31 Mart Seçimlerinden hemen sonra hemen her parti eksikliklerini ve hatalarını masaya yatırmaya başladı. Bazı gazetecilerin de yüzleşmesi gereken problemler var. Ya adam gibi yazacaksınız ya da bu işi yapmayacaksınız. Gazetecilik birilerinin desteğini almakla olmaz. Arkanıza hakikatin gücünü alın ve işinizi şerefinizle icra edin. Dik duruşunuz size her zaman kazandıracaktır.
MERSİN GAZETECİLERİ SINIFTA KALDI
Son dönemlerde eleştiri oklarını üzerlerine çeken gazeteciler, birçok kesim tarafından sorgulanır oldu. Gazetecilik cesaret işidir. Cesur olmayan bu işi yapmamalı. İş ve usul bilmeyen yalaka tipler, kendilerini gazeteci addeder oldu. Kiminin usulsüz işlere, kiminin hayalet seçmen olayına karıştığını görüyoruz. Sizin devriniz bitti artık. Şapka düştü, kel göründü. Yaptıklarınızı nasıl izah edeceksiniz? Algılar, şantajlar, tetikçilik hemen her pislik var bazı gazetecilerde. Parti desteği olmadan nefes alamayan, ayaklarının üzerinde duramayanlar… Her şey para mı? Biraz omurgalı olmak bu kadar mı zor? Suç sizde değil, suç sizi gazeteci görenlerde. Ama artık sizi gazeteci addeden belediye başkanları yok. Yakında hiç utanmadan renk değiştireceksiniz. Ne ilginçtir ki bazı gazeteciler ise seçim sonuçları açıklanana kadar konuşmadı. Her şey netleşince cesaret alan gazeteciler, konuşmaya başladı. Rüzgara karşı köksüz saman tanesi gibisiniz. Savrulur durursunuz. Kötü anılırsınız. Şu gök kubbede hoş bir sâdâ bırakmak gerekmiyor mu? Dik durun. Öte yandan Mersin Büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer ile çektirdiği fotoğrafları paylaşarak büyük gazeteci olduğunu ima eden kişileri de unutmamak lazım. Sadece bülten haberi ve fotoğraf çekimiyle hemhal olup bunları maharet kabul eden gazeteciler onlar. İyi gün dostları.
DOĞRUYU SÖYLEMEK BU KADAR MI ZOR?
Seçim sürecinde bir çok gazetecinin ve basın kuruluşunun, bilimsel çalışmalar dışında salt algı ve manipülasyon maksatlı haberler yaptıklarını biliyoruz. Haberleriniz, köşe yazılarınız yerinde duruyor. Hayret, kaldırmamışsınız!. Büyük cesaret, doğrusu! Onlar masa başında suni anketler peşindeyken biz Birebir Haber ekibi olarak, hemen her ilçedeki muhabirlerimizi kapı kapı dolaştırdık. Hangi tahminimizde yanıldık? Hangi haberimiz için ‘’algı’’ diyebilirsiniz? Bazı gazeteciler Serdar Soydan’ın başkanlığının hayalini kurarken biz başkan Seçer’in seçimi ezici farkla kazanacağını defaatle yazdık. Hem genel saha araştırması hem de Cumhur İttifakı özelinde çalışmalarımız oldu: oy kaybını, tepki oylarını, Cumhur İttifakı’na mensup bazı partililerin sayın Vahap Seçer’e gizli de olsa çalıştığını yazdım. Alenen çalışanlar vardı; ama ‘’adımız bilinmesin; biz başkan Seçer’e çalışıyoruz’’ diyenler de oldu. Tüm bulguları bir havuzda topladık. Ve seçim tahminlerimizi buna göre yaptık. Yüzü kara çıkan algıcı gazeteciler ve anket şirketleri, yazdıklarıyla yüzleşmeli. Siz kar olarak sadece yorgunluğunuz kaldı. Bir de kötü imajınız. Mersin'de değişimin ve gelişimin sağlanabilmesi için zihni kıt gazetecileri okumayı bırakın.
