Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan
GÖLGE Nefise CANARAN
Köşe Yazarı
GÖLGE Nefise CANARAN
 

Mersin'de Yerel Basın

Kendim ne kadar vicdanlı, sonsuz sabırlı, sakin, gülümseyen bir kişiysem kalemim de o kadar acımasız, hareketli ve sert. Hamlesi nokta dedirten oluyor beni kızdıran ve haksızlığın söz konusu olduğu mevzularda… Babacanlar! Ben bile şaşırıyorum kendime bazen. Kalemimdeki benle gerçek ben farklıyız. Kalemle başka bir kalemi nakavt etmek keyif veriyor. Hatta öldürücü darbeyi vurmak, psikolojik savaşta mağlup etmek müthiş adrenalin yüklüyor. Kalemim silahım, kelimeler de kurşunlarım. Ve benim silahımdan çıkan kurşun adres sorar, adrese teslim anam babam... Övünmek gibide olmasın, yok be yahu olsun da övünmek gibi de olsun… Kalem savaşlarında kurtulan da olmadı bugüne kadar! Allah taksiratlarını affetsin! Âmin! -Celallendin yine niye be Nefo? -Yok da sadece kendimi önsöze koydum. - Girizgâh babında. -Heyye! Dermişimmmm ben de. -De da. Mersinli değil misin? HEYYE diyarındanız... … Mesleki etiklik denilen olguyu kayda almak salt olan. Ama çoğu meslekte esamesi bile okunmuyor. Bunun birçok nedeni var .Gazetecilikte bu mesleklerden.... Gazeteciye bir sor bin ah işit! İnternet gazeteciliğiyle saygınlığı korumaya ve ayakta kalmaya çalışıyor sektör kendi içinde. Ama internet gazeteciliğine de sektörel dezenformasyon yansıdığı görülüyor. Sıcak, gerçek ve emekle yapılanı zaten okuyucu taktir ediyor, okunma ve yorum oranları ile. Fiziki o mis gibi basımdan yeni çıkmış gazeteleri almak ne yazık ki zorlaştıkça zorlaşıyor vatandaş için… Ki onlar haklılar! Evine ekmek mi götürecek, gazete mi alacak? Ancak ulusal basının medya gruplarının elindeki gazetelerde, o tazecik basımdan çıkıp dağıtılan gazeteleri görebiliyoruz… Aynı durum aslında yerelde fiziki gazete çıkaranlar için de sorun teşkil ediyor. Çıkış amaçları habercilikten uzaklaşıyor çoğu zaman. İlanlar için çıkan gazete soğuk habercilikte de level atlıyor. Çoğu haftalık, aylık çıkıyor, günlük çıkan bir elin parmağını geçmeyecek kadar. Her şehirde belki o kadar bile yok çoğu zaman. Hatta iki sayfalık gazeteler görüyoruz. Her gün masraflar altında ezilen gazetecilik sektörü küçülüyor. Küçüldükçe de kalite düşerken; aynı zamanda komplocu habercilik, şantaj haberciliği ile karanlık arka sokaklara çekiliyor, saygınlığını yitiriyor sektör. Sosyal medyanın çıkmaz sokak muhabbetleri de eklenince üzerine, dön baba dön... Kalite düşüyor. Korku hükümdarlığı… Yerelde basında oluşan kartel gruplar arası çatışma, gerçek habercilikten uzaklaşma, işin çıkar boyutuna odaklılık, vs… vs… vs… Buna dur diyecek olan cemiyetlerin sadece seyirci olduklarını görüyoruz. Çünkü cemiyet başkanları bile gazeteci olmayan, gazete ya da TV sahibi olanların olduğu cemiyetler, gazetecinin halinden ne anlar ki dedirtiyor. Hakikaten cemiyet başkanı niye TV ya da gazete sahibi olur? Ya da şöyle sorayım. Basınla alakası olmayan insanlar niye TV ya da gazete alır ve sonra cemiyet başkanı olur? Gazetecilik cemiyetlerine baktığımızda, gazeteci olmayan ama o kimlikle kayıtlı insanların kentlerde şantaj, komplo ve habercilik etiğine uymayan her şeyi yaptığına tanık olunuyor. Haberciliğin önüne komplo ve şantaj kelimesi çok ağır gelse de son dönemlerde kurum ve kişilerin itibarları tehdit edilerek kendilerine maddesel ve nüfuzsal kazanç elde etme eğiliminde olan, gazeteci kimliğinin altına sığınanlar çoğaldı ne yazık ki… Çoğu geçmiş ve asparagas senaryolar olduğu için ne itibar zedeleniyor ne de vatandaş inanıyor. Kendileri çalıp kendileri söylüyor durumu yani. Karşılarındaki kişi veya eğer kurumsa bu kurumlar acemi yönetimlerin elindeyse bir iki defa başarılı oluyorlar. Ama ondan sonra? Anladınız siz! Kentlerde zaten mimli bu isimler. Mevzu derin. Hele ki Mersin yerel basında. Mevzunun derinliği Akdeniz gibi. Çok dertleşiriz bu konuda. Gazetecilik mesleği toplumun yüzüdür. O yüzden etikliğini koruması adına herkes elini taşın altına koymalı. İster sektörden olsun ister olmasın… Zaten sektördekiler   sorunları çözüm noktasında o belli sebeplerden yetersiz kalıyorken. Üstelik, eğer yetersiz kalınmasa, öncelikle cemiyette sadece dönemsel seçim için ya da benzeri sebepten üye olanlar temizlenir. Dipnotçum; bahsettiğim kentteki Almanya'ya götüreceğiz sizi, iş ve oturma izni alacağız diyen kelli felli güven verenler hakkında baya ihbarlı yorumlar gelmeye de devam ediyor. Rakamı 2000€ demiştik ama 3000€ olan da var mağdurların ödediği. Takipçisiyiz. Diğer bir haber de Toroslar Belediye Başkanı ve pazarcı esnafı arasındaki gerginlikti dün. İl dışından gelen pazarcılara yer tahsisine yerel pazarcıların tepkisi, Toros Belediye başkanının duyarsız kalmasıyla çok büyümüştü. Aslında başkan Yıldız görüşse bu kadar büyümezdi olay. Başkanın buradaki tutumu, vatandaşla arasındaki kopukluğu ve sorun çözüm odak eksikliğini ortaya çıkardı diye düşünüyorum. Gerginliği önlemede aslında etkili isim de Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer idi.   Çözüm odaklı belediye başkanı tutumuyla pazarcı esnafıyla diyalog da olayın sakinleşmesinde etkili oldu. Yani yine güven veren tek detay ;Vahap Seçer ismiydi her zaman ki gibi...
Ekleme Tarihi: 19 Kasım 2024 - Salı

