Arkeoloji, çalışma alanı olarak buluntulardan hareket ederken Antropoloji anlatılar, inançlar, ritüeller gibi insana dair olan her şeyi odak noktası olarak alır. İnsan hep hayatı veya hayatta olup bitenleri anlamlandırma çabası içinde olmuştur. Anlamlandırma çabası fiziksel bir kalıntı veya buluntu bırakmak yerine anlatılar ile kendini göstermektedir. Bu bakımdan kuşaktan kuşağa aktarılan anlatılar içinde yer alan atasözleri, deyimler ve metaforlar veya benzetmelerin de arka planını anlamaya çalışmak geriye doğru yapılan bir anlam kazısı yapmayı gerektirmektedir.
Şam
Şam veya Arapça olarak Dimaşk veya Litince Damascus ilk cinayet olan Kabil ile Habil olayının meydana geldiği yer olarak bilinmektedir. Hristiyanlar için Şam’ı önemli kılan Şamlı Yuhanna, Şamlı İoannis veya John of Damascus adında bir azizdir. Şamlı Yuhanna yedinci yüzyılda Şam’da varlıklı bir Süryani Hristiyan ailesinde doğmuş, Suriyeli Hristiyan azizdir ve doğunun son kilise babası olarak bilinmektedir. Kudüs’te keşiş olmadan önce Emevî sarayında kıdemli bir memur olarak çalışmıştır.
Bizim kültür tarihi içinde Bağdat ilim için gidilen mekanlardan birini temsil ederken Şam ticaret ile ilişkilendirilmekte idi. İslam öncesi dönemde özellikle Arabistan’dan Şam’a ticaret kervanları gelirdi. Kureyşli tüccarlar kış mevsiminde kuzeye Filistin, Şam, Mısır’a ticaret kervanları gönderirlerdi. Bazı kaynaklarda Hz. Peygamber’in henüz çocuk yaşta iken (9 veya 12), amcası Ebû Tâlib tarafından bir Kureyş ticaret kervanı ile Suriye’ye götürüldüğü, kervanın asıl adı Sergius olan Bahira adında bir rahibin manastırı yakınında konakladığı anlatılmaktadır. Peygamberimiz tarafından yapılan bir başka ticaret seferi de Şam’a Hz. Hatice’nin develeriyle yapılan sefer olmuştur.
Şeytan
Şeytanın gerçek bir varlık olup bir bedene sahip bulunup bulunmadığı konusu tartışmalıdır. Ayrıca şeytanın görülüp görülemeyeceği hususu da tartışmalıdır. Ancak, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'da dünyadaki kötülüklerin başı, Tanrı'ya karşı duran kötü bir varlık olarak tasavvur edilmektedir. Antropolojik açıdan bakıldığında insanlık kültür tarihinde Şeytan mutlak kötülük fikrini temsil etmekte ve kötülüğün kişiselleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir varlıktır. Dinde, teolojide, mitolojide ve halk arasında bilinen şeytanlar farklı özellikler taşırlar. Ancak genel anlayışa göre şeytan tanrı tarafından yaratılmıştır, meleklerden daha güçlüdür, insan ve hayvan suretine bürünebilir, boynuzlu, kuyruklu, kıllı bir yapıya sahiptir. Bu genel kabullere göre de zaman zaman resmi bile yapılmaktadır.
Halk kültüründe şeytan soyut bir varlık olarak düşünülür ve bu soyut varlık her insanın içine girer ve orada yaşar. İnsanları etkileyerek onları kötülüğe sevk eder. Halk kültüründe şeytan kişiselleştirilir ve ona fiziksel özellikler atfedilir. Gözleri şaşıdır ve çenesinde at kılı gibi sakalı olan köse biridir. Kafası bir fil kafası kadar, dudakları da manda dudağı gibidir. Bazan da hayvan kılığına bürünür. Issız yolda rastlanılan bir tanıdık veya yabancı veya bir oğlak, keçi ve benzeri bir hayvan kılığına da girebilir.
