Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan
GÖLGE Nefise CANARAN
Köşe Yazarı
GÖLGE Nefise CANARAN
 

Mersin'de Fuar

Mersin denince; aslında paket tabiri vardır ya bu kentte öyle. Deniz, güneş, doğa, endüstri, lojistik, tarih, tarım,turizm. Yok …Yok.  Var ama yok paketlerde de öyle olur ya; hiçbiri tam değil, ağza bir parmak bal çaldırmak hesabıdır, buda öyle. Hiç biri tam anlamıyla ; dört dörtlük değil. Bu paketi ülkeye ve dünyaya tanıtacak fuar sektörü; o bile daha emekleyemiyor.  Fuar derken 40 ve üzeri jenerasyonlar, Mersin’deki deniz kıyısındaki fuarı hatırlarlar; o bile günümüz fuarcılığından çok öndeydi yurt içinde. Dört gözle beklenirdi. İğne atsan yere düşmezdi.  Heyhatttt geçmişin tozlu yaprakları .. Fuar demişken önce dünya ve ülke tarihine çokkkk kısacık göz atalım. Şişttttt korkmayınnnn !!!Valla uzun değil miniminnacık.  -Nefo  ? -Vallahi kısacık gölgecim. Fuar; Latince kaynaklı ve festival-şölen anlamında kullanılan “forea” kökünden türemiş ,Almanca karşılığı  “messe” sözcüğü ise Latince “missa” dan türetilmiş olup, kitle anlamını taşımakta ;kitlelerin bir araya gelişini sağlamak amacıyla yapılan organizasyonlar . Fuarlar; düzenli aralıklarla genellikle aynı yerde ve tarihte düzenlenen ve belirli süreleri kapsayan ticari aktiviteler. Tarihte bilinen ilk fuar, Kral Dagobert tarafından Paris yakınlarındaki St. Denis banliyösünde 629 yılında kurulan “Foire de Saint Denis”dir. Günümüzdeki şekliyle ilk büyük fuar ;1851 yılında Londra’da Hype Park’da gerçekleştirilmiş. Crystal Palace adı ile tanınan bu sergiyle birçok ülke ilgilenmiş ve sık aralıklarla fuarlar düzenlenmeye başlanmış. Dünyada böyle. Türkiye’de ise; belli sayıda dağılmış fuar merkezi var ,çoğu da kapalı alan. Satış ve pazarlamanın en dinamik ve efektif unsurlardan biri olarak dün olduğu gibi, günümüzde de gelişmeye niye devam ediyor? Üstelikte, teknolojideki hızlı gelişmenin getirisi; elektronik iletişime rağmen sorusu geliyor akla. Modernize ekonomi düzeninde; uzun vadeli ticari temaslar kurulması, imajının güçlenmesi için; yüz yüze etkileşim ortamında, beden dilinin, beş duyu organının tam kapasite kullanım olanağını sunan yegâne mekânlar tartışılmasız.  Markaların hedef kitleleriyle doğrudan etkileşim kurması demek; iş birliğine dayalı sinerjik etkiler oluşması, müşteri memnuniyetini artırması süreklilik arz eden sadık bir müşteri kitlesi oluşması anlamına da geliyorken, küçük ve orta ölçekli firmaların yurtdışı pazarlarına ulaşmasının da tek yolu. Birde reklam konusu var; reklamlar sayesinde fuarcılığın, dünyada başlı başına bir sektör hâline geldiğini görüyoruz; dev bacasız endüstriyi bünyesinde barındırıyor da denebilir. Birde gizli güç; fuar sektörünü profesyonel bir iş kolu görüp, devlet politikası yapılması sektördeki başarılı ülkelerin silahı. Avrupa pazarının ortasında Türkiye. Aslında burada bir parantez açmak lazım; Avrupa’dan Asya-Pasifik bölgesine doğru kaymakta fuar sektörü. Avrupa ülkelerinde piyasadaki doygunluk ve ekonomideki hareketliliğin düşüşü fuarcılığın batıdan doğuya kaymasına neden gösterilmekte uzmanları tarafından. Yıllardır fuarcılığın kalbi olarak görülen ülkeler özellikle iddalı oldukları bilişim fuarlarını pazar daralması ve teknolojideki yavaşlamadan dolayı yapmakta zorlanır hâle gelmişler buda Avrupa ile Asya arasında köprü vazifesi olan ve ayni Avrupa pazarında olduğu gibi, Avrasya pazarının da ortasındaki ülkemiz için aslında büyük avantaj; Jeopolitik Konum harika da… Tabi fuarcılığımızda kronikleşen sorunlarımız olmasa. Kronikleşen sorunlarda dezavantajımız. Unumuz var,yağımız,şekerimiz,suyumuz,ateşimiz ,tenceremiz,tahta kaşığımız niye helva yapamıyoruz?  