Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

Simge Erciyas
Köşe Yazarı
Simge Erciyas
 

Eko Politik Çeteye Son.

Merkezci politikalara geri dönmeliyiz. Neden? ​Parayı repoda, el altında tutan irade dolaşımı piyasadan çekerek, ekonomik krizi merkezde tutmaktadır. Akılcı ekonomilerde bu durum son derece anormal karşılanır. Çünkü ekonomi basit bir işleme dayalıdır. Ham madde ve iş gücü varsa üretim yapılmalıdır ve üretime dayalı satın alım ve dolaşım sağlanmalıdır.   Örneğin; Üretici üretmiş malı var, piyasada para yok diye satamıyor ve mağdur. Tüketicinin o mala ihtiyacı var ama para yok diye alamıyor mağdur. Her şey varsa ortada para yok diye neden o toplum krize girmektedir. Sonrasında gelen algı ise önce parayı bulmalıyım mağduriyetiyle banka ve tefeci faizinin kağıdına mahkûm hale getirilmekteyiz. Halk faizle borç para bulabilme çukuruna bilinçli düşürülmektedir. Çünkü para dolaşımda değildir. Her şeyden önce ‘’mutlaka para olmalı’’ manipülatif siyasal eko politiğine düşürülen halkın -kurgulanmış- olan bu iktisadi sistemi oluşturan vampir çeteye mahkûm edilmiş olduğunu da fark etmeliyiz. Tüm dünyada oluşturulan bu para algısına dayalı sistemin tasarımcıları, basmış olduğu kâğıdı faiz ile halka sunarak, insanlığı her istediği ölçüde yönetir hale gelmiş dev bir canavara dönüşmüştür. Bu esaret insan olmanın değerli potansiyelini de elinden almaktadır. ‘’Öncelikle para olmalı’’ algısına dayalı ekonomik sistemin sonucunda, işsizlik, yokluk, faizle borçlanma, icralık olma, aile içi şiddetin artması, toplumsal huzursuzluk ve sosyolojik facialar, gençlerin istikbal endişeleri ile ruhsal bunalımlara girmeleri, öz güvenlerini yitirmeleri, insanların psikolojik ruhsal problemlerinin artması, çaresizlikten gayrimeşru veya kötü yollara düşmeleri ve hatta çaresiz gençlerin teröre malzeme olacak hale dahi gelmeleri v.b gibi sayısız insanlık problemlerinin ANA kaynağı budur. Baskılanmış paranın -zulüm aracı- haline getirilmiş olduğu gerçeğini artık tamamen kavramış olmak zorundayız. EKO POLİTİK ilişkiler bütün çarpıklıkların ana kaynağıdır. Mevcut paraya dayalı kapitalist iktisadi sistem dayanışması ‘’emperyalizmle sultacı ve firavuncu’’ sistemin şeytanı kaynağını da oluşturmaktadır. Bunu başta siyasetçiler -politikacılar ve onlarla beraber hareket eden, bürokratlar, medya, müteahhitler ve hatta dini ve milli değerleri veya etnisiteyi kullanan gruplar, olmak üzere kısaca sistemden beslenmek için adeta yarışan dünyalığı ‘’put edinmiş – çarpık yapı’’ devletimizi, ülkemizi ‘adeta yağmalarcasına’ iş tutarak milletimizi –yoksun bir zarurete- mahkûm etmiştir. Bu mevcut sistemin dolar, banka, faiz, vergi, harç, ceza vs. temeli üzerine oturan çok ayaklı bir yapısaldır. Artık bunu kabul edelim. Yapmamız gereken, kurucularımızın bize bıraktığı öğüt ile emperyal davaya ‘’üretim’’ ile savaş açmaktır. Her fabrika bir kale, her kale bir egemenlik, her egemenlik evrensel bir yaşam hakkı anlayışında ‘’onurlu ve şerefli’’ yaşam egemenliğimizi her alanda aramalıyız. Merkezci politikalara geri dönmeliyiz. Ata ocağımızın başlangıç politikalarından başlayarak, hızla 85 yılın yıpranmış anlayışını geride bırakarak ‘’yüz yıl ileriye’’ beş yılda gidebilecek politikalarda buluşmalıyız. Ayrıca paradan para kazanılan sistem ile üretimden uzaklaşan sistem de -bu trajedinin- diğer kara yüzüdür. Unutulmaması gereken; Cumhuriyet ile yönetilen ‘Devlet idaresinde’ maaşla bulunuyor olanların yaptığı her kötü ve gerici politika ve sistemi durduran gayrimeşru iş, bizzat o kişinin şahsına aittir. Devletimizin hükmi şahsiyetine nesnel olarak devredilemez. Yani konum ve koltuklar nesnel olarak itibarsızlaştırılamaz. Bu manada yapmamız gereken ‘’Realist iktisadı’’ onurlu yaşam hakkı adına ya talep etmeli ya da talip olmalıyız. Bu durumun başka çıkış yolu bulunmamaktadır.
Ekleme Tarihi: 21 Haziran 2024 - Cuma

Eko Politik Çeteye Son.