Şam Şeytanı
Tarih içinde Şam, bir ticaret merkezidir. Genellikle burada ticaret yapan tüccarlar, kandıran, aldatan, kurnaz, akıl çelen insanlar olarak tanınmaktadırlar. Yalan söyleme, çok yemin etme, aldatma gibi özelliklerin üst düzeyde olduğu tüccarlar Şam Şeytanı olarak adlandırılmıştır. Ayrıca, günlük hayatta cin fikirli, aklı erken gelişmiş çocuklar da Kıyamet Cücesi olarak adlandırılmaktadır. Ancak, tüccarlar arasında genelde fiziksel olarak kısa boylu olan, fesat başı olarak görülenlere de Kıyamet Cücesi adı verilmektedir. Bazan Mahşer Midillisi metaforu da kullanılır.
Şam Şeytanı, Kıyamet Cücesi ve Mahşer Midillisi metaforları aslında kişilik özellikleri üzerinde durmaktadır. Bu kişilik özellikleri üzerinde dikkatlice durulduğunda etrafımızda çok sayıda Şam Şeytanı olduğunu fark ederiz. Hain ile Şam Şeytanı aynı özellikleri taşır.
- Fizik olarak genelde kısa boylu olması, biraz cüce görüntüsü vermesi sempatik görünmesini sağlar.
- Fitne kumkuması olmuştur. Her taşın altından çıkar.
- Çatıştırma ve savaştırma becerisi vardır, bulunduğu taşın altından çatışmayı izler ve sevecen gülümsemeyi hiç eksik etmez.
- Sürekli güler yüzlü ve sevecen gözükür ve bu nedenle masumiyetinden kuşkulanmanız mümkün olmaz.
- Tek bir kişi olsa bile koca bir teşkilatı veya kurumu cadı kazanına çevirebilir.
- Teşkilat veya kurum içinde yer alan insanları onların fark edemeyeceği şekilde birbiri ile çatıştırma becerisine sahiptir.
Şam Şeytanı ifadesi bu şeytanın sadece Şam’da bulunduğu yanılgısına yol açmasın. Bu özellikleri taşıyan birisi hangi cinsiyette olursa olsun, makamı ve konumu ne olursa olsun kesinlikle haindir ve Şam Şeytanıdır. Unutmamak gerekir ki her hain Şam Şeytanıdır ve her Şam Şeytanı haindir. Böyle bir haini tanımak zor değildir. Yalaka ve dalkavuk olmayan, aklı başında, feraset sahibi Şam Şeytanının özelliklerini bilir ve onu hemen tanır. Soru çok basittir:
- Paytak paytak yürüyen, bazen gölde yüzen, bazen uçan, vak vak vak vak ses çıkaran kanatlı nedir?
- Ördektir.
Günümüzde bu özelliklere sahip Şam Şeytanlarını, Kıyamet Cücelerini ve Mahşer Midillilerinin çok aktif olduklarını söylemek gerekir. Özellikle kamu kurumlarında kamu görevlilerini birbiri ile çatıştıran, kamu kurumu ile vatandaşı karşı karşıya getiren, kendisini tek ve eşsiz gören, güler yüzlü ve sevecen gözüken, fitne kumkuması olmuş sırıtkan kamu görevlilerini teşhis etmek zor değildir. Bu tür Şam Şeytanları bulundukları makamları ve konumları kendilerini tatmin etmek ve şeytanlıklarını uygulamak için kullanırlar. Bu nedenle şeytani gülümseyen yüzüyle taşın altından çıkan hain tam Şam Şeytanıdır.
Etrafımızda, yolumuzda, iş çevremizde Şam Şeytanları, Kıyamet Cüceleri veya Mahşer Midillileri elbette çok sayıda vardır. Onları fark etmek ve onların ihanetini engellemek gerekmektedir. Şam Şeytanı sadece Şam’da değildir. Kıyamet Cücesi kıyamette olmadığı gibi Mahşer Midillisi de Mahşerde değildir.