Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Simla Koca
Köşe Yazarı
Simla Koca
 

BIRAK BAZEN DAĞINIK KALSIN

Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim.  Dağınıklık bazılarımız için korkutucu gelen bir eylem. Hayatta bize öğretilen davranış türlerinden biri, her zaman ve her konuda düzenli olmamız gerektiği olgusu. Hayatımızın her aşamasında düzenli olmazsak, düzgün bir yaşantımızın da olmayacağı baskısı. Peki biz bunu nasıl ögreniyoruz? Evde anne babamızdan, okulda öğretmenlerimizden, işte patronumuzdan. Yani kısacası elbirliği ile tüm çevremizden. Çünkü onlara da bu öğretildi. Düzgün otur, düzgün konuş, düzgün giyin, düzgün davran, düzgün yaşa. Bu kadar düzgünlüğün içinde dağınık olmaya hiç hakkımız yokmuş gibi... Birgün bir bakmışsınız, hep size öğretildiği gibi yaşamışsınız bu kısacık hayatı. Mesela ben, okul yıllarında hep düzenli ve çalışkan bir öğrenciydim. Hep anne babasına layık, çalışkan, uslu terbiyeli bir çocuk. Çünkü bana öğretilen oydu. Bu şekilde daha çok takdir görür ve daha çok sevilirdin. Sonra düzgün bir eş ve düzgün bir ebeveyn olma çabaları. Her olumsuzluğun altından kalkacak güçlü bir kişiliğe sahip olmak. Halbuki bu kadar düzgün olmaya çalışmak ne kadar da yoruyor insanı. Sanki hata yaptığın zaman hayatındaki her şeyin darmadağın olacağını zannetme düşüncesi, en önemlisi de öğretisi. El alem ne der baskısı. El alem, kulaklarımızın içinden kelimelerle gönlümüze sızar. Bununla da bitmez, sonra kafamızın içinde bizim sesimizle konuşur. O konuşan biz değiliz, o bir otomatik pilot. O otomatik pilot zıtlıkları düşman olarak görür ve bütünü göremez. Dağınıklığı dertli toplu olmanın zıttı olarak görür ve gördüğü yerde yok etmeye çalışır. Halbuki hata yapa yapa deneyim kazanır ustalaşırız. Hiç hata yapmamaya çalışan, hata yapmaz belki ama o deneyimsizlik insanı ustalıktan alıkoyar. Davranışsal esneme der ki; Hayatımızı derleyip toplarken, kimi zaman kafamızın dağınık olması bir düşman değil, yol arkadaşıdır. Yaşamak bir eylemdir. Kelimelerle aldatılmaz. Evet yaşamak bir eylemdi yanlışıyla, doğrusuyla. Kimi zaman dağılır kimi zaman toparlanırız. Ve evet Kelimelerle aldatılmaz. Polyannacılık bazen iyidir ama her zaman oynanmaz. Kendini kandırırsın. Küçük şeylerden mutlu olmak lafı doğru ama adım atmadığın sürece yerinde saymak daha kötüdür. Her zaman her şey doğru olmak zorunda değil ve sen her koşulda mutlu hissetmek zorunda değilsin. İnsanın arada sorumluluklarından, zorunluluklarından, alışkanlıklarından uzaklaşması gerekir. En azından haftada en az bir gün boşluğa ihtiyacı var, hiçliğe ihtiyacı var. Belki de boş boş duvara bakmaya ve sessizliğe. HER AKŞAMIN BİR SABAHI OLDUĞUNU, GÜNDÜZ GÜNEŞE, GECE YILDIZLARA ARADA BİR DERİN BİR NEFES ALARAK GÖKYÜZÜNE BAKMAYI UNUTMA VE BAZEN BIRAK DAĞINIK KALSIN HER ŞEY.
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2024 - Cumartesi

BIRAK BAZEN DAĞINIK KALSIN

Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. 
Dağınıklık bazılarımız için korkutucu gelen bir eylem.
Hayatta bize öğretilen davranış türlerinden biri, her zaman ve her konuda düzenli olmamız gerektiği olgusu. Hayatımızın her aşamasında düzenli olmazsak, düzgün bir yaşantımızın da olmayacağı baskısı. Peki biz bunu nasıl ögreniyoruz?


