Türkiye'de son dönemlerde siyaset aranesında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Aslında alışıla gelmiş durumların aksine bazı hadiseler yaşanıyor diyebilirim. Erken seçim geliyor, desem inanmayabilirsiniz. Öyle olacak. Erken seçim kaçınılmazdır. Bunun için birçok senaryo yazılıp çiziliyor; ama çok uzatmaya gerek yok. MHP, Cumhur İttifakı’nı dağıtacak. Ülkücüler; milliyetçi bir cephe kurmaya çalışacak. AK Parti kapı kapı dolaşarak müttefik arayacak.
SENARYO DEĞİL; HAKİKAT
Son yıllarda milliyetçi hassasiyeti önplanda olan birçok parti kuruldu. Bu partiler mahiyetleri itibariyle MHP’den ayrılanlar tarafından teşkil edildi. MHP yönetimi, bölünmelerin farkında... Bunun için sıklıkla partiye dönülmesi çağrısında bulunuyor. MHP’nin Cumhur İttifakı’nda yer almasından duydukları rahatsızlıktan dolayı milliyetçi partiler çağrılara kulak tıkıyor.
Birlik şuan için mümkün olmasa da önümüzdeki aylarda gerçekleşecek. Nasıl mı? Şöyle izah edeyim. MHP, Cumhur İttifakı’nın belirleyici bir paydaşı olarak biliniyor. Ne var ki son dönemlerde hükümetin ülke sorunlarını çözmede yetersiz kalması kamuoyunda tepkilere yol açıyor. Tabi, iktidarın büyük ortağı MHP de halkın tepkisinden nasibini alıyor. Hükümetin tüm vaatlerine ve girişimlerine rağmen halkın türlü türlü mağduriyetler yaşaması MHP’de de tepkilere yol açıyor. MHP tabanı zaten AK Parti ile ittifaka alışmış değil. Geçmişte yaşanan MHP-AK Parti atışmaları hafızalara kazınmış durumda… Tüm faktörler değerlendirildiğinde MHP, halk nezdindeki imajını düzeltmek, iktidara bir ders veriyor izlenimi vererek güven tazelemek, milliyetçi partileri MHP çatısı altında birleştirmek ve ülke siyasetinde daha etkili olabilmek adına Cumhur İttifakı’ndan ayrılacak. Aksi durumda MHP, bir sonraki seçimde barajı geçemeyecek. MHP kulislerinde konuşulanlar bunlar. Sayın Devlet Bahçeli süreci büyük bir olgunlukla takip ediyor. Son söz onun…
YAPTIĞIMIZ HABER YENİDEN GÜNDEM OLDU
14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair birtakım değerlendirmelerde bulunmuş ve Ankara kulislerinde ses getirmiştik… O dönemki haberlerimiz bu aralar yeniden gündem oldu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı söz konusu olduğunda iki ismin öne çıktığını belirtmiştik. Ne var ki kısır siyasi hesaplaşmalar sonucunda sayın Kılıçdaroğlu ısrarla adaylığını ilan etti. Muhtemel bir erken seçimde Kılıçdaroğlu faktörünün olmadığı hesaba alınırsa bu kez Yavaş ile İmamoğlu’nun, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıktıkları görülüyor. Ama bu kez daha tehlikeli bir husus muhalefeti bekliyor. Sayın Yavaş ile İmamoğlu arasında büyük bir rekabet söz konusu… Artık kamuoyundan gizlenmeyen tartışmalar, göz önünde yaşanıyor. Taraflar fikirlerini açıkça dile getirmekten de çekinmiyor. Ne var ki halk, söz konusu hususlardan ve adayların tutumundan ciddi derecede rahatsız. Gazetemizin Mersin’de yürüttüğü kamuoyu yoklamalarına göre Mersinliler, alternatif bir ismin adaylığını talep ediyor. Ancak bu ismin şaibelerle anılmaması ve kamuoyunda olumlu bir imaja sahip olması da beklentiler içerisinde yer alıyor. Aynı kanının ülke genelinde de var olduğunu tespit ediyoruz. Dolayısıyla gelişmeler ve vatandaşların görüşleri de ele alındığında farklı bir adayın cumhurbaşkanı olması gerektiğine dair bir kanaat hakim... İmamoğlu-Yavaş tartışmaları sürerken üçüncü bir ismin zirveye tırmandığını ifade etmeliyim.
CHP genel merkezinde bazı isimler gündemde tutulmak istense de İmamoğlu-Yavaş dışında en kuvvetli adayın Mersin Büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer olduğunu öğrendim. Özgür Özel başkanlığındaki CHP yönetimi, son yerel seçimlerin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde hayati olduğunu düşünüyor. Burada 31 Mart seçimlerinde elde edilen zafer, önemli bir kriter olarak öne çıkıyor. Sayın İmamoğlu ile sayın Yavaş bazı başarılar elde etseler de CHP genel merkezinde adından söz ettiren ve en başarılı aday olarak değerlendirilen sayın Vahap Seçer ismini muhtemel bir cumhurbaşkanlığı seçiminde üçüncü bir isim olarak görüyoruz.
AÇIK KONUŞUYORUM
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma hayali kuran hiçbir CHP’li aday, kendisini ‘’garanti aday’’ olarak görmemeli. Halk açıkça tepkisini koyar ve gerekirse de sandığa gitmez. Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylık sürecinde yaşananları hatırlayın. Seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakan Kılıçdaroğlu, altın tepside sunulan Cumhurbaşkanlığı makamını elleriyle sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teslim etti. Değer miydi, ‘’ben’’ diye diretmeye. Bu olay; CHP ve söz konusu cumhurbaşkanı adayları için iyi bir ders olmalı.
Aksi durumda yeni bir facia kaçınılmaz olacak. Tarih tekerrür ediyor, sanırım. Yeni bir seçimin konuşulduğu şu günlerde muhalefetin belediye başkanlarının birbirlerine nispet edercesine ‘’ben adayım’’ deyişleri kamuoyunda antipati oluşturuyor. ‘’Millet kızarsa’’ demek istemiyorum, artık; çünkü bu işin telafisi yok. Kimse halkın iradesini ipotek altına alamaz. CHP; herhangi bir hırsı, makam ve para sevgisi bulunmayan nitelikli bir cumhurbaşkanı adayı düşünüyorsa dayatılan ve ‘’ben ben’’ diye bağıran kişilere değil; masada yer alan tecrübeli isimlere odaklanmalıdır. Yıllarca ülke yönetiminde ve kabinede Mersinli bir ismi görmeye hasret kalan Mersinliler, muhtemel bir cumhurbaşkanlığı seçiminde Mersinli bir aday için can-ı gönülden çalışacaktır. Gürültü çıkaranları bir kenara bırakın. Ülkemiz için hayırlara vesile olacak sayın Vahap Seçer’e dikkatinizi çekmek istiyorum. Sayın Seçer, bu millete hizmetkar olmaya hazır. Mersin’i ihya ettiği gibi Türkiye’yi de muasır medeniyet seviyesine çıkaracaktır. Ben umutlu ve heyecanlıyım. Neden olmasın?