Biz insanlar doğunca ve ölünce yalnız kalırız, diye düşünürüz çoğu zaman. Kalabalıklara aldanır, yalnız olmadığımızı zannederiz. Oysaki büyük kalabalıklara ve herkese rağmen ekseriyetle yalnızız. Yalnızlık sadece bedeni uzaklıkları ifade etmede yetersiz kalır. Anlaşılmamak, sorulmamak da bir nevi yalnızlıktır. Gecenin karanlığı, çıldırtan sessizlik ve acının en yoğun tonu… Birçok edebi metne konu olan yalnızlık… Yaşayan bilir.
EDEBİYATIN ÇIĞLIĞI
Eskiler, yalnızlığın verdiği elemi çoğu kez şiirlerle dillerine pelesenk ederdi. Edip, şiirle yalnızlıktan kurtulmuş olur ve yalnızlığının tarifinde bulunurdu. Şeb-i Yeldayı müneccim ile muvakkıt ne bilsin. Müptela-yı gam’a sor, kim geceler kaç saat… Şiiri tercüme etmeyeceğim; ancak her beşerin aşina olduğu bir duygudaşlık var burada. Günlerin ne kadar acı ve ızdırap dolu olduğunu dert sahibi bilir. Acıdan öte acılar.
YALNIZLIĞIN EN KOYUSU
Bu hayatta bana korkutucu gelen bir şey varsa o da yalnızlıktır, derim. Bunu başlangıçta ciddiye almayabilirsiniz; ancak anlatacaklarım, size korkumu net olarak izah edecektir. Yakınımda bulunan biri anlatmıştı. Onun dilinden anlatıyorum: 2019 yılıydı. Erciyes Ekspresi’ne yetişmek için trenle Yenice’ye doğru yola çıkmıştım. Yaşı kemale ermiş bir amca yanıma oturmak için müsaade istedi. Rica ederek amcanın oturabileceğini söylemiştim. Kulağımdaki kulaklıkla sessizce müzik dinliyor; ancak çevreyi de temaşa ediyordum. Trendeki simit satıcısının masamıza gelmesiyle, yanıma oturan amca dikkatimi çekti. Simit fiyatlarının yüksek olduğunu ve bu nedenle simit almaktan vaz geçtiğini dile getirdi. Simitçiye işaret ederek, amcaya simit ikram edilmesini istedim. Amca teşekkür etti ve sohbete başladık. Hayatımda işittiğim en acıklı tecrübelerden birini bana anlatt: yalnızlık. Amca, Adana Huzur Evi’nde kaldığını ve kimsesinin hayatta olmadığını belirtmişti. Mersin istikametinden Adana’ya gelen amcanın bu seyahati kafamı karıştırmıştı. Amca, onu da izah etti: ‘’eniştemin kız kardeşi Mersin’de yaşıyor, bayramdan bayrama onu ziyarete gidiyorum. Beğendiğim yemekleri yapıp kıyafetlerimle ilgili sorunlarımı çözüyor. Dönüş yolunda ise cebime harçlık koyuyor ve beni uğurluyor.’’ Bir telefon kadar yakınımızda bulunan onlarca insanı hesaba kattığımızda ne kadar zengin ve bahtlı olduğumuzu düşünüyorum. Bunları neden anlatıyorum: sahip olduklarınızın kıymetini bilmeniz için. Olur da bir gün tüm sevdiklerinizi kaybeder de yalnız kalırsanız hayatınız, bir kabir yalnızlığına dönüşür.
İNSANLARI YALNIZ BIRAKMAYIN
Çağımızın en önemli sorunlarından bir tanesi de empati yeteneğimizi kaybetmiş olmamızdır. Sizin için çok sıradan bir şey olabilir, ufak bir tebessüm nice insanın hayatını değiştirebilir. Haberlere konu olmuştu. İngiltere’de şehri gezmeye çıkan bir kişi, gezi süresince kendisine selam verilmemesi durumunda intihar edeceğini söylemişti. O gün, hiç kimsenin kendisine selam vermemesi üzerine şahıs intihar etmişti. Başkalarının yaşadıklarını anlamaya çalışmak ve onların kalplerine dokunabilmek ne kadar önemli bir bilebilseniz. Şuan hastane köşelerinde üzüntü ile bekleyen nice insana aranması ve hal-hatır sorulması öyle bir moral kaynağı olur ki… Oysa biz insanlar birbirimize kalabalıklar içerisinde yalnızlığı yaşatıyoruz, yaşıyoruz. Eskilerin deyimiyle, ‘’tehlike; tebessüm eden dudakta, allanmış pullanmış gelin gibidir. Ümitler son bulur bir gün kara toprakta. Hayatı, ızdırap çekenler bilir.’’