KAĞITTAN KANAAT ÖNDERLERİ
Hemen her seçim öncesinde ‘’safari severler derneği’’ misali ne idüği belirsiz ve herhangi ciddi bir kitlesi olmayan dernekler türedi. Normal dernekleri kast etmiyorum, onları tenzih ediyorum. Seçim sürecinde bir şeyleri elde etme ve algı yapma maksadıyla kurulan dernekleri işaret ediyorum. Toplum üzerinde herhangi bir etkisi olmayan bu oluşumlar, toplantılarını genel olarak seçim süreçlerinde yoğunlaştırıyorlar. Bu derneklerin ağına genellikle siyasetçiler ve belediye başkan adayları takılıyor. Nihayetinde bu derneklere itibar eden başkanların güvendikleri dağlara kar yağıyor. Neden mi? Size göz kırptıklarına aldanıyorsunuz; ama onlar herkese göz kırpıyor. Öte yandan topluma ‘’kanaat önderi’’ diye sunulan; ancak bir cümle kurmaktan ırak şahıslar da ortaya çıktı. Menfaatinden başka bir kanaati olmayan bu önderler seçim sürecinde siyasetçilerin önemli uğrak noktaları oluyor. Sahi, bu kadar gücü olan kanaat önderleri neden birleşip bir siyasal güç oluşturamıyor? Evet. Kendi mahallelerinde muhtar adayı olsalar, kazanamazlar. Sözde Sivil Toplum Kuruluşlarının içler acısı halini dile getirmeye lüzum yok sanırım. Bakın, toplum üzerinde hiçbir etkisi olmayan atıl STK’lardan bahsediyorum. Ak Parti’nin bu seçim sürecinde kaybetmesinde etkili olan faktörlerden biri de kağıttan dernek, STK ve kanaat önderlerinin peşinden koşmasıydı. Anlayacağınız AK Parti gül yerine dikeni suladı. Ve nihayetinde diken, onlara zarar verdi.
Bunlarla Yol Yürümeyin
31 Mart Seçimlerinden hemen sonra hemen her parti eksikliklerini ve hatalarını masaya yatırmaya başladı. Bazı gazetecilerin de yüzleşmesi gereken problemler var. Ya adam gibi yazacaksınız ya da bu işi yapmayacaksınız. Gazetecilik birilerinin desteğini almakla olmaz. Arkanıza hakikatin gücünü alın ve işinizi şerefinizle icra edin. Dik duruşunuz size her zaman kazandıracaktır.
MERSİN GAZETECİLERİ SINIFTA KALDI
Son dönemlerde eleştiri oklarını üzerlerine çeken gazeteciler, birçok kesim tarafından sorgulanır oldu. Gazetecilik cesaret işidir. Cesur olmayan bu işi yapmamalı. İş ve usul bilmeyen yalaka tipler, kendilerini gazeteci addeder oldu. Kiminin usulsüz işlere, kiminin hayalet seçmen olayına karıştığını görüyoruz. Sizin devriniz bitti artık. Şapka düştü, kel göründü. Yaptıklarınızı nasıl izah edeceksiniz? Algılar, şantajlar, tetikçilik hemen her pislik var bazı gazetecilerde. Parti desteği olmadan nefes alamayan, ayaklarının üzerinde duramayanlar… Her şey para mı? Biraz omurgalı olmak bu kadar mı zor? Suç sizde değil, suç sizi gazeteci görenlerde. Ama artık sizi gazeteci addeden belediye başkanları yok. Yakında hiç utanmadan renk değiştireceksiniz. Ne ilginçtir ki bazı gazeteciler ise seçim sonuçları açıklanana kadar konuşmadı. Her şey netleşince cesaret alan gazeteciler, konuşmaya başladı. Rüzgara karşı köksüz saman tanesi gibisiniz. Savrulur durursunuz. Kötü anılırsınız. Şu gök kubbede hoş bir sâdâ bırakmak gerekmiyor mu? Dik durun. Öte yandan Mersin Büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer ile çektirdiği fotoğrafları paylaşarak büyük gazeteci olduğunu ima eden kişileri de unutmamak lazım. Sadece bülten haberi ve fotoğraf çekimiyle hemhal olup bunları maharet kabul eden gazeteciler onlar. İyi gün dostları.
