Son birkaç yıldır kaleme aldığımız özgün haberler ve köşe yazıları, sadece Mersin gündemini değil aynı zamanda ülke gündemini de belirledi. Belirlemeye de devam edecek. Özellikle 31 Mart yerel seçimleriyle ilgili milyon liralık bütçelere sahip şirketlerin yapamadıkları tespitleri tahmin ettik ve halka ulaştırdık. Öngörülerimiz bizi hiçbir konuda yanıltmadı. Emek sarf ediyor ve işimizi dürüstçe yapıyoruz. Peki ya ne oldu masa başında hazırlanan anketlere itibar eden gazetecilere? Sesiniz, soluğunuz çıkıyorsa, özeleştiride bulunma vaktiniz geldi. Henüz vakit varken hakikati savunun. Korkmayın. Bu dünyadan göç ettikten sonra arkanızdan ‘’iyi bir adamdı; fakat trolldü’’ dedirtmeyin.
AMA
Bir beşerin olduğu gibi bir gazetecinin de ilkesel duruşu ve kriteri olmalıdır. Ben muhafazakar cenaha mensubum ve 28 Şubat mağduruyum. Kimliğimi hiçbir zaman gizlemedim. Farklı ortamlarda sessiz kalan biri hiç olmadım. Önceliğim; şahsiyetimdir, fikrimdir. Para değil! Bunları neden söylüyorum? Çünkü alışıla gelmiş yaklaşımların dışında süreci değerlendirmeyi uygun görüyorum. Öyle de oldu. Kimliğim üzerinden şahsımı eleştirenler oluyor. Eyvallah etmem! Nitekim ben doğrudan tarafım. Yanlışa rağmen yanlışı mı savunayım! Doğruların, görünmez orduları vardır. Onlar, hakikati el üstünde tutmaya devam edeceklerdir.
GÜLTAK’LA BİR SORUNUM VAR MIYDI?
31 Mart Seçimlerinden sonra birkaç kişinin şahsıma yönelik özel soruları oldu. Akdeniz Belediye eski başkanı Mustafa Gültak’la yıldızımın barışmadığını iddia ettiler. Fikrimi yazayım. 2019 seçim sonuçlarından sonra hemen süreci takip ettim ve fevri davranmadım. Sessizce süreci takip etmem ve okumam gerekiyordu. Ancak, bu şekilde daha sağlıklı olabilirdim. Gültak ‘’seçimi biz kazandık; teşkilat bize çöktü’’ gibisinden ifadeler kullanmıştı. Şok olmuştum! Teşkilat olmasa, senin Akdeniz’de alabileceğin kaç oy var ki, sayın Gültak? 2019’da kazanan sen isen 2024 seçimlerini kaybeden kim? Zaferi kendinden bilen, seçimi kaybedince sorumlu aramaya başlar. Mesele anlaşıldı umarım. Buna benzer birçok husus, Gültak konusunda çekimser kalmama ve bazen eleştiride bulunmama yol açtı. Yazdım. Birkaç yazımdan dolayı Gültak'ın ekibinden bazıları beni mahkemeye verdi. Halka hizmet etmek yerine gazeteciyle uğraştı. Belediyenin temel hizmetlerinden mahrum kalan mahalleler vardı. Çiçeği burnunda başkan Hoşyar Sarıyıldız’ın Gültak dönemine dair tespitlerini bilirsiniz. Farkındaydım. Bazılarını yazdım. Birçok konuyu yazabilirim; ama satırlar yetmez. Bu nedenle ben doğrudan yana oldum ve yanlışa bulaşmadım. Hamd olsun.
BİR DİNDAR VAHAP SEÇER’E OY VEREMEZ Mİ?
Aslında son yollarda algılarımızla yoğun bir şekilde oynandığına hemen hepimiz şahit olmuşuzdur. Neymiş, dindar bir insan CHP’ye oy atamazmış… Bu seçim, tüm algıların alt üst edildiği bir süreç olarak tarihte yerini aldı. Birilerinin devam ettirmek istediği algılar yerle yeksan oldu. Bildiğim nice dindar insanın başkan Seçer’e oy vereceğini belirtmesi, seçim öncesinde öngördüğüm bir durumdu. Vahap başkanın rekor oy alacağını belirtmemde de etkili olan faktörlerden biri de buydu. Kendilerine ‘’sayın Seçer’e oy verme gerekçeleriniz nedir?’’ diye sorduğumda ‘’adam güven veriyor, Allah var, işini de iyi yapıyor…’’ yanıtını aldım. Aslında kendi düşüncelerimi halkta görünce ülkemin istikbali adına heyecanlandım. Çünkü millet uyandı. Artık algı karın doyurmuyor! Millet hizmet istiyor, millet güven bekliyor. Kapı arkasına saklanıp seçimden seçime sokaklara çıkan hiçbir siyasetçinin halk nezdinde bir karşılığı yok. Seçim sonuçları size ne düşündürüyor? Hala anlamadınız mı! İşte bu nedenle işinin ehli olan ve halkın gönlüne dokunan Anadolu’nun beyefendisine, sayın Vahap Seçer’e destek oldum. Daha iyisi gelirse ona destek olurum! Anadolulular, altın varaklı eşyalara, fildişi makamlara esir olan makam adamlarına oy vermek yerine, Pazar gününü dahi hizmete ayıran Vahap Seçer’e oy attı. Ne bekliyordunuz?
