Bütün ağaçlar kesildiğinde, bütün hayvanlar avlandığında, bütün sular kirlendiğinde, hava solunamaz hale geldiğinde işte o zaman paranın yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız”
Kızılderili Atasözü
Siyasetten uzak; ama bir o kadar siyasetle iç içe bir meseleler gündeme almanın, insani bir vazife olduğunu düşünüyorum.Ulaşım boyutu düşünülmeden, bilinçsizce verilen yapı ruhsatları ile şehrin içinde mantar gibi biten, şehrin tarihi silüetini bozan “gökkondular. Sıra sıra AVM’ler (Avara Vatandaş Merkezleri) var. Ve bir de “rezidanslar” var. (AVM ve rezidans yapılarak tarihin hangi döneminin “ihya edileceği” de tarihçilerimiz için bir araştırma konusu olacaktır) Ranta odaklanmış şehircilik anlayışına karşı çıkanlar ise ağaç seviyor, yeşil seviyor, toprak seviyor.
Seçimlerin yaklaşmasıyla değerlendirilmesi gereken önemli bir problemi, gündem etmenin zamanı geldi. Şu soruyu hemen hepimizin; fakat daha çok belediye başkanlarının sorması gerekir: Mersin depreme hazır mı? Sanırım bu soru aynı zamanda belediyelerin olası bir depreme yönelik ne kadar hazırlıklı olduğu sorununu da tartışmaya açıyor.
DEPREM ÜLKESİ TÜRKİYE
Alp-Himalaya kıvrım dağları üzerinde yer alan ve genç arazi yapısına sahip bulunan Türkiye’de hemen her gün farklı ölçekte onlarca deprem meydana gelir. Kısa süre önce acı bir şekilde yaşadığımız Kahramanmaraş depremi, ülkemiz tarihinin en acı hadisesi olarak kayıtlara geçti. Bu deprem öte yandan depreme yönelik Mersin’de yerel yönetimlerin hazırlıklı olup olmadıkları hususunda bazı tartışmaları beraberinde getiriyor. Bu konuda belediyelerin sürece yönelik geliştirdikleri proje ve eylemleri tek tek masaya yatırmak isterdim. Ne var ki belediyelerimiz bu konuda doyurucu bir bilgi paylaşımında bulunmuş değil. Bu durum ayrı bir endişe kaynağı haline geldi.
BELEDİYELER HAZIRLIKLI DEĞİL
Mersin, büyük fay kırıklarına yakın olduğundan depremden etkilenebilecek şehirlerden biridir. Ne var ki Mersin belediye başkanları bu konuda çağ atlayabilmiş değil. HafizanAllah olası bir depremde Mersinlilerin nasıl hareket edecekleri acı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İnşa edilen evlerin önemli bir kısmı rutubet nedeniyle çökme riski taşıyor, bir diğer kısmı ise depreme dayanıklı yapılmış değil. Son zamanlarda çok katlı binaların yükselmesi hemen herkesi ürkütür hale geldi. Bu konuda ilçe belediyelerin deprem mimarisi bağlamında bir denetim yahut proje geliştirip geliştirmediği ise muamma. Sanırım ciddi bir denetim ve proje eksikliği var. Bu hususa dikkat edildiğini düşünmüyorum. Yaşananlardan ders alındığını da sanmıyorum!
ERDEMLİ, MEZİTLİ VE YENİŞEHİR İLÇELERİ ŞUANA KADAR NE YAPTI?
Eleştirilmesi gereken belediyelerin başında Erdemli, Mezitli ve Yenişehir geliyor. Çünkü bu bölgelerde turizm ve tatile dayalı önemli bir nüfus hareketliliği mevcut. Bu durum ilçelerdeki konut ihtiyacını önemli ölçüde artırıyor. Dolayısıyla sürecin belediye tarafından deprem bağlamında ele alınıp alınmadığı bilinmiyor. Mevcut ilçelerin kıyı bölgesinde olmasından dolayı hassas bir zemin üzerinde yer alması, olası bir deprem durumunda ciddi bir risk taşıdığını da eklemeliyim.
ŞEHRİN SİLÜETİNİ BOZUYORLAR
Belediye başkanlarının depreme hazırlık yapmak gibi hayati bir meseleyi dikkate alıp almadıklarını bir kenara bırakacak olursak, söz konusu belediyelerin, ilçede çarpık bir mimari düzenin mevcudiyetine sessiz kalmaları(!) da inanılır gibi değil. Belki de sessiz kalmıyorlardır(!) Deniz manzarasını şehrin hemen her cihetinden görünmesi hakkını birkaç müteahhide ipotek etme yetki ve selahiyetinden anlaşılıyor bu durum. Yoksa deniz kıyısına çok katlı apartman yapılmasına imar verilmeden mi, onlarca kat apartman yükseliyor? Cadde ve sokaklar maalesef güney/kuzey istikametinde düzenlenmemiştir. Mevcut cadde ve sokaklar o kadar karma karışık ki adeta “rüzgar çıkmaz sokağı”dır. Kuzey Güney istikametli yapılan kısa sokaklarda dahi ne denizi ne de dağı görmeniz ve rüzgarı hissetmeniz mümkün değildir, zira belli mesafe sonra önleri başka binalarla kapalıdır.
Şehrin yapılanmasındaki büyük hata:
Sahilde “Deniz manzaralı ev” sunmak için denize paralel yan yana 20 kata varan binaların yapılması adeta rüzgarın ve deniz manzarasının önüne çekilen bir “Çin Seddi” oluşturmaktadır. İkinci sırada ve devamında yapılan evler ne denizi görebiliyor ne de havadan istifade edebiliyorlar, kısacası nefessizlikten boğuluyolar. Gökdelen misali apartmanların yükselmesinde bu belediye başkanlarının sorumluluğu hiç mi yok! Bu mesele kimseyi rahatsız etmiyor anlaşılan. Öyle ki birkaç aile dışında Mezitli, Yenişehir ve Erdemli’de umum halk, deniz manzarasından mahrum kalıyor. Ne büyük bir hizmet! Böyle giderse ilçeler sadece gökyüzünü görebilen birer açık hava hapishanesine dönecek!