Son aylarda birtakım tartışmalar ve mobbing iddialarıyla gündeme gelen Mersin Üniversitesi’nde yeni bir skandalı bilgilerinize sunuyorum. Üniversitenin birçok biriminde yaşanan hadiselerden haberdarım; duyunca şok olacağınız bilgiler de elimde mevcut. Anabilim dallarında yaşanan birçok kokuşmuşluğun, bölüm hocaları tarafından hasıraltı edildiğini de biliyorum. Bazı öğrencilere yapılan haksızlıklar ve hukuksuzlukları paylaşırsam, altından kalkamazsınız. Ne demek istediğimi, anladınız; ama bugünkü mesele başka… Bu kez güvenlik biriminde yaşanan bir hadise, bu kadarına da pes dedirten cinsten. Neler oluyor size!
AMİR BEY, SENİN İŞİN YOK MU!
Son zamanlarda üniversitenin güvenlik birimiyle alakalı bazı personellerin şikayetlerinde artış yaşanmaya başlandı. Bu doğrultuda bir bayan personelin feryadını duymamak için art niyetli olmak lazım. Güvenlik görevlisi olan hanımefendi, mesai saatleri içerisinde kamera odasındaki amirinin gayri ahlakı tutumundan illallah etti. Hemen her mesai günü, kameradan amiri tarafından izlendiğini söyleyen hanımefendi, dikizlendiğini ifade ediyor. Mesele Whatsapp yazışmalarıyla da sabit. Güvenlik amiri M.’nin görevini icra etmek yerine sadece söz konusu hanımefendinin bulunduğu bölgedeki kamerayı takip etmesi nasıl açıklanabilir? Bunun makul bir açıklaması var mıdır? Hanımefendinin ifadelerine göre çalışmayan ve kaytaran personelin takip edilmesi ve uyarılması gerekirken, amir bey mesai saatlerini dikizlemekle geçiriyor. Türlü türlü bahanelerle izlenmeye çalışıldığını ve bundan duyduğu rahatsızlığı ilgili şahsa defaatle bildirdiğini belirten hanımefendi, her zaman olduğu gibi bir sonraki mesaide de benzer bir olayla karşılaşıyor. Hem işini yapmıyor hem de başkalarının işine engel oluyor.
NEREDEN BAKARSAN BAK SUÇ!
Ülkenin geleceğini ilgilendiren bir kurum düşünün. Binlerce ailenin evlatlarını emanet ettikleri prestijli bir müessesede yaşananlara bir bakın. Güvenlik personelini dikizleyen şahsın, üniversite öğrencilerine de benzer bir tutum takınmış olmayacağını garanti edebilir misiniz? Yarın bir gün, bir kız çocuğunun taciz edildiğini duyarsanız neler olur? İnsanın canı ve namusu bu kadar mı basite indirgenir! Ulan, insanlar böylesine köklü bir geçmişi olan bir kurumda rahatça çalışamayacak mı? Nedir bu ahlaksızlık! Sizin ananız, bacınız yok mu! Kamu kurumunun güvenliğini sağlanması amacıyla kuruma yerleştirilen kameraların sapık fikirli biri tarafından keyfi bir araç haline getirilmesi hem insani hem de hukuki açıdan kabul edilebilir mi? Nerede kaldı kamu düzeni ve disiplini? Nerede kaldı meslek ahlakı! Bu yetmezmiş gibi bir de mobbing uygulanıyor. Sürecin getirdiği olumsuzluklar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayan hanımefendi, ağır bir travma yaşamaya başladı. Buna ne hakkın var, dikizci amir!
KONU YARGIYA VE YÖK’E TAŞINACAK
Mağduriyet yaşayan hanımefendinin, bu durumu bazı birimlere ilettiği; ancak bir geri dönüş yapılmadığı iddia ediliyor. Hanımefendi amirine uyarılarda bulunduğu bir mesajlaşmasını kayıt altına alarak, saklı tutuyor. Olması gereken de bu değil mi? Söz konusu durumun verdiği rahatlıkla ahlaksızlığına devam eden amir, yaptıklarının yanına kar kaldığını düşünerek cesaret topluyor. Aslında dilim varmıyor bazı şeyleri söylemeye; ancak sürecin bu şekilde devam etmesi durumunda söz konusu amirin, ahlaksızlığı bir adım öteye taşımasından endişe duyuluyor. Gerekli işlemlerin yapılması yahut tedbir alınması için insanların daha kötü bir şeyler yaşaması mı gerekiyor? Önceden müdahale etmek ve bu ahlaksızlığın önünü almak gerekmez mi! Siz gerekeni yapmazsanız, sürece müdahale edecek birileri olacaktır, elbet.
Mesela Yüksek Öğretim Kurumu’nun, durumdan haberdar olması an meselesi. Belki de haberdar oldu. Bunun dışında yargı merciinin de hadiseden haberdar edileceği muhakkak. Koca bir üniversitenin, kendi sorunlarını derhal çözmesi gerekirken sürecin YÖK’e ve yargıya taşınması, üniversite yönetimi için olumsuz bir gelişme olacaktır. Sahi, üniversitede yaşanan bunca olaydan üniversite yönetimi nasıl haberdar olmaz? Anlaşılabilir gibi değil. Ciddi bir kurumun, gerek ülke ve gerekse de dünya eğitim sıralamasında yükselmesi yahut başarıya imza atması gerekirken gayri ahlaki ve etik olmayan eylemlerle anılması, size de şaşırtıcı gelmiyor mu? Bizi geri bırakan, eğitim kurumlarımızdaki gerilik değil midir?