Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Zeynel Boğan
Köşe Yazarı
Zeynel Boğan
 

AK PARTİ BU MU?

Fransız İhtilali’ne damgasını vuran ve Marie Antoinette’e ait olduğu bilinen ‘’ekmek yoksa pasta yiyin’’ cümlesi, yönetici zümrenin toplumdan uzak bir hayat sürüşünün hikayesini yansıtır. Yokluk denen olgudan uzak hayat süren yöneticilerden ekmek isteyen halka, yöneltilen bu sığ cümle, sosyal uçurumun da bir göstergesi haline geldi. Günümüz Türkiyesi’nde yaşadığı zorluklardan ötürü birtakım taleplerde bulunan halkın, karşılaştığı cevaplar Antoinette’in ifadelerini andırmaya başladı. AK PARTİ DÜŞMANI TROLLER Son dönemde sokaklarda serbest dolaşan köpekler gibi sosyal medyayı da baba çiftliği olarak gören kuduz bir troll ordusu peyda oldu. Kendi hukuklarını uygulayan trollerin ağızlarından çıkan sözler, toplumun siyaset algısını şekillendirmede başat rol oynuyor. Hükümet, ekonomik krizi elimine etmeye yönelik adımlar atmakla, birtakım eksiklik ve kusurlarının olduğunu kabul ediyor. Bu bir erdem; ancak hükümetten daha çok hükümetçi olan trol ordusu bunun aksini iddia ediyor. Ne ilginçtir ki istatistikleri ve beyanatıyla TÜİK gibi kurumlar da memlekette ‘’asr-ı saadetin’’ yaşandığını kabul ettirmeye çalışıyor. Tabiri caizse toplumun yaşadığı hayatı, inkar edip halka alay ediyorlar. Eskiden ‘’eti az yiyin, domatesi az alın’’ şeklinde cümleler duyardık. Bugün ise ‘’neyinize yetmiyor’’ demeye başlayanlar az değil. Maaşlar babanızın cebinden mi ödeniyor! Üstelik Batı’nın bizi kıskandığını kabul ettirmeye çalışanlar da var. Emekliler ve asgari ücretli çalışanların hali ortada iken toplumun gelir seviyesi düşük kesimiyle alay ediyorlar. Acıyı çeken, yolu ise giden bilir.  TOPLUMU ANLAMAYANLAR KAYBEDER Ülkede en ideal ekonomik program uygulansa ve nihayetinde müreffeh bir hayat yaşansa da geçim zorluğuyla boğuşan kitlelerin halet-i ruhiyesini anlamaya çalışmak, yani empati yapmak gerekir. Ülkemiz hiç bu kadar nezakete ihtiyaç duymamıştı. Maaşlara zam yapılamamasını izah etmek ayrı, ‘’mevcut maaşlar size yeter; çünkü az değil’’ demek ise apayrı… Maaş zammından itibaren bir sonraki zama dek, eldeki para güneşe maruz kalan kar misali eriyor. Mağduriyet büyük. Ev sahibi-kiracı davalarında korkunç bir patlama yaşanıyor. Yoksulluk artıyor. Bu durumda millet, piyasadaki enflasyona yahut dolara endekslenen dinamik bir maaş düzenini talep ediyor. Emekli maaşı yahut asgari ücretle geçinmek imkansız. Yanımızdakilerin her işi için ayrı maaş verirken ‘’biri yeter, ikincisine ne gerek var’’ demeyip 17 bin lira asgari ücret, 10 bin lira emekli maaşı üzerinden ‘size yeter’ diyerek duyar kasmak, olmaz. Sizin göz ardı ettiğiniz halk, sizi sandıkta perişan etti. Yine eder… Kendinize gelin. AK PARTİ BU MU? AK Parti herkesin ama özellikle yoksulların, mazlumların, mağdurların partisiydi. Partinin, kuruluş kodlarından uzaklaşması aynı zamanda halktan uzaklaşmasına neden oldu. Kimsenin partiyi bu duruma getirmesine hakkı yoktu. Ancak olan oldu. Doğal olarak AK Partililer, son seçimlerde sinir bozucu sonuçlarla karşı karşıya kalıyor. Tedbirsizlik, umursamazlık, halka rağmen siyaset… AK Parti’ye yaramıyor.  Dolayısıyla yanlışlıkların acısı aheste aheste çıkıyor. Ak Parti kime hizmet ediyorsa ondan oy istemeli. Halktan yana olmak için halkın yüreğine dokunmak gerekiyor. Ne acıdır ki yanlış ekonomi politikaları, halkın cebine dokunur oldu. Milleti, uzun yıllar Ak Parti’ye oy vermeye zorlayan en önemli husus, AK Parti’nin iktisadi alanda büyük hamleleri idi. Bugün yaşanan ve adı konulamayan ‘’gizlenen kriz’’, halktan saklanamıyor. Nitekim halk, krizin tam ortasında… En çok mağdur olan kesimdir. Kafayı kuma gömmekle, kulakları tıkamakla sıkıntıları yok sayamazsınız. Hepiniz asgari ücretle ve emekli maaşıyla ev geçindirilemeyeceğini biliyorsunuz. Gurbette övünmek hamamda şarkı söylemeye benzer. AK Parti ya halkın beklentilerini karşılayacak ya da tuzu kurularla yola devam edecek. Memleket büyük bir dönemeçte. Halk eskisi gibi ‘’ne olursa olsun reise oy veririz’’ düşüncesinde değil. Millet umut ve güven istiyor. Geleceğe emin adımlarla yürüyebilme adına, garanti istiyor. AK Parti ise halk nezdinde nüfuzunu kaybetmiş ve eski ihtişamından uzak kalmıştır. Son olarak Recep Tayyip Erdoğan da eski gücüne sahip değil. Seçimleri etkileyecek bir karizmatik liderliği de söz konusu değil. Dolayısıyla duygusal hislerine göre sandığa gidenler bir hayli azalıyor. Hükümet yılsonuna kadar ekonomideki belirsizlikleri ve olumsuzlukları çözemezse, en büyük destekçisi olan MHP’yi kaybeder. Böylece Cumhur İttifakı dağılır ve erken seçim kaçınılmaz olur. Muhtemel ilk seçimin kaybedeni sadece AK Parti olur. Bu millet caf caflı vaatlerle örtülmüş ekonomik krize oy vermedi. Vermez.
Ekleme Tarihi: 09 Temmuz 2024 - Salı