Fuarcılık sektöründe küresel pazarda giderek öne çıkan bir oyuncu niye olamıyoruz?  Uzmanlarına göre; ‘’ Avrupa’dan Asya-Pasifik bölgesine özelliklede Çin’e doğru kayan fuarcılık. Özellikle Dubai, fuarcılık alanında son yıllarda giderek büyüyen bir ivme kazanmış durumda. Bugün birçok fuar organizasyonu için tercih ediliyor Dubai. Oysa ki; Türkiye’den çok sonra fuarcılık sektörüne adım atmış. Türkiye ve özellikle İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimiz gibi özel bir coğrafyaya ve sosyo-kültürel yapıya sahip olmamasına rağmen fuarcılıkta, bu kadar hızlı büyüme göstermesinin nedeni; gelişmiş fuar alanlarına ve kucaklayıcı bir yapıya sahip olması belki de. Türkiye ise; sahip olduğu son derece ciddi potansiyele rağmen, fuarcılık sektöründeki kontrolsüz ve denetimsiz mevcut yapı nedeniyle; büyüyüp gelişememekte, ihtisas fuarlarının merkezi olma potansiyelinden uzaklaşmakta. Türkiye’de, fuarcılık sektörünün en büyük sorunlarından bir tanesi; aynı alana yönelik çok sayıda fuarın yapılması. Bu fuarların birbirine yakın tarihlerde ve mekanlarda yapılması ise sorunu daha da büyütmekte. Bu tarz yapılanmalar, fuarlarda stant açan katılımcı firmaların ve hedef ziyaretçi kitlesinin bölünmek zorunda kalmasına yol açmakta. Katılımcı ve ziyaretçilerin, aynı konuda düzenlenen tüm etkinliklere katılımı haline ise; ciddi bir ekonomik yük altına girmelerine ve daha verimsiz fuarlarla karşılaşmalarına yol açmakta yine uzmanlar tarafından söylenen. Fuar Organizasyonlarının kalitesi, alan işletmeciliğinin getirdiği pazar gücüyle rekabet edebilmek, diğer organizatörler için son derece güç ve a buda lan işletmecileri, diğer organizatörlere alan sağlarken fuar süresince ihtiyaç duyulan yan hizmetler için “anlaşmalı kurumlar” şartı koymakta zorlayıcılık getiren tırnak içinde, pazar partnerleri ile İş birliği, etkili pazar araştırmaları ve fuar alan büyüklüğü kısıtlılığı da fuar sektöründe bir adım ileri iki adım geri modunda bırakmakta ülkeyi. Çok fonksiyonlu fuar alanlarımız yok arkadaş; aslında esas sorun bu… Şimdikkkkkk gelelim Mersin’e…Tüm genel fuar sorunları Mersin içinde geçerli . Tek bir fuar alanımız var. Pakette her şey var; Mersin kıymetli hazine sandığı. Tanıtım için elimizde fuar gibi altın yumurtlayan kazımız var ama …Ama…Fuar alanımız kısıtlı. Dünya fuarcılığın getirisi görerek alanlarını çoğaltırken bizdeyse!  2 Millet bahçesi yerine bir tane yapsak diğerini de fuar alanı yapılsa ekonomi canlanırdı. İşletmeciliğini belediyelerin yaptığı fuar alanları örneğin. İstanbul tüm fuarların yüzdelikte en büyük payına sahip ülkemizde.  Akdeniz’e baktığınızda Antalya bizden her zamanki gibi önde; fuarlar takvimine baktığımızda  Mersin; jeopolitik, tarihi, turizmi, tarımı, lojistiği ile ve fuar olabilecek alanlarıyla niye dünyanın fuar şehri olamıyor? Mersin’de fuar alanları oluştuğunda ve fuar olayından birinci derece sorumlu kurum daha verimli olsa Mersin’den umut var; yerel ve uluslararası nitelik kazanması ile, fuarlar şehri olarak parlaması için vesselam…
Ekleme Tarihi: 05 Mayıs 2024 - Pazar