Evde anne babamızdan, okulda öğretmenlerimizden, işte patronumuzdan. Yani kısacası elbirliği ile tüm çevremizden. Çünkü onlara da bu öğretildi. Düzgün otur, düzgün konuş, düzgün giyin, düzgün davran, düzgün yaşa. Bu kadar düzgünlüğün içinde dağınık olmaya hiç hakkımız yokmuş gibi...
Birgün bir bakmışsınız, hep size öğretildiği gibi yaşamışsınız bu kısacık hayatı. Mesela ben, okul yıllarında hep düzenli ve çalışkan bir öğrenciydim. Hep anne babasına layık, çalışkan, uslu terbiyeli bir çocuk. Çünkü bana öğretilen oydu. Bu şekilde daha çok takdir görür ve daha çok sevilirdin. Sonra düzgün bir eş ve düzgün bir ebeveyn olma çabaları. Her olumsuzluğun altından kalkacak güçlü bir kişiliğe sahip olmak. Halbuki bu kadar düzgün olmaya çalışmak ne kadar da yoruyor insanı.
Sanki hata yaptığın zaman hayatındaki her şeyin darmadağın olacağını zannetme düşüncesi, en önemlisi de öğretisi. El alem ne der baskısı. El alem, kulaklarımızın içinden kelimelerle gönlümüze sızar. Bununla da bitmez, sonra kafamızın içinde bizim sesimizle konuşur.
O konuşan biz değiliz, o bir otomatik pilot. O otomatik pilot zıtlıkları düşman olarak görür ve bütünü göremez. Dağınıklığı dertli toplu olmanın zıttı olarak görür ve gördüğü yerde yok etmeye çalışır. Halbuki hata yapa yapa deneyim kazanır ustalaşırız. Hiç hata yapmamaya çalışan, hata yapmaz belki ama o deneyimsizlik insanı ustalıktan alıkoyar.


Davranışsal esneme der ki; Hayatımızı derleyip toplarken, kimi zaman kafamızın dağınık olması bir düşman değil, yol arkadaşıdır. Yaşamak bir eylemdir. Kelimelerle aldatılmaz. Evet yaşamak bir eylemdi yanlışıyla, doğrusuyla. Kimi zaman dağılır kimi zaman toparlanırız. Ve evet Kelimelerle aldatılmaz. Polyannacılık bazen iyidir ama her zaman oynanmaz. Kendini kandırırsın. Küçük şeylerden mutlu olmak lafı doğru ama adım atmadığın sürece yerinde saymak daha kötüdür.
Her zaman her şey doğru olmak zorunda değil ve sen her koşulda mutlu hissetmek zorunda değilsin. İnsanın arada sorumluluklarından, zorunluluklarından, alışkanlıklarından uzaklaşması gerekir. En azından haftada en az bir gün boşluğa ihtiyacı var, hiçliğe ihtiyacı var. Belki de boş boş duvara bakmaya ve sessizliğe.
HER AKŞAMIN BİR SABAHI OLDUĞUNU,
GÜNDÜZ GÜNEŞE,
GECE YILDIZLARA ARADA BİR DERİN BİR NEFES ALARAK GÖKYÜZÜNE BAKMAYI UNUTMA VE
BAZEN BIRAK DAĞINIK KALSIN HER ŞEY.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
simge erciyas
(22.06.2024 00:49 - #382)
kaleminize sağlık Simla hanım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Nil Sevim
(22.06.2024 06:52 - #383)
Muhteşem
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.