Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan
Simge ERCİYAS
Köşe Yazarı
Simge ERCİYAS
 

Baştan başlamalıyız.

Öncelikle muhalefet ve iktidar dahil olmak üzere, bize dayatılan ve kuruluş değerlerimize uygun olmayan, maksatlı anlayış ile hazırlanmış ‘‘sözde Anayasa maddelerine dair’’ olası referanduma HAYIR demek ile başlamalıyız. Bugün; hiçbir ideoloji, siyasi kimlik, parti ve de kuruluş felsefemizi yansıtmadığını artık kabul etmeliyiz. Kaldı ki Türk devletleri ideoloji üzerine kurulmaz ya da yönetilmez niteliktedir. 1939’den bu yana yapılan ve makul olmayan amacını aşmış demokrasi naralarına ise kesinlikle son vermeliyiz. Kuruluş değerlerimizde çoğulcu demokrasi değil, Türk milletine dair -milli olmak şartı ile- mutlak eşitlik anlayışı vardır. Türk milleti adına fayda ilkesinde olmayan bir parti, kuruluş ya da kişinin demokratik hakkı yoktur. Milli olmayan azınlıklar ise yönetimde yer alamazlar. Olan demokrasi sadece milli değerler üzerinde hizmet gösterenler ve verenler için geçerlidir. Demokrasi ise; iyi kötü, çirkin haklı haksız herkesin yaşam bulacağı, sıralı iktidar olacağı bir hak -hiç- değildir. Türk demokrasisi, faziletli insanların, insanın insanca yaşamında akıl sahibi olan kesimlerince meclis oluşturduğu yücelik makamıdır. Faziletli olmak ise milli değerler ile insani değerlerin örtüştüğü akıl yoludur. Binlerce yıldır bu bilince ait yaşam süren biz Türk milletinin yalnızca bu uğurda savaş verdiğini hatırlamak gereklidir. Bir diğer konu ise; ULUS iradesinde, önce kendi hürriyetimiz sonra Dünya insan haklarının var edilmesi gözetilmeli ve yemin ettiğimiz ‘‘halkımızın ve Türk halklarının hak yolunda ki edinimleri’’ ideasını esas almalı ve ödev olarak yerine getirmeliyiz. Türk devrimleri halkımızın ve halkların devrimleridir. Kimseden devrim öğrenme gibi bir isteğimiz ya da arzumuz bulunmadığını herkesçe bilinir kılmalıyız. Azınlık halkları ve dini haklar yasaların üzerinde haklar değillerdir. Dini kitleler yönetim hakkı ya da ayrıcalık isteyemezler. Etnik kimlikler yönetim hakkı ya da ayrıcalık isteyemezler. Anayasa sadece Türk milletinin ulusal çıkarlarını gözetecek edinimlerle hareket etmeyi öğrenmelidir. Sadece Türkler ve milli değerleri mutlak kabul etmiş Türk vatandaşları yasanın tüm haklarına sahiptir. Vatandaşlık durumlarında sığınma talep edenlere vatandaşlık verilmesi Türk yasalarının mutlak kabulüne ve Türk Tarih, devrim ve inkılaplarını bilme ve akıcı Türkçe konuşma esasınca olmalıdır. Kabul etmeyenler azınlık alanına alınmalı ve hakları kısıtlanmalıdır. Türk milletinin eşitlik ve hak hukukuna dayanmayan, kurucu değerleri yok sayan, eşitliğinin bozulmasına sebep olan ya da kötü niyetlerce kullanılması durumuna hizmet edenlerin olması durumunda ‘‘ek demokrasi talebi değil meclis feshi istenmelidir. Kurum yöneticilerinin baştan en alta kadar liyakati sorgulanmalı ve ulus çıkarlarına uymayan eylemleri, hürriyet iradesinde olmayan durumlar tespit edildiğinde yönetimden men edilmelidir. Ayrışmaya, bölünmeye ya da ideolojik dayatmaya dayalı hizmet eden meclis, parti ve yöneticiler, eşitliğin kastına eylem alacak durumlar yaratacağından -demokrasi hilesine- girerek yasayı yok sayan haklar elde edememelidir/ettirilmemelidir. Her koşulda ve kaidede Türk milletinin birlik ve beraberlik hakkı aranmalıdır. Yönetimleri kurucu yasaları yok sayanların niyetsiz ellerine teslim etmemek uygulanacak en akılcı yol olmalıdır. Olan olmadan önce engellenmelidir.   