KULİSLERDE KONUŞULANI BİLİYORUM
Gerek haberlerimin ve gerekse de sürece dair görüşlerimin birçok kesim tarafından takip edildiğini biliyorum. Yorumlar ve değerlendirmelerden de haberdarım. Yapıcı olduktan sonra her fikre saygımız vardır. Lakin, çalışmalarımızdan rahatsızlık duyup bizi bir yerlere şikayet etmelere baş eğecek değiliz. Ulusal haber sitelerinin müdürlerine gammazlıyorlar, beni. Hakkımda ‘’Vahap Seçer’in yılmaz savunucusu’’ tanımı da kullanılmış. İşini, Vahap Seçer’den daha iyi yapan birini gösterin de savunalım. Gerçi, size göre de Vahap Seçer’den iyisi yok; kabul ediyorsunuz; ama efendilerinizin sizi özgür bıraktığı kelimeleri sarf etmekten başka bir hareket alanınız yok. Ben, işini doğru yapan dürüst adamları severim. Bu işi tartışmaya açmam. Sloganik, hamaset kokan ifadeleri kullanan siyasetçileri de dinlemem. Şiarın ve gayen ammeye hizmet olacak. Bazı gazetecilerin durumu, ne acı değil mi? Memleketin durumunu konuşmak yerine Zeynel Boğan’ın gazeteciliğini değerlendiriyorlar. Onların akılları, alacakları avantada…
BİR DİNDAR VAHAP SEÇER’E OY VEREMEZ Mİ?
Son birkaç yıldır kaleme aldığımız özgün haberler ve köşe yazıları, sadece Mersin gündemini değil aynı zamanda ülke gündemini de belirledi. Belirlemeye de devam edecek. Özellikle 31 Mart yerel seçimleriyle ilgili milyon liralık bütçelere sahip şirketlerin yapamadıkları tespitleri tahmin ettik ve halka ulaştırdık. Öngörülerimiz bizi hiçbir konuda yanıltmadı. Emek sarf ediyor ve işimizi dürüstçe yapıyoruz. Peki ya ne oldu masa başında hazırlanan anketlere itibar eden gazetecilere? Sesiniz, soluğunuz çıkıyorsa, özeleştiride bulunma vaktiniz geldi. Henüz vakit varken hakikati savunun. Korkmayın. Bu dünyadan göç ettikten sonra arkanızdan ‘’iyi bir adamdı; fakat trolldü’’ dedirtmeyin.
AMA
Bir beşerin olduğu gibi bir gazetecinin de ilkesel duruşu ve kriteri olmalıdır. Ben muhafazakar cenaha mensubum ve 28 Şubat mağduruyum. Kimliğimi hiçbir zaman gizlemedim. Farklı ortamlarda sessiz kalan biri hiç olmadım. Önceliğim; şahsiyetimdir, fikrimdir. Para değil! Bunları neden söylüyorum? Çünkü alışıla gelmiş yaklaşımların dışında süreci değerlendirmeyi uygun görüyorum. Öyle de oldu. Kimliğim üzerinden şahsımı eleştirenler oluyor. Eyvallah etmem! Nitekim ben doğrudan tarafım. Yanlışa rağmen yanlışı mı savunayım! Doğruların, görünmez orduları vardır. Onlar, hakikati el üstünde tutmaya devam edeceklerdir.
GÜLTAK’LA BİR SORUNUM VAR MIYDI?