Merkezci politikalara geri dönmeliyiz. Neden?
​Parayı repoda, el altında tutan irade dolaşımı piyasadan çekerek, ekonomik krizi merkezde tutmaktadır. Akılcı ekonomilerde bu durum son derece anormal karşılanır. Çünkü ekonomi basit bir işleme dayalıdır. Ham madde ve iş gücü varsa üretim yapılmalıdır ve üretime dayalı satın alım ve dolaşım sağlanmalıdır.  
Örneğin; Üretici üretmiş malı var, piyasada para yok diye satamıyor ve mağdur. Tüketicinin o mala ihtiyacı var ama para yok diye alamıyor mağdur. Her şey varsa ortada para yok diye neden o toplum krize girmektedir. Sonrasında gelen algı ise önce parayı bulmalıyım mağduriyetiyle banka ve tefeci faizinin kağıdına mahkûm hale getirilmekteyiz. Halk faizle borç para bulabilme çukuruna bilinçli düşürülmektedir. Çünkü para dolaşımda değildir. Her şeyden önce ‘’mutlaka para olmalı’’ manipülatif siyasal eko politiğine düşürülen halkın -kurgulanmış- olan bu iktisadi sistemi oluşturan vampir çeteye mahkûm edilmiş olduğunu da fark etmeliyiz. Tüm dünyada oluşturulan bu para algısına dayalı sistemin tasarımcıları, basmış olduğu kâğıdı faiz ile halka sunarak, insanlığı her istediği ölçüde yönetir hale gelmiş dev bir canavara dönüşmüştür. Bu esaret insan olmanın değerli potansiyelini de elinden almaktadır.
‘’Öncelikle para olmalı’’ algısına dayalı ekonomik sistemin sonucunda, işsizlik, yokluk, faizle borçlanma, icralık olma, aile içi şiddetin artması, toplumsal huzursuzluk ve sosyolojik facialar, gençlerin istikbal endişeleri ile ruhsal bunalımlara girmeleri, öz güvenlerini yitirmeleri, insanların psikolojik ruhsal problemlerinin artması, çaresizlikten gayrimeşru veya kötü yollara düşmeleri ve hatta çaresiz gençlerin teröre malzeme olacak hale dahi gelmeleri v.b gibi sayısız insanlık problemlerinin ANA kaynağı budur. Baskılanmış paranın -zulüm aracı- haline getirilmiş olduğu gerçeğini artık tamamen kavramış olmak zorundayız.


EKO POLİTİK ilişkiler bütün çarpıklıkların ana kaynağıdır. Mevcut paraya dayalı kapitalist iktisadi sistem dayanışması ‘’emperyalizmle sultacı ve firavuncu’’ sistemin şeytanı kaynağını da oluşturmaktadır. Bunu başta siyasetçiler -politikacılar ve onlarla beraber hareket eden, bürokratlar, medya, müteahhitler ve hatta dini ve milli değerleri veya etnisiteyi kullanan gruplar, olmak üzere kısaca sistemden beslenmek için adeta yarışan dünyalığı ‘’put edinmiş – çarpık yapı’’ devletimizi, ülkemizi ‘adeta yağmalarcasına’ iş tutarak milletimizi –yoksun bir zarurete- mahkûm etmiştir. Bu mevcut sistemin dolar, banka, faiz, vergi, harç, ceza vs. temeli üzerine oturan çok ayaklı bir yapısaldır. Artık bunu kabul edelim.
Yapmamız gereken, kurucularımızın bize bıraktığı öğüt ile emperyal davaya ‘’üretim’’ ile savaş açmaktır. Her fabrika bir kale, her kale bir egemenlik, her egemenlik evrensel bir yaşam hakkı anlayışında ‘’onurlu ve şerefli’’ yaşam egemenliğimizi her alanda aramalıyız. Merkezci politikalara geri dönmeliyiz. Ata ocağımızın başlangıç politikalarından başlayarak, hızla 85 yılın yıpranmış anlayışını geride bırakarak ‘’yüz yıl ileriye’’ beş yılda gidebilecek politikalarda buluşmalıyız. Ayrıca paradan para kazanılan sistem ile üretimden uzaklaşan sistem de -bu trajedinin- diğer kara yüzüdür.
Unutulmaması gereken; Cumhuriyet ile yönetilen ‘Devlet idaresinde’ maaşla bulunuyor olanların yaptığı her kötü ve gerici politika ve sistemi durduran gayrimeşru iş, bizzat o kişinin şahsına aittir. Devletimizin hükmi şahsiyetine nesnel olarak devredilemez. Yani konum ve koltuklar nesnel olarak itibarsızlaştırılamaz.
Bu manada yapmamız gereken ‘’Realist iktisadı’’ onurlu yaşam hakkı adına ya talep etmeli ya da talip olmalıyız. Bu durumun başka çıkış yolu bulunmamaktadır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nil Sevim
(21.06.2024 14:20 - #379)
Yazılarınızı baştan beri okuyorum .Her hafta yazılarınız sahada güzel.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Tuncer Çekiç
(21.06.2024 21:38 - #381)
Yazı genel olarak çok iyi.İlgililerine net mesaj veriyor ancak kapitalist sistem, emisyonu daraltarak paraya ulaşımı engelliyor.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.