Ekonomik problemlerin ulusların tarihinde çeşitli faktörlerden kaynaklı bir hadise olduğu gerçeği, sebep sonuç ilişkisi bağlamında ele alındığında makul bir takım fikirleri ileri sürmemizi sağlar. Ne var ki söz konusu tespit Türkiye Cumhuriyeti için geçerli değil. Bu ülkede nasıl bir hadise gerçekleşti de ekonomide bazı sorunlar yaşandı? 6 Şubat Depremi mi? Ondan önce de ekonomimizde sorunlar yok muydu? Vardı tabi. Deprem birçok açıdan ayrı bir hasara yol açtı. Fakat ekonomideki aksaklıkları sadece depreme bağlamak mantıklı bir çıkarım olmaz. O halde ne oldu da bu ekonomi bu duruma geldi: savaşa mı girdik? Peki ya girsek? HafizanAllah. HATA NEREDE? Ekonomide yaşanan dalgalanmalar eko-politikanın uygulanmasındaki noksanlıklardan ya da hükümetin yanlış politikalarından kaynaklanıyor. Mesela genel askeri alanda, otomotiv sektöründe yahut teknolojik edevat üretiminde dünyada ilk on ülke arasında yer alıyor muyuz? Hayır. Bunca zaman nasıl başarılı olunmaz, diye düşünüyorum. Anlaşılabilir gibi değil. mental yorgunluk demek yetmiyor. Ayrıca  bacasız sanayi olarak tanımlanan turizm sektöründe hangi seviyelerdeyiz? Ciddi bir sıçrama gerçekleştirebilmiş değiliz. Üstelik hayat pahalılığı nedeniyle turist kaybediyoruz. Yunanistan’a sadece yabancılar değil aynı zamanda Türkler de gidiyor, artık. Ekonomideki yanlış uygulamalara bir de adalet mekanizmasındaki pürüzler eklenince, zorluklarımız katlanıyor. Yatırımcı ülkemize gelmeye çekiniyor. Ülkede bazı yanlışlıklar var; bunu hemen herkes kabul ediyor. Hükümet bile. Geç değil, düzeltebiliriz; ancak. EKONOMİK TESPİTLER VE UYGULAMALAR YANLIŞ Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, görevi devr aldığı günden sonra ekonomideki aksaklıkları tespit etmiş ve kendince çeşitli çözüm yolları geliştirmişti. Geliştirmişti; ama nasıl çözülecekti onca sorun. Zaman geçtikçe sorunların çözümünde izlenen ve izlenecek yol problem teşkil ediyor. Kitabın ortasından konuşmayı severim. Bu formül iktidar yıkar. Ciddi bir oy kaybı yaşayan hükümet, ekonomiyi düzeltme adına uyguladığı programları halka anlatamaz. Uzun yıllardır milletin zihninde olumsuzluk çağrıştıran ‘’kemer sıkma politikaları’’ çözüm getirir bir ölçüde. Ama kemeri kim sıkmalı? Vatandaş Ahmet mi, Ayşe teyze mi?. Benim gibi yaşı büyük olanlarınız hemen Kemal Derviş ismi hatırlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın miting miting dolaşarak eleştirdiği Kemal Derviş… Kaderin garip cilvesi, yıllar sonra Cumhurbaşkanımız önderliğinde Maliye Bakanlığı’mız yeni bir ‘’kemer sıkma politikası’’ ile karşımıza çıktı. Gülme komşuna gelir başına misali. ÇÖZÜM NEDİR? Can sıkıcı düzenlemeleri içeren yeni vergi sisteminin, bazı noktalarda toplumun bütçesini gözettiğini söyleyemem. ‘’Vergi adaleti’’ mottosuna dayanan düzenleme, tabiri caizse alınan her nefes için kişiyi vergiye tabi tutuyor. Kalp rahatsızlığı için bıçak altına yatan hastanın ciğeri de sökülüyor. Ekonomistlerin kararlarının ürünü olan ‘’vergi kanunu’’ meclise geldiğinde, birtakım değişikliklere tabi tutulmalı. Masa başında hazırlanan kanunun, TBMM’de milletin koşulları baz alınarak yeniden ele alınması, hakkaniyete uygun olacaktır. Müdahale şart! Aksi takdirde hayat pahalılığına ve yoksulluğa bağlı olarak artan toplumsal sorunlar, pik yapar. Bu durum, halihazırda hükümete karşı biriken toplumsal tepkinin artışına yol açar; siyasi olayları tetikler. Erken seçim talebi artar. Açık konuşmayı severim: ekonomik sorunlar artarsa MHP Cumhur İttifakı’ndan kopar; çünkü sayın Bahçeli bu duruma sessiz kalmaz. Zaten gergin olan Cumhur İttifakı paydaşları için ekonomik sorunlar gerekçesiyle ittifakın sona ermesi, uzak olmayan bir hakikat olarak karşımızda duruyor. Benim öngörüm bu yönde. Böyle bir durumda erken seçim talebi mukadder olacaktır. Her şey pamuk ipliğine bağlı; millete fazla yüklenmeyin. Millet tam anlamıyla hükümete küsmedi; eğer küserse… 56. Hükümet’in akıbetine benzer bir durumla karşılaşılabilir.  BÜROKRATLARA DİKKAT Ekonomi bürokrasisi yoğun bir mesai içerisinde. Masa başında toplama, çıkarma; kesip, biçme… Rakamlar, hiç bu kadar yorulmamıştı. Sırf bütçeyi, borcu ve açığı denkleştirmek için…  Aklınıza ne gelirse hemen her yolu değerlendiriyorlar. Peki ameliyat masasına yatırılan hasta ne olacak? Geçen yıla nazaran trafik cezalarında %400’ün üzerinde bir artış olmuş. Neden bu kadar artış? Can yakacak bazı kararlara imza atıldığını biliyorum; yakında açıklanacak. Bunlar yasal işlemler olsa da helal değildir. İnsani değil; bürokratların birer istatistiki değerlendirmeleridir. Eğer bu hoyratlık, ‘’nasıl olsa seçime daha çok var’’ gibi bir kanaate dayanıyorsa, milletin desteğini kaybedersiniz. Bu rahatlık sizi gözden düşürür. Millet, küserse kimseyi tanımaz. Çok merak ediyorum, olası bir seçimde milletin karşısına nasıl çıkacaksınız?