Mersin'de Yerel Basın

Kendim ne kadar vicdanlı, sonsuz sabırlı, sakin, gülümseyen bir kişiysem kalemim de o kadar acımasız, hareketli ve sert. Hamlesi nokta dedirten oluyor beni kızdıran ve haksızlığın söz konusu olduğu mevzularda…

Babacanlar! Ben bile şaşırıyorum kendime bazen. Kalemimdeki benle gerçek ben farklıyız. Kalemle başka bir kalemi nakavt etmek keyif veriyor. Hatta öldürücü darbeyi vurmak, psikolojik savaşta mağlup etmek müthiş adrenalin yüklüyor. Kalemim silahım, kelimeler de kurşunlarım. Ve benim silahımdan çıkan kurşun adres sorar, adrese teslim anam babam...

Övünmek gibide olmasın, yok be yahu olsun da övünmek gibi de olsun… Kalem savaşlarında kurtulan da olmadı bugüne kadar! Allah taksiratlarını affetsin! Âmin!

-Celallendin yine niye be Nefo?

-Yok da sadece kendimi önsöze koydum.

- Girizgâh babında.

-Heyye! Dermişimmmm ben de.

-De da. Mersinli değil misin?

HEYYE diyarındanız...

Mesleki etiklik denilen olguyu kayda almak salt olan. Ama çoğu meslekte esamesi bile okunmuyor.

Bunun birçok nedeni var

.Gazetecilikte bu mesleklerden....

Gazeteciye bir sor bin ah işit! İnternet gazeteciliğiyle saygınlığı korumaya ve ayakta kalmaya çalışıyor sektör kendi içinde. Ama internet gazeteciliğine de sektörel dezenformasyon yansıdığı görülüyor. Sıcak, gerçek ve emekle yapılanı zaten okuyucu taktir ediyor, okunma ve yorum oranları ile.

Fiziki o mis gibi basımdan yeni çıkmış gazeteleri almak ne yazık ki zorlaştıkça zorlaşıyor vatandaş için… Ki onlar haklılar! Evine ekmek mi götürecek, gazete mi alacak?