AK PARTİ BU MU?

Fransız İhtilali’ne damgasını vuran ve Marie Antoinette’e ait olduğu bilinen ‘’ekmek yoksa pasta yiyin’’ cümlesi, yönetici zümrenin toplumdan uzak bir hayat sürüşünün hikayesini yansıtır. Yokluk denen olgudan uzak hayat süren yöneticilerden ekmek isteyen halka, yöneltilen bu sığ cümle, sosyal uçurumun da bir göstergesi haline geldi. Günümüz Türkiyesi’nde yaşadığı zorluklardan ötürü birtakım taleplerde bulunan halkın, karşılaştığı cevaplar Antoinette’in ifadelerini andırmaya başladı.
AK PARTİ DÜŞMANI TROLLER
Son dönemde sokaklarda serbest dolaşan köpekler gibi sosyal medyayı da baba çiftliği olarak gören kuduz bir troll ordusu peyda oldu. Kendi hukuklarını uygulayan trollerin ağızlarından çıkan sözler, toplumun siyaset algısını şekillendirmede başat rol oynuyor. Hükümet, ekonomik krizi elimine etmeye yönelik adımlar atmakla, birtakım eksiklik ve kusurlarının olduğunu kabul ediyor. Bu bir erdem; ancak hükümetten daha çok hükümetçi olan trol ordusu bunun aksini iddia ediyor. Ne ilginçtir ki istatistikleri ve beyanatıyla TÜİK gibi kurumlar da memlekette ‘’asr-ı saadetin’’ yaşandığını kabul ettirmeye çalışıyor. Tabiri caizse toplumun yaşadığı hayatı, inkar edip halka alay ediyorlar. Eskiden ‘’eti az yiyin, domatesi az alın’’ şeklinde cümleler duyardık. Bugün ise ‘’neyinize yetmiyor’’ demeye başlayanlar az değil. Maaşlar babanızın cebinden mi ödeniyor! Üstelik Batı’nın bizi kıskandığını kabul ettirmeye çalışanlar da var. Emekliler ve asgari ücretli çalışanların hali ortada iken toplumun gelir seviyesi düşük kesimiyle alay ediyorlar. Acıyı çeken, yolu ise giden bilir. 
TOPLUMU ANLAMAYANLAR KAYBEDER
Ülkede en ideal ekonomik program uygulansa ve nihayetinde müreffeh bir hayat yaşansa da geçim zorluğuyla boğuşan kitlelerin halet-i ruhiyesini anlamaya çalışmak, yani empati yapmak gerekir. Ülkemiz hiç bu kadar nezakete ihtiyaç duymamıştı. Maaşlara zam yapılamamasını izah etmek ayrı, ‘’mevcut maaşlar size yeter; çünkü az değil’’ demek ise apayrı… Maaş zammından itibaren bir sonraki zama dek, eldeki para güneşe maruz kalan kar misali eriyor. Mağduriyet büyük. Ev sahibi-kiracı davalarında korkunç bir patlama yaşanıyor.

