Uzun yıllardır kamuoyunu etkilemek üzere gerek bir kısım medya ve gerekse de bazı siyasi partiler, göçmen karşıtı bir yaklaşımla eşgüdüm halinde hareket etmektedir. hatta, bazı ülkelerin de soruna dahli inkar edilemez. Ülkemizin karar alma mercii, sürecin provokatif bir zemine evrileceğini öngöremediğinden, muhtemel ve kapsamlı bir toplumsal çatışmaya perde aralanıyor. Birçok şehirden provokatif olayların patlak verdiğini haber alıyoruz. Aman dikkat! MOSSAD VE EL MUHABERAT KOKUSU GELİYOR Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin, ülkemizdeki göçmen karşıtlığından ayrı değerlendirilemeyeceği kanaatindeyim. Nitekim bazı ülkeler ülkemizdeki göçmenler üzerinden çeşitli planlar gerçekleştirerek ülke gündemini, farklı bir noktaya çekmeye çalışıyor. Mossad’a dikkat. İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamı perdelemek için Türk milletinin dikkatini mülteci konusuna çekme ve Filistin meselesini unutturma amacı unutulmamalıdır. Zaman zaman Mossad, dini tartışmalarla Gazze meselesini Türkiye gündeminden uzak tutmaya, düşürmeye çalışıyor. Peki Suriye rejimi bu işin neresinde diye soracak olursanız, bana göre en önemli aktör onlar, diyebilirim. Nasıl yani? Suriye rejimi uzun zamandır Türkiye’ye iltica eden Suriyelilerin ülkeye dönmesi için bin bir türlü oyun oynuyor. Ülkemizde, göçmen karşıtlığıyla bilinen birçok kesimin Beşar Esed sempatizanı olduğu biliniyorken, sürecin rejim istihbaratı El-Muhaberat’ın etki alanı dahilinde gerçekleştiğini söyleyebilirim. Devlet başkanı Esed, bu olaylarla bir açıdan Türkiye’den intikam almaya çalışıyor. Dolayısıyla İsrail ve Suriye’nin birbirlerine düşman olduklarına aldanmamak gerekir. Aksine, teşrik-i mesaiye gittiklerini söylemek mümkün. Hele ki yumuşak karnınız varsa, bunu fırsat bileceklerdir. GÖÇMEN MESELESİ ATEŞTEN GÖMLEK Son yıllarda üzerine onlarca sempozyum yapılan ve hemen her bilim insanının uyarılarda bulunduğu göçmen sorunu, bir gün ülkemiz için ciddi sorun olacağı açık açık söyleniyordu. Evet, öyle de oldu. Memlekette çeşitli gerekçelerle misafir edilen mülteci sayısı milyonlarca... Ülkede büyük bir nüfusa sahip olan göçmenler zaman zaman toplumsal sorunların yaşanmasına da neden oluyor. Dün gece Kayseri’de ateşlenen olayların, bugün farklı vilayetlere sıçraması an meselesi. Hatta sıçradı, bile. Uyarı/yorum: Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Mersin ve İstanbul’da korkunç provokasyonlar yaşanabilir. Bu kentler göçmen nüfus bakımından kalabalık olmakla birlikte gerginliğe müsait mahaller olması bakımından da dikkat çekiyor. Memleketin sırtında kambur haline dönüşen mültecilerin dönüşleri için gerekli şartlar sağlandı, sanırım. El-Bab, Afrin harekatları gerçekleşirken bölgeye göçmenlerin yerleştirileceği bir tampon bölge kurulması kararlaştırılmamış mıydı? Kamuoyuna bu şekilde bir malumat verildiğini hemen herkes hatırlar. Yaşanan gerginliğin daha fazla büyümemesi adına devlet aklı behemehal işlemeli ve bu lüzumsuz yükten kurtulmalı. Gerçek bir reaksiyon olmadan sorunun bir kartopu misali büyüyeceği ve başımıza türlü türlü gaileler açacağı muhakkak. KİRLİ İTTİFAK Bugün Suriye’nin kuzeyinde kümelenen terör örgütleri arasında gerçekleşen gizli görüşmelerden haberdar mısınız? Ne koşuldu dersiniz? Terör örgütü YPG ile HTŞ gurubu arasında cereyan eden müzakerelerde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolü altındaki güvenli alanlarda toplumsal infialin ve şiddetin tırmandırılması kararı alındı. Bu çerçevede bazı kesimlere paralar dağıtıldığı, aşiretlerin ikna edildiği ve bazı kişilerin provokatif eylemler için görevlendirildiği gelen bilgiler arasında. Toplantının esas maksadının, ülkemizde toplumsal çatışmayı alevlendirmek olduğu su götürmez bir gerçek… Güvenli hatta yaşanacak olayların ülkemizi doğrudan etkileyeceği ve çatışmaları sınırlarımız içerisine sıçratacağı unutulmamalı. Kirli ittifakın bozulması ve memleketin selameti adına uzun yıllardır hükümetin, mülteci politikasında sürdürdüğü yanlışlıktan dönülebilir. Böylece memleket üzerinde ağır bir yük kalkabilir ve ülkede yükselen tansiyon düşürülebilir.