Mersin'de Fuar

Mersin denince; aslında paket tabiri vardır ya bu kentte öyle. Deniz, güneş, doğa, endüstri, lojistik, tarih, tarım,turizm. Yok …Yok.
 Var ama yok paketlerde de öyle olur ya; hiçbiri tam değil, ağza bir parmak bal çaldırmak hesabıdır, buda öyle. Hiç biri tam anlamıyla ; dört dörtlük değil.
Bu paketi ülkeye ve dünyaya tanıtacak fuar sektörü; o bile daha emekleyemiyor.
 Fuar derken 40 ve üzeri jenerasyonlar, Mersin’deki deniz kıyısındaki fuarı hatırlarlar; o bile günümüz fuarcılığından çok öndeydi yurt içinde. Dört gözle beklenirdi. İğne atsan yere düşmezdi. 
Heyhatttt geçmişin tozlu yaprakları ..
Fuar demişken önce dünya ve ülke tarihine çokkkk kısacık göz atalım.
Şişttttt korkmayınnnn !!!Valla uzun değil miniminnacık. 
-Nefo  ?
-Vallahi kısacık gölgecim.


Fuar; Latince kaynaklı ve festival-şölen anlamında kullanılan “forea” kökünden türemiş ,Almanca karşılığı  “messe” sözcüğü ise Latince “missa” dan türetilmiş olup, kitle anlamını taşımakta ;kitlelerin bir araya gelişini sağlamak amacıyla yapılan organizasyonlar . Fuarlar; düzenli aralıklarla genellikle aynı yerde ve tarihte düzenlenen ve belirli süreleri kapsayan ticari aktiviteler. Tarihte bilinen ilk fuar, Kral Dagobert tarafından Paris yakınlarındaki St. Denis banliyösünde 629 yılında kurulan “Foire de Saint Denis”dir. Günümüzdeki şekliyle ilk büyük fuar ;1851 yılında Londra’da Hype Park’da gerçekleştirilmiş. Crystal Palace adı ile tanınan bu sergiyle birçok ülke ilgilenmiş ve sık aralıklarla fuarlar düzenlenmeye başlanmış. Dünyada böyle. Türkiye’de ise; belli sayıda dağılmış fuar merkezi var ,çoğu da kapalı alan.
Satış ve pazarlamanın en dinamik ve efektif unsurlardan biri olarak dün olduğu gibi, günümüzde de gelişmeye niye devam ediyor? Üstelikte, teknolojideki hızlı gelişmenin getirisi; elektronik iletişime rağmen sorusu geliyor akla. Modernize ekonomi düzeninde; uzun vadeli ticari temaslar kurulması, imajının güçlenmesi için; yüz yüze etkileşim ortamında, beden dilinin, beş duyu organının tam kapasite kullanım olanağını sunan yegâne mekânlar tartışılmasız.  Markaların hedef kitleleriyle doğrudan etkileşim kurması demek; iş birliğine dayalı sinerjik etkiler oluşması, müşteri memnuniyetini artırması süreklilik arz eden sadık bir müşteri kitlesi oluşması anlamına da geliyorken, küçük ve orta ölçekli firmaların yurtdışı pazarlarına ulaşmasının da tek yolu. Birde reklam konusu var; reklamlar sayesinde fuarcılığın, dünyada başlı başına bir sektör hâline geldiğini görüyoruz; dev bacasız endüstriyi bünyesinde barındırıyor da denebilir. Birde gizli güç; fuar sektörünü profesyonel bir iş kolu görüp, devlet politikası yapılması sektördeki başarılı ülkelerin silahı.


