Erzincan'ın İliç ilçesinde dün altın madeni sahasında toprak kayması meydana geldi. Toprak kayması sonrası siyanürlü toprağın Fırat'a karışma riski var. Siyanür havuzları
Fırat`a karışırsa ne olacak ?
Zaten aylar önce karışma olmuş. Siyanürlü toprağın Fırat'a karışmasından dolayı işletmenin faaliyet haziran ayında durdurulmuş.Çevre Ve Şehircilik, İklimlendirme Bakanlığı'ndan birde yüklü para cezası almış işletmeci firma!
2 yada 3ay önce ; kapatmaya neden olan durum düzeltildiği için, iyileştirmeler yapıldığından işletme tekrar faliyete açılmış.
Bu olaylar örgüsü insan zihninde soru üstüne soru oluşmasına neden oluyor!
Örnek Türkiye'de siyanürle işletilen, kaç tane altın maden ocağı var?
Bu tarz siyanürle işletilen işletme varsa bu firmalar ne kadar zamandır faliyet gösteriyorlar işletiliyor?
Kontrolleri nasıl ve hangi aralıklarla yapılıyor?
Altın maden sahaları, halkın yaşadığı yerlere niye bukadar yakın?
Atıklar nasıl imha ediliyor?
Bir siyanür sızıntısı ne sonuçlar doğurur?
Dinamit kullanılması ne kadar doğru?
Madende çalışan madenciler, yoğunlukla bölge köylülerinden. Peki, altın sahasında ne gibi iş hastalıkları var?
Sonuçta altın ayrıştırılırken; 40'a yakın madde kullanılıyor, siyanür hariç ve 20 tanesi siyanür gibi tehlikeli madde.
Amerika ve Kanada geleneksel altın arama yaparken kendi memleketlerinde, niye ülkemizde gelip siyanür kullanıyor?
Erzincan'daki altın madeni Fırat'a, halkın yaşam yerlerine çok yakın, acaba diğer altın madenleride ayni şekilde yakın mı yerleşim yerlerine ve su havzalrına.
Peki bundan sonra ne olucak?
Yeni bir gündemle unutulucak mı?
Ya ilimiz sınırları içindeki Akkuyu Nükleer Santrali?
Yanıbaşımızda.
Hangi tehlikeleri barındırıyor?
Herhangi bir riskte, o riskin zararı nasıl engellenecek ?
Santralin atık maddeleri nasıl imha edilecek?
Ya güvenlik?
Deaşlı bir Rus'un sahte bilgilerle santralde çalıştığı ve yakalandığı haberi düşmüştü basına, kaç kişi gördü?
Belediyelerde, tüm kurumlarda, özel sektörde ve patlamasını bırakın, sızıntısında bile tüm canlıların yok olmasına sebep verebilecek Akkuyu nükleer santralinde bile ; yani çürük elmalar heryerde birşekilde karışıyor sepete. Önemli olan, çürük elmayı çıkarmak.
Mersin polisi başarılı bir operasyon ile terör örgütü DEAŞ’a mensup acil yakalama mesajıyla (difüzyon) aranan Rusya uyruklu şüpheliyi Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde sahte kimlikle yakalayarak tutuklanması sağlandı.
Bu Rus Deaşlıymış. Nükleer santrale sabotaj yapsaydı?
Sıradan bir işe giriş olduğunu düşünülebilinirdi belki sahtede olsa belge, kimlik ama Deaşlı olunca ürpeliyor insan. Sonuçta nükleer santral bu..
Mutlaka Polisimiz gerekli araştırmaları yapıyordur . Nükleer Santral yetkilileride gerekli önlemleri almıştır.
Taş ocaklarınıda unutmayalım ama ayrı bir kategoride ;uzun uzun inceleyip, muhataplarını, sahiplerini, karşı olanları dinleyip anlatmak gerekir.
Siyanürle altın çıkarmak.
Nükleer santraller.
Hesler.
Taş ocakları.
Doğayı katletmeye değer mi?
Değiyor ki demek ki ki her yerdeler.
Vesselam...
Birazda Siyaset..
Canlı izledik Serdar Soydan'ı, Habertürk kanalında. Beyefendi kişiliği, güleç yüzü samimiyeti ile ekranı doldurdu özellikle eşiyle yaşadığı o süprizli an ve sonraki konuşmalar hoş ambiyanstı. Genel seçimde yurt dışı oylarıyla milletvekliliği kıl payı kaçınca üzülmüştü Mersin Serdar Soydan'a . Moderatörün karşısında siyasi konularda hakimdi. Buraya kadar tamam. Ama sonrası...
Olay yerel yönetime gelince o konuya hakimiyet kalmadı.Dibi gördü.
Tüm adayların yaptığı hatayı yaptı ;emeğe saygısızlık. Hizmet yok demek ;önce rakibine sonra belediyenin en üstten en alt görev yapan personelin emeğine, alınterine saygısızlık. Ve kent halkınada. Sonuçta; koskoca 5 sene hiçbir hizmet olmasa halk susar mı hele ki, Mersin gibi yerde? Sayın Soydan'ın Mersin'in kimlik sorunu olduğunu ve lobileşme olmadığını söylemeside başlı başına gaftı .
Yayında; merkezi yönetim, büyükşehir, ilçe bir arada olursa hizmet sorunsuz dedi. Yani aslında, Vahap Seçer`in merkezi yönetim her hizmet projemize taş koydu söyleminide, teyit etti bir nevi. Ulaşımdaki sorunun çözülemeyişi de bu yüzden değil mi ki zaten?
İşçi çıkarma olacak olmayacak olayına gelince; ne yazık ki bana hep neden ise hep kırmızı başlıklı kız masalını çağrıştırır.
Büyükşehir belediyelerinin görevleri bellidir. Mevzuatla, kurumsal olarakta hizmetler akıştayken ; adayların ayni projeleri makyajlayıp, servis ediyor olması handikap yaşayan ve beden diliylede yansıtan bir Serdar Soydan izledik.