Kabir Yalnızlığını Andıran Izdırap
Biz insanlar doğunca ve ölünce yalnız kalırız, diye düşünürüz çoğu zaman. Kalabalıklara aldanır, yalnız olmadığımızı zannederiz. Oysaki büyük kalabalıklara ve herkese rağmen ekseriyetle yalnızız. Yalnızlık sadece bedeni uzaklıkları ifade etmede yetersiz kalır. Anlaşılmamak, sorulmamak da bir nevi yalnızlıktır. Gecenin karanlığı, çıldırtan sessizlik ve acının en yoğun tonu… Birçok edebi metne konu olan yalnızlık… Yaşayan bilir.
EDEBİYATIN ÇIĞLIĞI
Eskiler, yalnızlığın verdiği elemi çoğu kez şiirlerle dillerine pelesenk ederdi. Edip, şiirle yalnızlıktan kurtulmuş olur ve yalnızlığının tarifinde bulunurdu. Şeb-i Yeldayı müneccim ile muvakkıt ne bilsin. Müptela-yı gam’a sor, kim geceler kaç saat… Şiiri tercüme etmeyeceğim; ancak her beşerin aşina olduğu bir duygudaşlık var burada. Günlerin ne kadar acı ve ızdırap dolu olduğunu dert sahibi bilir. Acıdan öte acılar.
YALNIZLIĞIN EN KOYUSU
Bu hayatta bana korkutucu gelen bir şey varsa o da yalnızlıktır, derim. Bunu başlangıçta ciddiye almayabilirsiniz; ancak anlatacaklarım, size korkumu net olarak izah edecektir. Yakınımda bulunan biri anlatmıştı. Onun dilinden anlatıyorum: 2019 yılıydı. Erciyes Ekspresi’ne yetişmek için trenle Yenice’ye doğru yola çıkmıştım. Yaşı kemale ermiş bir amca yanıma oturmak için müsaade istedi. Rica ederek amcanın oturabileceğini söylemiştim. Kulağımdaki kulaklıkla sessizce müzik dinliyor; ancak çevreyi de temaşa ediyordum. Trendeki simit satıcısının masamıza gelmesiyle, yanıma oturan amca dikkatimi çekti. Simit fiyatlarının yüksek olduğunu ve bu nedenle simit almaktan vaz geçtiğini dile getirdi. Simitçiye işaret ederek, amcaya simit ikram edilmesini istedim. Amca teşekkür etti ve sohbete başladık. Hayatımda işittiğim en acıklı tecrübelerden birini bana anlatt: yalnızlık. Amca, Adana Huzur Evi’nde kaldığını ve kimsesinin hayatta olmadığını belirtmişti. Mersin istikametinden Adana’ya gelen amcanın bu seyahati kafamı karıştırmıştı. Amca, onu da izah etti: ‘’eniştemin kız kardeşi Mersin’de yaşıyor, bayramdan bayrama onu ziyarete gidiyorum. Beğendiğim yemekleri yapıp kıyafetlerimle ilgili sorunlarımı çözüyor. Dönüş yolunda ise cebime harçlık koyuyor ve beni uğurluyor.’’ Bir telefon kadar yakınımızda bulunan onlarca insanı hesaba kattığımızda ne kadar zengin ve bahtlı olduğumuzu düşünüyorum. Bunları neden anlatıyorum: sahip olduklarınızın kıymetini bilmeniz için. Olur da bir gün tüm sevdiklerinizi kaybeder de yalnız kalırsanız hayatınız, bir kabir yalnızlığına dönüşür.
İNSANLARI YALNIZ BIRAKMAYIN
Çağımızın en önemli sorunlarından bir tanesi de empati yeteneğimizi kaybetmiş olmamızdır. Sizin için çok sıradan bir şey olabilir, ufak bir tebessüm nice insanın hayatını değiştirebilir. Haberlere konu olmuştu. İngiltere’de şehri gezmeye çıkan bir kişi, gezi süresince kendisine selam verilmemesi durumunda intihar edeceğini söylemişti. O gün, hiç kimsenin kendisine selam vermemesi üzerine şahıs intihar etmişti. Başkalarının yaşadıklarını anlamaya çalışmak ve onların kalplerine dokunabilmek ne kadar önemli bir bilebilseniz. Şuan hastane köşelerinde üzüntü ile bekleyen nice insana aranması ve hal-hatır sorulması öyle bir moral kaynağı olur ki… Oysa biz insanlar birbirimize kalabalıklar içerisinde yalnızlığı yaşatıyoruz, yaşıyoruz. Eskilerin deyimiyle, ‘’tehlike; tebessüm eden dudakta, allanmış pullanmış gelin gibidir. Ümitler son bulur bir gün kara toprakta. Hayatı, ızdırap çekenler bilir.’’
Ekleme
Tarihi: 14 Haziran 2024 - Cuma
Kabir Yalnızlığını Andıran Izdırap
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.