Son haftaya girdik beyler
Atış serbest!
Karavanası bol olsa da…
Bugün hafta sonu sakin geçsin. Herkes; şimdiki gibi bir arada yaşayacak 31 Mart seçim sonrası da. O yüzden karavanası bol olsun ki; kalpler kırılmasın. Yüz yüze bakmaya bir yüz olsun.
Nefo; ya dedi gölgem gel bir şöyle; Hastane caddesi, İstiklal caddesi, Bahçe mahallesi, Mahmudiye mh, Çamlıbel’de bitirelim son durak, bir yürüyelim eskileri yad edelim. Fullerin damlarda, portakal çiçeklerinin dallarında mis gibi koktuğu yıllara döndük her adımda.
Sokaklarda komşuların oturup sohbetler yaptığı yıllara.
Sıcağı kavurucu kentte, damlarda yatılan yıllara, kapıların kitlenmediği, herkesin birbirini tanıdığı yıllara.
Çekirdek çıtladığımız, kız kıza sohbet ettiğimiz, merdiven basamaklarında oturduğumuz yıllara.
Arkadaş ıslıklı yıllara.
Top oynarken ;gürültü yaptığı için mahalle çocuklarına kızılan yıllara.
Allah rahmet eylesin, babaannem, halacığım kaç topu patlatmıştı. Çocuk seslerinin yerini araba kornaları almış heyhat. Kızamıyor da kimse 4 tekerlekli canavarlara…
Her atılan adım hüzünlendirdi yüreğimizi.
Kim bilir kaç nesil yürüdü bu yollarda …
Değişmeyen tek şey değişim kendisi denilse de; eski Mersin’in Bahçe, Mahmudiye kısmı hala kentsel dönüşümden payını alamadı ne yazık ki. Akdeniz ilçesi sınırlarında olan merkez, çok âtıl gözüküyor hala. Çoğu boş ve kötü niyetli insanlar tarafından kullanılmaya müsait olduğu için; ilçe belediyesi tarafından yıkılmış binalar bir kısmı yeni binalar ile yer değiştirmiş, bir kısmı da restore edilmiş taşın büyüsü sayesinde, hatıraları korunmuş.
Ah! Nefo sen ve taş ev hayranlığın.
-Heye.
-Ya gölgem beni en iyi sen anlarsın.
O taşlar sesleri alır biliyorsun; Göbeklitepe’ye gittiğimizde bağırmıştık taşlara hatırlasana, Yüz yıllarca sesimiz kalacak. Mersin’deki taş evlerde, kim bilir ne hatıraları sindirmiş içine. Tarsus’ta öyle. Aslında Mersin ilçelerinin hepsinde var, taş evler ya da vardı; yerini sözde modernliğe bırakmadan önce.
Zafer çarşısından, sahile inelim; hava güzel, denizin tuzu yaksın genzimizi, buram buram Mersin koksun dedik. Mersin -Bursa arası git geldi çocukluğum; Tarsus Bey değirmeninden döndük mü Mersin hoş geldin derdi; hakikaten deniz kokardı…Hani Tarsus Belediye Başkan adayı Ali Boltaç ve Mezitli belediye başkanı adayı Ahmet Serkan Tuncer diyorlar ya, her sokağını biliriz; İşte Akdeniz ilçesinde bulunan eski Mersini’de bilenler; bu genç adayların duygusal yaklaşımını iyi anlar.
Akdeniz İlçesi; son 10 senedir iktidar partisi belediyesi. Eski Mersin’e daha fazla ihtimam edileceğini düşünülebilir mantıken, ama hayal kırıklığı yaşamış eski Mersin. Aslında son 30 senedir, o hayal kırıklığı ile yaşıyor. Sonuçta merkez. Bu geri planda kalışı; merkezin başka ilçelere kuzeye kaymasına sebep vermiş. Yapıldığında kuyumcu vs. çok katlı çarşı olarak düşünülen 52 kat-metropol gayri ahlaki kullanımlara ev sahipliği yaptı senelerce; huzur bozdu, tehlike arz etti ve bir çözümde geçen süre zarfında bulunamamıştı. Sonra yavaş yavaş bir düzeliş olsa da ,yine de esas amacının çok gerisinde. Zafer çarşısı, oraya taşınabilir aslında tüm çarşı, hastane caddesi çevresinde olur. Bir taşla iki kuş. Metropol çarşı hatta Metropol AVM. Belki büyük markalarında dikkatini çeker onlarda şube açar, hatta antikacılar, sahaflar, modern puplar, kahve evleri, sanatsal galeriler…Çok işlevsel hale gelebilir. Ama sadece Türk esnafa öncelik şartıyla. Yerli-yabancı turistin ilk uğrak yeri olur.
