Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Zeynel Boğan
Köşe Yazarı
Zeynel Boğan
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Açıklamalarındaki Gizli Noktalar

Tarihimizin önemli dönüm noktalarından birini teşkil eden 30 Ağustos Zafer Bayramı, yurt genelinde coşkuyla kutlandı. Günün anlam ve önemine binaen birtakım açıklamalarda bulunan sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarında dikkat çeken noktalar, ülkemiz üzerine oynanan oyunların ürkütücülüğünü gözler önüne seriyor. Uzun yıllar yaptığı açıklamalarda hiç bu kadar birlik ve beraberlik ruhunun önemine değinmemişti. Evet, her zamankinden daha çok birliğe ihtiyacımız var. Meselenin partiler zemininde değerlendirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Farklı düşünüyoruz ve eleştirdiğimiz konular var tabi. Ama açıklamalardaki uyarılar ve nasihatler göz ardı edilmemeli. En zirvedeki ismin gördüğü bir şeyler yok mu, sanıyorsunuz?   BİR ŞEYLER VAR Türkiye; nüfusu, askeri gücü ve stratejik önemiyle bölgede önemli bir ülke. Ne var ki bu ülke üzerine yıllardır çeşitli entrikalar çevriliyor. Dönen dolaplardan başımız döndü; ancak düşmanın yorulduğu falan söz konusu değil. Bugün düne göre daha güçlüyüz; ancak üzerimize oynanan oyun her zamankinden daha çetin! Yarın da böyle olacak. Cephede savaşan ordu kadar cephe gerisindeki toplumun beraberliği de önemli... Kurtuluş savaşını ve hassaten 30 Ağustos Zaferi’ni kazanmamızın en önemli faktörlerinden biri millet olma bilinciydi. Ne var ki bugün ülkemizin toplumsal bütünlüğüne saldıranların ve fitne tohumları ekenlerin haddi hesabı yok! Farklı partilere mensup olmanın hiçbir bir ehemmiyeti yok doğrusu; fakat kamplaşmaya giden hizipçilik milli güvenlik sorunudur. Ordunun cephede başarı elde edebilmesi iç kalenin sağlam tutulması gerekiyor. Evet, koca bir savaşın içerisindeyiz. Yurtta barışı sağlamamız mümkünken dünyada bir barış imkansız görülüyor.   PARTİLİ OLMAK AYRI PARTİCİLİK AYRI Herhangi bir partiye muhabbet beslemek ve onu desteklemek demokrasi olgusunun kök saldığı bir toplumda hiçbir sorun teşkil edemez. Fakat particilik bir fitnedir. Bu ne demek bilir misiniz? Yakın tarihten verilecek örnek çok! Kardeşin kardeşi öldürdüğü, ülkenin bekasını tehdit eden bir hizipçilikten bahsediyorum. Balkan Savaşları sürecinde ‘’Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın’’ ihaneti particilikten doğdu… Dikkat ederseniz birçok farklı partinin mevcut olduğu ülkemizde bazı siyasi partilerin mensupları inanılmaz derecede nefret dilini kullanmaya başladı. Bunun muhalefetlikle yahut eleştiriyle hiçbir alakası yok. Düpedüz toplumu ayrıştırmaya çalışıyorlar. Hibrit savaşlarında 5. Kol faaliyetler en yıkıcı silah olarak bilinir. Nükleer silahtan da tehlikelidir. Sayın Cumhurbaşkanının ifade etmek istediği husus bu.  FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR Farklılıklarımızın kardeşlik hukukumuz için bir değer olduğu meselesine gelelim. Memlekette hemen her milletten insan var; bu halk ortak değerler çatısı altında bir bütün olarak varlığını sürdürüyor. Ortak değerlerin payimal edilmek istendiği bir zeminde farklılıklarımız bir ayrışma nedeni olamaz mı? Milletimizin kutsalı, tarihi ve büyükleri ne diye karalanır ki? Bunun manası kaleyi içten çökertmek ve toplumu kutuplaştırmak değil mi! Ağzından, kaleminden ve klavyesinden nefret akan kesimleri iyi tanımalıyız. Bazen bir siyasetçi bazen de bir köşe yazarı olarak karşımıza çıkıyorlar. Sosyal medyada inanılmaz bir bilgi kirliliği var. Yasalar dahi engel olamıyor. Yanlışı düzeltmek ve insanları aydınlatmak günler sürüyor. Hakikatin anlaşılmasının bir önemi de kalmıyor; nitekim burada olabildiğince dezenformasyonu gündemde tutmak amaçlanıyor. Sistematik olarak bir kara propaganda süreci başlatıldı. Bizden gibi görünüyorlar; ama değiller. Önümüzdeki günlerde ciddi provokasyonların yaşanabileceğini de öngören sayın Cumhurbaşkanımız, teyakkuz halinde olmamızın önemine işaret etti. Demokrasi ve hukukun önemini belirten sayın cumhurbaşkanımız meşru zeminde hareket edilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Kanun var, nizam var. Kimse başına buyruk hareket etmesin.  Yapay ve lüzumsuz gündemlerle vakit geçirmek yerine ileriye adım atmak ve gelişmek bu dönemde ehemmiyeti haiz bir parola olsa gerek. PROVOKASYONA GELME Aslında son dönemlerde sosyal medyada kimsenin pek dikkatini çekmeyen bazı gelişmeler yaşanmaya başlandı. Yaklaşık 6 aydır bu durumu fark ediyor ve çevremdeki bazı insanlarla paylaşıyorum. Memlekette aklıselim açıklamada bulunan insanlara erişim engeli uygulanırken ekstrem fikirlere sahip hesaplar milyonlarca kişiye ulaştırılıyor. Örnek mi istiyorsunuz? Açıkçası toplumsal kutuplaşmanın sağlanması ve bir iç savaş amaçlanıyor. Mesela hiç olmadığı kadar terör örgütü liderlerinin resimleri ve nefret dolu beyanlar milliyetçi duyguları bulunan vatandaşlara ulaştırılıyor. Seküler ve İslam karşıtı kesimlerin açıklamaları hemen dindar kişilerin zaman tüneline düşürülüyor. Son 6 ayda ülke tarihinde açılan hakaret davaları sayısında rekor kırıldı desem yeridir. Bir o kadar adli hadise! Yer yer olayların çığırından çıktığına da şahit oluyoruz. Mülteci olaylarının artmasında daha doğrusu mültecilere yönelik saldırıların artışında klik sosyal medya hesapları ve bazı siyasi partilerin çalışmaları önemli bir rol oynuyor. Hani, insanî bir eleştiri yahut makul bir muhalefet örneği olsa baş göz üstüne. Tamamen yıkıcı ve bölücü bir propaganda mecrasına döndü, sosyal medya. Son günlerde ise Karadeniz üzerinden bölücülük başlatıldı; Karadenizli ve doktor olduğunu iddia eden sahte hesaplar üzerinde bölgenin, farklı bir ülke olması gerektiğine dair paylaşımlar yapılıyor. Toplumun sinir uçlarıyla hiç bu kadar oynanmamıştı. Memlekette uğraşılmadık toplumsal kesim ve şehir kalmadı. Hatta sokak sokak kirli tezgahlar planlanıyor. Peygamber efendimizin (sav) hadis-i şerifi ‘’işte tam o dönemde yaşıyoruz’’ dedirtiyor: “İleride birtakım fitneler meydana gelecektir. O zaman oturan kişi, ayakta durandan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyen de koşandan daha hayırlıdır. Fitne çıkarmaya yeltenen kişi kendisini o fitnenin içinde buluverir. Kim de (fitneden kurtulup) sığınacak bir yer bulursa hemen oraya sığınsın.”
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2024 - Cumartesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Açıklamalarındaki Gizli Noktalar