Ancak ulusal basının medya gruplarının elindeki gazetelerde, o tazecik basımdan çıkıp dağıtılan gazeteleri görebiliyoruz…

Aynı durum aslında yerelde fiziki gazete çıkaranlar için de sorun teşkil ediyor.

Çıkış amaçları habercilikten uzaklaşıyor çoğu zaman. İlanlar için çıkan gazete soğuk habercilikte de level atlıyor.

Çoğu haftalık, aylık çıkıyor, günlük çıkan bir elin parmağını geçmeyecek kadar. Her şehirde belki o kadar bile yok çoğu zaman.

Hatta iki sayfalık gazeteler görüyoruz.

Her gün masraflar altında ezilen gazetecilik sektörü küçülüyor.

Küçüldükçe de kalite düşerken; aynı zamanda komplocu habercilik, şantaj haberciliği ile karanlık arka sokaklara çekiliyor, saygınlığını yitiriyor sektör.

Sosyal medyanın çıkmaz sokak muhabbetleri de eklenince üzerine, dön baba dön... Kalite düşüyor.

Korku hükümdarlığı…

Yerelde basında oluşan kartel gruplar arası çatışma, gerçek habercilikten uzaklaşma, işin çıkar boyutuna odaklılık, vs… vs… vs…

Buna dur diyecek olan cemiyetlerin sadece seyirci olduklarını görüyoruz.

Çünkü cemiyet başkanları bile gazeteci olmayan, gazete ya da TV sahibi olanların olduğu cemiyetler, gazetecinin halinden ne anlar ki dedirtiyor.

Hakikaten cemiyet başkanı niye TV ya da gazete sahibi olur?

Ya da şöyle sorayım. Basınla alakası olmayan insanlar niye TV ya da gazete alır ve sonra cemiyet başkanı olur?

Gazetecilik cemiyetlerine baktığımızda, gazeteci olmayan ama o kimlikle kayıtlı insanların kentlerde şantaj, komplo ve habercilik etiğine uymayan her şeyi yaptığına tanık olunuyor.

Haberciliğin önüne komplo ve şantaj kelimesi çok ağır gelse de son dönemlerde kurum ve kişilerin itibarları tehdit edilerek kendilerine maddesel ve nüfuzsal kazanç elde etme eğiliminde olan, gazeteci kimliğinin altına sığınanlar çoğaldı ne yazık ki… Çoğu geçmiş ve asparagas senaryolar olduğu için ne itibar zedeleniyor ne de vatandaş inanıyor.

Kendileri çalıp kendileri söylüyor durumu yani.

Karşılarındaki kişi veya eğer kurumsa bu kurumlar acemi yönetimlerin elindeyse bir iki defa başarılı oluyorlar. Ama ondan sonra?

Anladınız siz! Kentlerde zaten mimli bu isimler.

Mevzu derin.

Hele ki Mersin yerel basında.

Mevzunun derinliği Akdeniz gibi.

Çok dertleşiriz bu konuda. Gazetecilik mesleği toplumun yüzüdür. O yüzden etikliğini koruması adına herkes elini taşın altına koymalı. İster sektörden olsun ister olmasın… Zaten sektördekiler   sorunları çözüm noktasında o belli sebeplerden yetersiz kalıyorken. Üstelik, eğer yetersiz kalınmasa, öncelikle cemiyette sadece dönemsel seçim için ya da benzeri sebepten üye olanlar temizlenir.

Dipnotçum; bahsettiğim kentteki Almanya'ya götüreceğiz sizi, iş ve oturma izni alacağız diyen kelli felli güven verenler hakkında baya ihbarlı yorumlar gelmeye de devam ediyor. Rakamı 2000€ demiştik ama 3000€ olan da var mağdurların ödediği. Takipçisiyiz.

Diğer bir haber de Toroslar Belediye Başkanı ve pazarcı esnafı arasındaki gerginlikti dün. İl dışından gelen pazarcılara yer tahsisine yerel pazarcıların tepkisi, Toros Belediye başkanının duyarsız kalmasıyla çok büyümüştü. Aslında başkan Yıldız görüşse bu kadar büyümezdi olay. Başkanın buradaki tutumu, vatandaşla arasındaki kopukluğu ve sorun çözüm odak eksikliğini ortaya çıkardı diye düşünüyorum. Gerginliği önlemede aslında etkili isim de Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer idi.   Çözüm odaklı belediye başkanı tutumuyla pazarcı esnafıyla diyalog da olayın sakinleşmesinde etkili oldu.

Yani yine güven veren tek detay ;Vahap Seçer ismiydi her zaman ki gibi...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.