Yoksulluk artıyor. Bu durumda millet, piyasadaki enflasyona yahut dolara endekslenen dinamik bir maaş düzenini talep ediyor. Emekli maaşı yahut asgari ücretle geçinmek imkansız. Yanımızdakilerin her işi için ayrı maaş verirken ‘’biri yeter, ikincisine ne gerek var’’ demeyip 17 bin lira asgari ücret, 10 bin lira emekli maaşı üzerinden ‘size yeter’ diyerek duyar kasmak, olmaz. Sizin göz ardı ettiğiniz halk, sizi sandıkta perişan etti. Yine eder… Kendinize gelin.

AK PARTİ BU MU?
AK Parti herkesin ama özellikle yoksulların, mazlumların, mağdurların partisiydi. Partinin, kuruluş kodlarından uzaklaşması aynı zamanda halktan uzaklaşmasına neden oldu. Kimsenin partiyi bu duruma getirmesine hakkı yoktu. Ancak olan oldu. Doğal olarak AK Partililer, son seçimlerde sinir bozucu sonuçlarla karşı karşıya kalıyor. Tedbirsizlik, umursamazlık, halka rağmen siyaset… AK Parti’ye yaramıyor.  Dolayısıyla yanlışlıkların acısı aheste aheste çıkıyor. Ak Parti kime hizmet ediyorsa ondan oy istemeli. Halktan yana olmak için halkın yüreğine dokunmak gerekiyor. Ne acıdır ki yanlış ekonomi politikaları, halkın cebine dokunur oldu. Milleti, uzun yıllar Ak Parti’ye oy vermeye zorlayan en önemli husus, AK Parti’nin iktisadi alanda büyük hamleleri idi. Bugün yaşanan ve adı konulamayan ‘’gizlenen kriz’’, halktan saklanamıyor. Nitekim halk, krizin tam ortasında… En çok mağdur olan kesimdir. Kafayı kuma gömmekle, kulakları tıkamakla sıkıntıları yok sayamazsınız. Hepiniz asgari ücretle ve emekli maaşıyla ev geçindirilemeyeceğini biliyorsunuz. Gurbette övünmek hamamda şarkı söylemeye benzer.

AK Parti ya halkın beklentilerini karşılayacak ya da tuzu kurularla yola devam edecek. Memleket büyük bir dönemeçte. Halk eskisi gibi ‘’ne olursa olsun reise oy veririz’’ düşüncesinde değil. Millet umut ve güven istiyor. Geleceğe emin adımlarla yürüyebilme adına, garanti istiyor. AK Parti ise halk nezdinde nüfuzunu kaybetmiş ve eski ihtişamından uzak kalmıştır. Son olarak Recep Tayyip Erdoğan da eski gücüne sahip değil. Seçimleri etkileyecek bir karizmatik liderliği de söz konusu değil. Dolayısıyla duygusal hislerine göre sandığa gidenler bir hayli azalıyor. Hükümet yılsonuna kadar ekonomideki belirsizlikleri ve olumsuzlukları çözemezse, en büyük destekçisi olan MHP’yi kaybeder. Böylece Cumhur İttifakı dağılır ve erken seçim kaçınılmaz olur. Muhtemel ilk seçimin kaybedeni sadece AK Parti olur. Bu millet caf caflı vaatlerle örtülmüş ekonomik krize oy vermedi. Vermez.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.