Zafer çarşısı derken; geldik.
Yol bitti Zeytinlibahçe yolu; tabi sadece isimde zeytinler artık..
Çok laf edildi; speküle edildi, çözümden çok çözümsüzlük tıkanmışlığı söz konusu.
Hakikaten tedirgin ediyor Kırmızı Lacivert binası yanından geçerken.
Ürkütücü, Ölümün soğukluğunu hissediyorsunuz.
Hele o depremlerde; saniyelerde yerle bir olan yepyeni inşaatları, domino taşı gibi birbirlerinin üzerine yıkılan, daireleri birbirine karışan binaları hatırlayınca.
Sağlam olmayan, sağlamı da yıktı geçti ne yazık ki… Tadilatlarla; makyajla çok güzelleşen ninelere benziyor bina artık.
Ömrünü tamamlayalı çok olmuştu zaten en az 30-35 senelik vardır herhalde kafadan, denize de yakın temeli nasıl acaba? Yapılırken bina, o dönem bu kadar detay düşünülmemiştir herhalde; o günün teknik, inşaat şartlarıyla. Âmâ deprem ölümcül darbeyi vurdu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca alınmış ‘riskli yapı’ belgeleri var. Zafer Çarşısı ile ilgili Bakanlığın aldığı herhangi bir ‘riskli yapı kaydı’ olmaması ilginç değil mi? Riski olmayan yapı kaydı da yok o zaman Zafer çarşısının.
Bu ne yaman çelişki?
Allah korusun, riskli denilen yıkılırsa bir deprem artçısıyla ya da kendi yıpranmışlığından; nereye yıkılır, sağa, sola ya da dümdüz çökse bile; can mal kaybının vebalini kim üstlenecek?
İlçe ve büyükşehir belediyelerini karşı karşıya getiren; çarşı esnafını, işyerleri geleceği ile ilgili tedirgin eden bu sarmalın, ötesi yılan hikayesinin; kilidini açacak anahtarlar, İl özer idare-Kırmızı lacivert için ‘riskli yapı’ belgesi verip; Zafer Çarşısı ile ilgili risk unsuru taşıdığına ya da taşımadığına dair bir belge vermeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Ve Mersin Büyükşehir Belediyesine eski öğretmen evini vermeyen Milli Emlak gibi görünüyor.
Akdeniz ilçesi adına öğretmen evinin, Zafer çarşısı olması müthiş güzel olurdu. Üç tarihi; doku
eski Mersin, tarihin Zafer çarşısı ve öğretmen evi…
Sorun değil; çözüm odaklılıksa çözülmeyecek hiçbir şey yok. Ama amaç üzüm değil bağcıyı dövmekse ve bunun için sopa niyetine kullanılanlar varsa; Mersinli affetmez bu durumu, hem insani hem vicdani olarak affetmez..
-Nereye gelmişiz konuşurken Nefo; daldık gittik. Eski Mersin, Akdeniz ilçesinde bulunan Çamlıbel’in ıssız, öksüz ağlayışını işittim bak canım sıkıldı. Neyse O eskinin Mersin’in Çankaya’sı günlerine, belki dahada güzeline dönecek bir projesi vardı. Proje tanıtımında izledik, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ’in. Benzeri proje Tarsus Şelalesi, Silifke’de yapılabilir mi ne dersin gölgem?
-Bilmem ki nefo; belediye kurumsal işleyişi, yasalar, teknik detaylar; biz sıradan kent sakiniyiz...
Eğer bir proje olmuyor yada olamıyorsa vardır geçerli sebebi; bürokratik, teknik, mali e azcık siyasi! İşleyiş sıkıntısı içindir, düz sıradan vatandaş mantığıyla bakalım. Konu; bizi aşar liyakatli belediyecilerin işi o.
-Hadi gölgem, başım ağrıdı oruçlu oruçlu ; yeter gel birazda, mavinin güneşle arkadaşlığına şahidlik edelim; huzurun kentinde .
-Olur Nefo; tak kulaklığını, aç sesi çalsın, öyle bir geçer zaman ki .
Mersin’i dinle gözlerin kapalı.
-Ah gölgem ah! O İstanbul.
Mersin gözlerin açık güzel …
Gündüzü güzel
Gecesi güzel. Güzele bakmakta sevap. Bir gölgeliğini bil; anın tadını çıkarayım.
-Sustum
-Aferin…