Bilinmelidir ki; Millet olmanın yasalar karşısında kuralları vardır. Kurallara uyulmaz ise eşitlik bozulur ve emperyalist bir çıkar anlayışı olan aşkın demokrasi istemi devreye girer, azınlıklar hak arar ve sonuç bugüne ulaşır. Ve hemen arkasına, eşitliği bozan, her ideoloji ve dini değer yönetimde hak sahibi olmak gibi bir gaye edinir. 1939’dan bu yana tüm siyasiler, halk ve akademisyenler istemli ya da istemsiz olarak bugün gelinen noktaya hizmet etmiştir. Mutlak olan ise; milletin ulus bütünlüğünü koruyan tarafsız devlet yönetiminin tekrar var edilmesidir. Buna tüm ayrıştırıcı unsurları yok ederek başlamak esas olan durumdur. Bu manada mutlak başarı sağlayan hukuk sisteminin anayasal hürlüğe getirilmesi ve temelinin Töreye bağlı Atayasa ve sosyolojik gerçeğe bağlı Anayasal irade acilen devreye alınmalıdır. Bilinen bir gerçek olan Devletçilik anlayışında; sistem bir taraf olursa, akabinde diğer taraf ta olacaktır ve bunun sonu yoktur. Lakin mutlak bir kimliği de olmalıdır ki, buna kültür birliği denir ve Türkiye’de bu kimlik Türk kimliğidir. 20 kadim Türk devletinin 7 si Anadolu, İran ve Mısıra kadar kültür birliğini bin yıllar boyunca edinmiştir. Siyasi ve askeri birçok alanda da ortak edinimler ile hareket edilmiştir. Bu gerçeklik kadim bilgelik ile kazanılmıştır ve tecrübe ile tarihte kanaat kazanmış bir kültür olmuştur. Diğer Türk devletleri ise; Asya ve Avrupa’da köklü ve ayrışamaz kültür birliği edinmiştir. Türkler bu ortak kültürü korumak ve evrensel bilinç nizamını yaymak için tarihte birçok yönetim ile -gerek el birliği gerekse iş birliği- yapmış ya da nizam getirmek için bizzat yönetimde yer almıştır. Tüm Dünya tarihinin de bildiği gibi Türkler topraklarını kendi iradelerini eserince yönetmiş bir millettir. Türk Halkların egemenliği adına, tarihe örnek ve onurlu sayfalar kazandırmıştır. Türk bilinci evrensel nizam üzerine kurulmuş ‘‘yüce, eşsiz ve tek’’ kadim öğretidir. Bu bilgeliği de birçok kez ve 1924’te yeniden İstanbul hakimiyetile taçlandırmıştır. Bizler bu bilince erişmek ve kurucu değerlerin, hangi bilinç ile yapıldığını anlamak ile yükümlüyüz. Bu değerlere yükselmemiş kişiler, Türk kimlik bilinci edinememiş olurlar. Kişi, Türk anne ve babadan doğmuş olsalar dahi amaç bilinci olmadıkça, eğitim görmesi önerilir. Kişiler çevre koşulları gereği Türk güdüsüne hâkim olsa dahi bilinç var olmadıkça yönetimsel erk alamamalıdır. Bu yüksek kimlik bilincine ulaşmış her kişi ise, Türk sayılır ve Türkiye kurumlarında görev almaya hak kazanmış demektir. Aksi halde yönetim şuuru alamaz ve alsa dahi başaramaz bir döngüde olacaktır. Bu ülkü ve ilkeler sadece Türkler için yazılmıştır ve anlaşılmasında sadece Türkler yer alacak seviyede bir kutlanma hali vardır. Diğer tüm kazanımlar birlik içinde huzurlu yaşam standardı edinerek el birliği esasına dayanır. Öncelikle Türk olmanın amacını hatırlamakla başlayan olmalı ve 1939’dan hareket etmeliyiz
Ekleme Tarihi: 09 Temmuz 2024 - Salı

Baştan başlamalıyız.

