önemli unsurlardır.
İspanya’nın Valencia bölgesindeki Bunol Köyü’nde Domates Festivali ‘La Tomatina’, İtalya’daki Venedik Festivali ilk akla gelen başarılı örneklerden biridir. Valencia ve Venedik festivalleri Mersin Narinciye festivalı gibi heykellerle görsel show sunmak yerine festival ürünün markalaşmasına çalışılmıştır. Yeni olana ve yeniliğe ayak uydurmak gerekir; nitekim insanlar göze olduğu kadar mideye de hitap eden festivalleri seviyor. Ülkelerin fuar alanlarında yahut uluslararası bir programda gastronomi uzmanlarının görev alacağı bir stand açarak bu işe başlayabilirsiniz.
TÜRKİYE'DE NE YAPILABİLİR
Öncelikle üreticiyi koruyacak tedbirler alarak işe başlanabilir. Öncelik onların. Sonra bu festivalleri çeşitlendirmek ve insanların dikkatini çekecek derecede eğlenceli hale getirmek gerekiyor. Bunu yapabilmek için insanın halinden anlamak gerekiyor, heykel iskeletlerine narenciye sıkıştırmak değil. Bu hayal dünyası ile yeni dünyaya nasıl kapı aralayacaksınız?