Hemen her konuyu ve sorunu ülke gündemine taşıdık; ne var ki çiftçilerin vaziyetini ele almamak büyük haksızlık olur. Tarladaki durumun içler acısı olduğunu belirtmeliyim. Çeşitli afetlerle imtihan olan çiftçi, ekonomik sorunların da pençesinden bir türlü kurtulamıyor. Şu zor günlerde üreticinin durumunu gündeme almak, bir vefa göstergesi olacaktır.
ÇİFTÇİ HUZURSUZ
Son yıllarda kamuoyunu meşgul eden ekonomik problemler, çiftçinin hayatını alt üst etmek üzere… Kimseden bir beklentileri yok; ancak hakkaniyet ölçüsünde bir anlayış bekliyorlar.
Ürünlerin taban fiyatındaki düşüklük büyük bir öfke uyandırıyor. Geçen yılın fiyatlarıyla bugünün fiyatlarını mukayese ettiğimizde, çiftçinin girdi maliyetlerini dahi karşılayacak bir gelir elde edilemiyor. Peki o zaman bu insanlar ne yapmalı?
ŞARTLAR ÇOK AĞIR
İlgili kurumların belirlediği ürün bedelinin 45 gün; ek ödemenin ise 6 ay sonrasına bırakılması çiftçinin belini büktü. Ekim sürecinde tohum ve gübre alabilmek için sermayeye ihtiyaç duyan çiftçi, kapısını çaldığı bankalar ve Tarım Kredi gibi kurumlardan yüklü borçlar aldı. Üstelik üreticiler birbirlerine kefil olarak borç altına girdiler. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Borç ödeme tarihi geldi ve alacaklılar tarlaya dayandı. Çiftçi borcunu, tarlayı satarak mı ödemeli? Siyasi partilerin kapısını çalan çiftçiler, dertlerini dinleyecek yetkili bir isim arıyor.
ÇÖZÜM YOLU NEDİR
Memlekette çözülemeyecek sorun yok. Yeter ki ilgili birimler vatandaşın talebine kulak versin ve proaktif yöntemler geliştirsin. Ne yapılabilir? Tane tane anlatayım. Ürünlere biçilen fiyatlar düşük olduğundan en azından çiftçinin borç yükü hafifletilmeli. Mesela çiftçiye TMO ödemeleri erkenden yapılabilir. Bu mümkün değilse çiftinin Tarım Kredi ve Ziraat Bankası’na olan borçları ertelenebilir. Aksi durumda çiftçi için yeni bir problem ortaya çıkabilir: icra… Düşük fiyatlar, borçlar, ödeme güçlükleri ve doğal afetler kıskacındaki çiftçiye haciz gelebilir. Duyarsız kalır da tarlada iz bırakmazsanız, harman zamanı çiftçinin karşısına çıkacak yüzünüz olmaz.