Avrupa pazarının ortasında Türkiye. Aslında burada bir parantez açmak lazım; Avrupa’dan Asya-Pasifik bölgesine doğru kaymakta fuar sektörü. Avrupa ülkelerinde piyasadaki doygunluk ve ekonomideki hareketliliğin düşüşü fuarcılığın batıdan doğuya kaymasına neden gösterilmekte uzmanları tarafından. Yıllardır fuarcılığın kalbi olarak görülen ülkeler özellikle iddalı oldukları bilişim fuarlarını pazar daralması ve teknolojideki yavaşlamadan dolayı yapmakta zorlanır hâle gelmişler buda Avrupa ile Asya arasında köprü vazifesi olan ve ayni Avrupa pazarında olduğu gibi, Avrasya pazarının da ortasındaki ülkemiz için aslında büyük avantaj; Jeopolitik Konum harika da… Tabi fuarcılığımızda kronikleşen sorunlarımız olmasa. Kronikleşen sorunlarda dezavantajımız.
Unumuz var,yağımız,şekerimiz,suyumuz,ateşimiz ,tenceremiz,tahta kaşığımız niye helva yapamıyoruz?  Fuarcılık sektöründe küresel pazarda giderek öne çıkan bir oyuncu niye olamıyoruz?
 Uzmanlarına göre; ‘’ Avrupa’dan Asya-Pasifik bölgesine özelliklede Çin’e doğru kayan fuarcılık. Özellikle Dubai, fuarcılık alanında son yıllarda giderek büyüyen bir ivme kazanmış durumda. Bugün birçok fuar organizasyonu için tercih ediliyor Dubai. Oysa ki; Türkiye’den çok sonra fuarcılık sektörüne adım atmış. Türkiye ve özellikle İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimiz gibi özel bir coğrafyaya ve sosyo-kültürel yapıya sahip olmamasına rağmen fuarcılıkta, bu kadar hızlı büyüme göstermesinin nedeni; gelişmiş fuar alanlarına ve kucaklayıcı bir yapıya sahip olması belki de. Türkiye ise; sahip olduğu son derece ciddi potansiyele rağmen, fuarcılık sektöründeki kontrolsüz ve denetimsiz mevcut yapı nedeniyle; büyüyüp gelişememekte, ihtisas fuarlarının merkezi olma potansiyelinden uzaklaşmakta. Türkiye’de, fuarcılık sektörünün en büyük sorunlarından bir tanesi; aynı alana yönelik çok sayıda fuarın yapılması. Bu fuarların birbirine yakın tarihlerde ve mekanlarda yapılması ise sorunu daha da büyütmekte. Bu tarz yapılanmalar, fuarlarda stant açan katılımcı firmaların ve hedef ziyaretçi kitlesinin bölünmek zorunda kalmasına yol açmakta. Katılımcı ve ziyaretçilerin, aynı konuda düzenlenen tüm etkinliklere katılımı haline ise; ciddi bir ekonomik yük altına girmelerine ve daha verimsiz fuarlarla karşılaşmalarına yol açmakta yine uzmanlar tarafından söylenen. Fuar Organizasyonlarının kalitesi, alan işletmeciliğinin getirdiği pazar gücüyle rekabet edebilmek, diğer organizatörler için son derece güç ve a buda lan işletmecileri, diğer organizatörlere alan sağlarken fuar süresince ihtiyaç duyulan yan hizmetler için “anlaşmalı kurumlar” şartı koymakta zorlayıcılık getiren tırnak içinde, pazar partnerleri ile İş birliği, etkili pazar araştırmaları ve fuar alan büyüklüğü kısıtlılığı da fuar sektöründe bir adım ileri iki adım geri modunda bırakmakta ülkeyi. Çok fonksiyonlu fuar alanlarımız yok arkadaş; aslında esas sorun bu…
Şimdikkkkkk gelelim Mersin’e…Tüm genel fuar sorunları Mersin içinde geçerli .


Tek bir fuar alanımız var. Pakette her şey var; Mersin kıymetli hazine sandığı. Tanıtım için elimizde fuar gibi altın yumurtlayan kazımız var ama …Ama…Fuar alanımız kısıtlı. Dünya fuarcılığın getirisi görerek alanlarını çoğaltırken bizdeyse!  2 Millet bahçesi yerine bir tane yapsak diğerini de fuar alanı yapılsa ekonomi canlanırdı. İşletmeciliğini belediyelerin yaptığı fuar alanları örneğin.
İstanbul tüm fuarların yüzdelikte en büyük payına sahip ülkemizde.  Akdeniz’e baktığınızda Antalya bizden her zamanki gibi önde; fuarlar takvimine baktığımızda 
Mersin; jeopolitik, tarihi, turizmi, tarımı, lojistiği ile ve fuar olabilecek alanlarıyla niye dünyanın fuar şehri olamıyor?
Mersin’de fuar alanları oluştuğunda ve fuar olayından birinci derece sorumlu kurum daha verimli olsa Mersin’den umut var; yerel ve uluslararası nitelik kazanması ile, fuarlar şehri olarak parlaması için vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.