Öncelikle muhalefet ve iktidar dahil olmak üzere, bize dayatılan ve kuruluş değerlerimize uygun olmayan, maksatlı anlayış ile hazırlanmış ‘‘sözde Anayasa maddelerine dair’’ olası referanduma HAYIR demek ile başlamalıyız.
Bugün; hiçbir ideoloji, siyasi kimlik, parti ve de kuruluş felsefemizi yansıtmadığını artık kabul etmeliyiz. Kaldı ki Türk devletleri ideoloji üzerine kurulmaz ya da yönetilmez niteliktedir.
1939’den bu yana yapılan ve makul olmayan amacını aşmış demokrasi naralarına ise kesinlikle son vermeliyiz.
Kuruluş değerlerimizde çoğulcu demokrasi değil, Türk milletine dair -milli olmak şartı ile- mutlak eşitlik anlayışı vardır. Türk milleti adına fayda ilkesinde olmayan bir parti, kuruluş ya da kişinin demokratik hakkı yoktur. Milli olmayan azınlıklar ise yönetimde yer alamazlar. Olan demokrasi sadece milli değerler üzerinde hizmet gösterenler ve verenler için geçerlidir.
Demokrasi ise; iyi kötü, çirkin haklı haksız herkesin yaşam bulacağı, sıralı iktidar olacağı bir hak -hiç- değildir.
Türk demokrasisi, faziletli insanların, insanın insanca yaşamında akıl sahibi olan kesimlerince meclis oluşturduğu yücelik makamıdır. Faziletli olmak ise milli değerler ile insani değerlerin örtüştüğü akıl yoludur. Binlerce yıldır bu bilince ait yaşam süren biz Türk milletinin yalnızca bu uğurda savaş verdiğini hatırlamak gereklidir.
Bir diğer konu ise; ULUS iradesinde, önce kendi hürriyetimiz sonra Dünya insan haklarının var edilmesi gözetilmeli ve yemin ettiğimiz ‘‘halkımızın ve Türk halklarının hak yolunda ki edinimleri’’ ideasını esas almalı ve ödev olarak yerine getirmeliyiz. Türk devrimleri halkımızın ve halkların devrimleridir. Kimseden devrim öğrenme gibi bir isteğimiz ya da arzumuz bulunmadığını herkesçe bilinir kılmalıyız.
Azınlık halkları ve dini haklar yasaların üzerinde haklar değillerdir. Dini kitleler yönetim hakkı ya da ayrıcalık isteyemezler. Etnik kimlikler yönetim hakkı ya da ayrıcalık isteyemezler. Anayasa sadece Türk milletinin ulusal çıkarlarını gözetecek edinimlerle hareket etmeyi öğrenmelidir. Sadece Türkler ve milli değerleri mutlak kabul etmiş Türk vatandaşları yasanın tüm haklarına sahiptir. Vatandaşlık durumlarında sığınma talep edenlere vatandaşlık verilmesi Türk yasalarının mutlak kabulüne ve Türk Tarih, devrim ve inkılaplarını bilme ve akıcı Türkçe konuşma esasınca olmalıdır. Kabul etmeyenler azınlık alanına alınmalı ve hakları kısıtlanmalıdır.
Türk milletinin eşitlik ve hak hukukuna dayanmayan, kurucu değerleri yok sayan, eşitliğinin bozulmasına sebep olan ya da kötü niyetlerce kullanılması durumuna hizmet edenlerin olması durumunda ‘‘ek demokrasi talebi değil meclis feshi istenmelidir.
Kurum yöneticilerinin baştan en alta kadar liyakati sorgulanmalı ve ulus çıkarlarına uymayan eylemleri, hürriyet iradesinde olmayan durumlar tespit edildiğinde yönetimden men edilmelidir.
Ayrışmaya, bölünmeye ya da ideolojik dayatmaya dayalı hizmet eden meclis, parti ve yöneticiler, eşitliğin kastına eylem alacak durumlar yaratacağından -demokrasi hilesine- girerek yasayı yok sayan haklar elde edememelidir/ettirilmemelidir.
Her koşulda ve kaidede Türk milletinin birlik ve beraberlik hakkı aranmalıdır. Yönetimleri kurucu yasaları yok sayanların niyetsiz ellerine teslim etmemek uygulanacak en akılcı yol olmalıdır.
Olan olmadan önce engellenmelidir.  
Bilinmelidir ki; Millet olmanın yasalar karşısında kuralları vardır. Kurallara uyulmaz ise eşitlik bozulur ve emperyalist bir çıkar anlayışı olan aşkın demokrasi istemi devreye girer, azınlıklar hak arar ve sonuç bugüne ulaşır. Ve hemen arkasına, eşitliği bozan, her ideoloji ve dini değer yönetimde hak sahibi olmak gibi bir gaye edinir. 1939’dan bu yana tüm siyasiler, halk ve akademisyenler istemli ya da istemsiz olarak bugün gelinen noktaya hizmet etmiştir.