DOĞRUYU SÖYLEMEK BU KADAR MI ZOR?
Seçim sürecinde bir çok gazetecinin ve basın kuruluşunun, bilimsel çalışmalar dışında salt algı ve manipülasyon maksatlı haberler yaptıklarını biliyoruz. Haberleriniz, köşe yazılarınız yerinde duruyor. Hayret, kaldırmamışsınız!. Büyük cesaret, doğrusu! Onlar masa başında suni anketler peşindeyken biz Birebir Haber ekibi olarak, hemen her ilçedeki muhabirlerimizi kapı kapı dolaştırdık. Hangi tahminimizde yanıldık? Hangi haberimiz için ‘’algı’’ diyebilirsiniz? Bazı gazeteciler Serdar Soydan’ın başkanlığının hayalini kurarken biz başkan Seçer’in seçimi ezici farkla kazanacağını defaatle yazdık. Hem genel saha araştırması hem de Cumhur İttifakı özelinde çalışmalarımız oldu: oy kaybını, tepki oylarını, Cumhur İttifakı’na mensup bazı partililerin sayın Vahap Seçer’e gizli de olsa çalıştığını yazdım. Alenen çalışanlar vardı; ama ‘’adımız bilinmesin; biz başkan Seçer’e çalışıyoruz’’ diyenler de oldu. Tüm bulguları bir havuzda topladık. Ve seçim tahminlerimizi buna göre yaptık. Yüzü kara çıkan algıcı gazeteciler ve anket şirketleri, yazdıklarıyla yüzleşmeli. Siz kar olarak sadece yorgunluğunuz kaldı. Bir de kötü imajınız. Mersin'de değişimin ve gelişimin sağlanabilmesi için zihni kıt gazetecileri okumayı bırakın.
KAĞITTAN KANAAT ÖNDERLERİ
Hemen her seçim öncesinde ‘’safari severler derneği’’ misali ne idüği belirsiz ve herhangi ciddi bir kitlesi olmayan dernekler türedi. Normal dernekleri kast etmiyorum, onları tenzih ediyorum. Seçim sürecinde bir şeyleri elde etme ve algı yapma maksadıyla kurulan dernekleri işaret ediyorum. Toplum üzerinde herhangi bir etkisi olmayan bu oluşumlar, toplantılarını genel olarak seçim süreçlerinde yoğunlaştırıyorlar. Bu derneklerin ağına genellikle siyasetçiler ve belediye başkan adayları takılıyor. Nihayetinde bu derneklere itibar eden başkanların güvendikleri dağlara kar yağıyor. Neden mi? Size göz kırptıklarına aldanıyorsunuz; ama onlar herkese göz kırpıyor. Öte yandan topluma ‘’kanaat önderi’’ diye sunulan; ancak bir cümle kurmaktan ırak şahıslar da ortaya çıktı. Menfaatinden başka bir kanaati olmayan bu önderler seçim sürecinde siyasetçilerin önemli uğrak noktaları oluyor. Sahi, bu kadar gücü olan kanaat önderleri neden birleşip bir siyasal güç oluşturamıyor? Evet. Kendi mahallelerinde muhtar adayı olsalar, kazanamazlar. Sözde Sivil Toplum Kuruluşlarının içler acısı halini dile getirmeye lüzum yok sanırım. Bakın, toplum üzerinde hiçbir etkisi olmayan atıl STK’lardan bahsediyorum. Ak Parti’nin bu seçim sürecinde kaybetmesinde etkili olan faktörlerden biri de kağıttan dernek, STK ve kanaat önderlerinin peşinden koşmasıydı. Anlayacağınız AK Parti gül yerine dikeni suladı. Ve nihayetinde diken, onlara zarar verdi.
Ekleme
Tarihi: 04 Nisan 2024 - Perşembe
Bunlarla Yol Yürümeyin
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(2)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.