Tarihimizin önemli dönüm noktalarından birini teşkil eden 30 Ağustos Zafer Bayramı, yurt genelinde coşkuyla kutlandı. Günün anlam ve önemine binaen birtakım açıklamalarda bulunan sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarında dikkat çeken noktalar, ülkemiz üzerine oynanan oyunların ürkütücülüğünü gözler önüne seriyor. Uzun yıllar yaptığı açıklamalarda hiç bu kadar birlik ve beraberlik ruhunun önemine değinmemişti. Evet, her zamankinden daha çok birliğe ihtiyacımız var. Meselenin partiler zemininde değerlendirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Farklı düşünüyoruz ve eleştirdiğimiz konular var tabi. Ama açıklamalardaki uyarılar ve nasihatler göz ardı edilmemeli. En zirvedeki ismin gördüğü bir şeyler yok mu, sanıyorsunuz?  

BİR ŞEYLER VAR

Türkiye; nüfusu, askeri gücü ve stratejik önemiyle bölgede önemli bir ülke. Ne var ki bu ülke üzerine yıllardır çeşitli entrikalar çevriliyor. Dönen dolaplardan başımız döndü; ancak düşmanın yorulduğu falan söz konusu değil. Bugün düne göre daha güçlüyüz; ancak üzerimize oynanan oyun her zamankinden daha çetin! Yarın da böyle olacak. Cephede savaşan ordu kadar cephe gerisindeki toplumun beraberliği de önemli... Kurtuluş savaşını ve hassaten 30 Ağustos Zaferi’ni kazanmamızın en önemli faktörlerinden biri millet olma bilinciydi. Ne var ki bugün ülkemizin toplumsal bütünlüğüne saldıranların ve fitne tohumları ekenlerin haddi hesabı yok! Farklı partilere mensup olmanın hiçbir bir ehemmiyeti yok doğrusu; fakat kamplaşmaya giden hizipçilik milli güvenlik sorunudur. Ordunun cephede başarı elde edebilmesi iç kalenin sağlam tutulması gerekiyor. Evet, koca bir savaşın içerisindeyiz. Yurtta barışı sağlamamız mümkünken dünyada bir barış imkansız görülüyor.  

PARTİLİ OLMAK AYRI PARTİCİLİK AYRI

Herhangi bir partiye muhabbet beslemek ve onu desteklemek demokrasi olgusunun kök saldığı bir toplumda hiçbir sorun teşkil edemez. Fakat particilik bir fitnedir. Bu ne demek bilir misiniz? Yakın tarihten verilecek örnek çok! Kardeşin kardeşi öldürdüğü, ülkenin bekasını tehdit eden bir hizipçilikten bahsediyorum. Balkan Savaşları sürecinde ‘’Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın’’ ihaneti particilikten doğdu… Dikkat ederseniz birçok farklı partinin mevcut olduğu ülkemizde bazı siyasi partilerin mensupları inanılmaz derecede nefret dilini kullanmaya başladı. Bunun muhalefetlikle yahut eleştiriyle hiçbir alakası yok. Düpedüz toplumu ayrıştırmaya çalışıyorlar. Hibrit savaşlarında 5. Kol faaliyetler en yıkıcı silah olarak bilinir. Nükleer silahtan da tehlikelidir. Sayın Cumhurbaşkanının ifade etmek istediği husus bu. 

FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR

Farklılıklarımızın kardeşlik hukukumuz için bir değer olduğu meselesine gelelim. Memlekette hemen her milletten insan var; bu halk ortak değerler çatısı altında bir bütün olarak varlığını sürdürüyor. Ortak değerlerin payimal edilmek istendiği bir zeminde farklılıklarımız bir ayrışma nedeni olamaz mı? Milletimizin kutsalı, tarihi ve büyükleri ne diye karalanır ki? Bunun manası kaleyi içten çökertmek ve toplumu kutuplaştırmak değil mi! Ağzından, kaleminden ve klavyesinden nefret akan kesimleri iyi tanımalıyız. Bazen bir siyasetçi bazen de bir köşe yazarı olarak karşımıza çıkıyorlar. Sosyal medyada inanılmaz bir bilgi kirliliği var. Yasalar dahi engel olamıyor. Yanlışı düzeltmek ve insanları aydınlatmak günler sürüyor. Hakikatin anlaşılmasının bir önemi de kalmıyor; nitekim burada olabildiğince dezenformasyonu gündemde tutmak amaçlanıyor. Sistematik olarak bir kara propaganda süreci başlatıldı. Bizden gibi görünüyorlar; ama değiller. Önümüzdeki günlerde ciddi provokasyonların yaşanabileceğini de öngören sayın Cumhurbaşkanımız, teyakkuz halinde olmamızın önemine işaret etti. Demokrasi ve hukukun önemini belirten sayın cumhurbaşkanımız meşru zeminde hareket edilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Kanun var, nizam var. Kimse başına buyruk hareket etmesin.  Yapay ve lüzumsuz gündemlerle vakit geçirmek yerine ileriye adım atmak ve gelişmek bu dönemde ehemmiyeti haiz bir parola olsa gerek.

PROVOKASYONA GELME

Aslında son dönemlerde sosyal medyada kimsenin pek dikkatini çekmeyen bazı gelişmeler yaşanmaya başlandı. Yaklaşık 6 aydır bu durumu fark ediyor ve çevremdeki bazı insanlarla paylaşıyorum. Memlekette aklıselim açıklamada bulunan insanlara erişim engeli uygulanırken ekstrem fikirlere sahip hesaplar milyonlarca kişiye ulaştırılıyor. Örnek mi istiyorsunuz? Açıkçası toplumsal kutuplaşmanın sağlanması ve bir iç savaş amaçlanıyor. Mesela hiç olmadığı kadar terör örgütü liderlerinin resimleri ve nefret dolu beyanlar milliyetçi duyguları bulunan vatandaşlara ulaştırılıyor. Seküler ve İslam karşıtı kesimlerin açıklamaları hemen dindar kişilerin zaman tüneline düşürülüyor. Son 6 ayda ülke tarihinde açılan hakaret davaları sayısında rekor kırıldı desem yeridir. Bir o kadar adli hadise! Yer yer olayların çığırından çıktığına da şahit oluyoruz. Mülteci olaylarının artmasında daha doğrusu mültecilere yönelik saldırıların artışında klik sosyal medya hesapları ve bazı siyasi partilerin çalışmaları önemli bir rol oynuyor. Hani, insanî bir eleştiri yahut makul bir muhalefet örneği olsa baş göz üstüne. Tamamen yıkıcı ve bölücü bir propaganda mecrasına döndü, sosyal medya. Son günlerde ise Karadeniz üzerinden bölücülük başlatıldı; Karadenizli ve doktor olduğunu iddia eden sahte hesaplar üzerinde bölgenin, farklı bir ülke olması gerektiğine dair paylaşımlar yapılıyor. Toplumun sinir uçlarıyla hiç bu kadar oynanmamıştı. Memlekette uğraşılmadık toplumsal kesim ve şehir kalmadı. Hatta sokak sokak kirli tezgahlar planlanıyor. Peygamber efendimizin (sav) hadis-i şerifi ‘’işte tam o dönemde yaşıyoruz’’ dedirtiyor: “İleride birtakım fitneler meydana gelecektir. O zaman oturan kişi, ayakta durandan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyen de koşandan daha hayırlıdır. Fitne çıkarmaya yeltenen kişi kendisini o fitnenin içinde buluverir. Kim de (fitneden kurtulup) sığınacak bir yer bulursa hemen oraya sığınsın.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.