Mutlak olan ise; milletin ulus bütünlüğünü koruyan tarafsız devlet yönetiminin tekrar var edilmesidir. Buna tüm ayrıştırıcı unsurları yok ederek başlamak esas olan durumdur. Bu manada mutlak başarı sağlayan hukuk sisteminin anayasal hürlüğe getirilmesi ve temelinin Töreye bağlı Atayasa ve sosyolojik gerçeğe bağlı Anayasal irade acilen devreye alınmalıdır.
Bilinen bir gerçek olan Devletçilik anlayışında; sistem bir taraf olursa, akabinde diğer taraf ta olacaktır ve bunun sonu yoktur. Lakin mutlak bir kimliği de olmalıdır ki, buna kültür birliği denir ve Türkiye’de bu kimlik Türk kimliğidir. 20 kadim Türk devletinin 7 si Anadolu, İran ve Mısıra kadar kültür birliğini bin yıllar boyunca edinmiştir. Siyasi ve askeri birçok alanda da ortak edinimler ile hareket edilmiştir. Bu gerçeklik kadim bilgelik ile kazanılmıştır ve tecrübe ile tarihte kanaat kazanmış bir kültür olmuştur. Diğer Türk devletleri ise; Asya ve Avrupa’da köklü ve ayrışamaz kültür birliği edinmiştir. Türkler bu ortak kültürü korumak ve evrensel bilinç nizamını yaymak için tarihte birçok yönetim ile -gerek el birliği gerekse iş birliği- yapmış ya da nizam getirmek için bizzat yönetimde yer almıştır.
Tüm Dünya tarihinin de bildiği gibi Türkler topraklarını kendi iradelerini eserince yönetmiş bir millettir. Türk Halkların egemenliği adına, tarihe örnek ve onurlu sayfalar kazandırmıştır.
Türk bilinci evrensel nizam üzerine kurulmuş ‘‘yüce, eşsiz ve tek’’ kadim öğretidir.
Bu bilgeliği de birçok kez ve 1924’te yeniden İstanbul hakimiyetile taçlandırmıştır.

Bizler bu bilince erişmek ve kurucu değerlerin, hangi bilinç ile yapıldığını anlamak ile yükümlüyüz. Bu değerlere yükselmemiş kişiler, Türk kimlik bilinci edinememiş olurlar. Kişi, Türk anne ve babadan doğmuş olsalar dahi amaç bilinci olmadıkça, eğitim görmesi önerilir. Kişiler çevre koşulları gereği Türk güdüsüne hâkim olsa dahi bilinç var olmadıkça yönetimsel erk alamamalıdır. Bu yüksek kimlik bilincine ulaşmış her kişi ise, Türk sayılır ve Türkiye kurumlarında görev almaya hak kazanmış demektir. Aksi halde yönetim şuuru alamaz ve alsa dahi başaramaz bir döngüde olacaktır. Bu ülkü ve ilkeler sadece Türkler için yazılmıştır ve anlaşılmasında sadece Türkler yer alacak seviyede bir kutlanma hali vardır. Diğer tüm kazanımlar birlik içinde huzurlu yaşam standardı edinerek el birliği esasına dayanır.

Öncelikle Türk olmanın amacını hatırlamakla başlayan olmalı ve 1939’dan hareket etmeliyiz

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.