31 Mart Seçimlerinden sonra birkaç kişinin şahsıma yönelik özel soruları oldu. Akdeniz Belediye eski başkanı Mustafa Gültak’la yıldızımın barışmadığını iddia ettiler. Fikrimi yazayım. 2019 seçim sonuçlarından sonra hemen süreci takip ettim ve fevri davranmadım. Sessizce süreci takip etmem ve okumam gerekiyordu. Ancak, bu şekilde daha sağlıklı olabilirdim. Gültak ‘’seçimi biz kazandık; teşkilat bize çöktü’’ gibisinden ifadeler kullanmıştı. Şok olmuştum! Teşkilat olmasa, senin Akdeniz’de alabileceğin kaç oy var ki, sayın Gültak? 2019’da kazanan sen isen 2024 seçimlerini kaybeden kim? Zaferi kendinden bilen, seçimi kaybedince sorumlu aramaya başlar. Mesele anlaşıldı umarım. Buna benzer birçok husus, Gültak konusunda çekimser kalmama ve bazen eleştiride bulunmama yol açtı. Yazdım. Birkaç yazımdan dolayı Gültak'ın ekibinden bazıları beni mahkemeye verdi. Halka hizmet etmek yerine gazeteciyle uğraştı. Belediyenin temel hizmetlerinden mahrum kalan mahalleler vardı. Çiçeği burnunda başkan Hoşyar Sarıyıldız’ın Gültak dönemine dair tespitlerini bilirsiniz. Farkındaydım. Bazılarını yazdım. Birçok konuyu yazabilirim; ama satırlar yetmez. Bu nedenle ben doğrudan yana oldum ve yanlışa bulaşmadım. Hamd olsun.
BİR DİNDAR VAHAP SEÇER’E OY VEREMEZ Mİ?
Aslında son yollarda algılarımızla yoğun bir şekilde oynandığına hemen hepimiz şahit olmuşuzdur. Neymiş, dindar bir insan CHP’ye oy atamazmış… Bu seçim, tüm algıların alt üst edildiği bir süreç olarak tarihte yerini aldı. Birilerinin devam ettirmek istediği algılar yerle yeksan oldu. Bildiğim nice dindar insanın başkan Seçer’e oy vereceğini belirtmesi, seçim öncesinde öngördüğüm bir durumdu. Vahap başkanın rekor oy alacağını belirtmemde de etkili olan faktörlerden biri de buydu. Kendilerine ‘’sayın Seçer’e oy verme gerekçeleriniz nedir?’’ diye sorduğumda ‘’adam güven veriyor, Allah var, işini de iyi yapıyor…’’ yanıtını aldım. Aslında kendi düşüncelerimi halkta görünce ülkemin istikbali adına heyecanlandım. Çünkü millet uyandı. Artık algı karın doyurmuyor! Millet hizmet istiyor, millet güven bekliyor. Kapı arkasına saklanıp seçimden seçime sokaklara çıkan hiçbir siyasetçinin halk nezdinde bir karşılığı yok. Seçim sonuçları size ne düşündürüyor? Hala anlamadınız mı! İşte bu nedenle işinin ehli olan ve halkın gönlüne dokunan Anadolu’nun beyefendisine, sayın Vahap Seçer’e destek oldum. Daha iyisi gelirse ona destek olurum! Anadolulular, altın varaklı eşyalara, fildişi makamlara esir olan makam adamlarına oy vermek yerine, Pazar gününü dahi hizmete ayıran Vahap Seçer’e oy attı. Ne bekliyordunuz?
KULİSLERDE KONUŞULANI BİLİYORUM
Gerek haberlerimin ve gerekse de sürece dair görüşlerimin birçok kesim tarafından takip edildiğini biliyorum. Yorumlar ve değerlendirmelerden de haberdarım. Yapıcı olduktan sonra her fikre saygımız vardır. Lakin, çalışmalarımızdan rahatsızlık duyup bizi bir yerlere şikayet etmelere baş eğecek değiliz. Ulusal haber sitelerinin müdürlerine gammazlıyorlar, beni. Hakkımda ‘’Vahap Seçer’in yılmaz savunucusu’’ tanımı da kullanılmış. İşini, Vahap Seçer’den daha iyi yapan birini gösterin de savunalım. Gerçi, size göre de Vahap Seçer’den iyisi yok; kabul ediyorsunuz; ama efendilerinizin sizi özgür bıraktığı kelimeleri sarf etmekten başka bir hareket alanınız yok. Ben, işini doğru yapan dürüst adamları severim. Bu işi tartışmaya açmam. Sloganik, hamaset kokan ifadeleri kullanan siyasetçileri de dinlemem. Şiarın ve gayen ammeye hizmet olacak. Bazı gazetecilerin durumu, ne acı değil mi? Memleketin durumunu konuşmak yerine Zeynel Boğan’ın gazeteciliğini değerlendiriyorlar. Onların akılları, alacakları avantada…
Ekleme
Tarihi: 04 Haziran 2024 - Salı
BİR DİNDAR VAHAP SEÇER’E OY VEREMEZ Mİ?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(1)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
Mustafa canciger
(04.06.2024 09:22 -
#324)
Verir kardeş hizmet le dinin alakası olmaz