Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan
Ömer KALAYCI
Köşe Yazarı
Ömer KALAYCI
 

Gelecek Paktı: Birleşmiş Milletlerin Benimsediği Bir Yeni Düzensiz Yeni Dünya Düzeni

“Dedelerimizin kurduğu sistemle torunlarımıza uygun bir gelecek yaratamayız.”  (BM Genel Sekreteri António Guterres) Neredeyse bütün dünya medyası özellikle Türk basını 24 Eylül 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’de yapacağı konuşmaya kilitlendi. Ancak gözlerden kaçan hatta Batı ve Türk basınında yer almayan bir gelişme oldu. Birleşmiş Milletler, 22 Eylül 2024 tarihinde Gelecek Paktı’nı kabul etti ve Batı dünyasındaki ana akım medya, yaşananları neredeyse tamamen görmezden geldi. BM Genel Sekreteri António Guterres, bu tarihi ve başarılı kararı şu şekilde ifade etmekteydi: “Dünya liderleri bugün, aralarında Küresel Dijital İlkeler Sözleşmesi ve Gelecek Nesiller Bildirgesi’nin de bulunduğu geleceğe yönelik bir anlaşmayı kabul etti. Bu anlaşma, uluslararası işbirliğini bugünün gerçeklerine ve yarının zorluklarına uyarlamaya yönelik bütünleştirici, bir yıl süren bir sürecin sonucudur. Hem tamamen yeni alanları hem de onlarca yıldır üzerinde anlaşmaya varılması mümkün olmayan konuları kapsayan, uzun yıllardır yapılan en kapsamlı uluslararası anlaşma olan Pakt'ın amacı; öncelikle uluslararası kurumların, o zamandan bu yana çarpıcı biçimde değişen bir dünya karşısında işlevsel kalmasını sağlamak. Kurucuları görevlerini yerine getirebilirler. Dedelerimizin kurduğu sistemle torunlarımıza uygun bir gelecek yaratamayız.” Evet, özellikle son cümle ne kadar doğru ve ne kadar yerinde değil mi? Zira özünde beş belirleyici ülkenin söz ve veto hakkının olduğu bu uluslararası aktör/kurum olan BM, çok uzun yıllardır amaç ve işlevini yerine getiremez durumdaydı. Belki de bu yeni pakt ile pek çok sorun çözüme kavuşacaktı. Gelecek Paktı 56 sayfadan oluşmakta ve 20 Eylül 2024 tarihinde hazırlanarak Genel Kurulda 22 Eylül 2024’ tarihinde kabul edilmiştir. Yılların biriken ve çözüm bekleyen sorunlarına deyim yerindeyse ilaç olacak bu Gelecek Paktı dünya genelinde manşetlere taşınması, hatta kabul edilmeden önce içeriği ile ilgili basın medya kuruluşlarına yollanıp dünya devletleri kamuoylarında tartışılması beklenmez miydi? Fakat öyle olmadı. 56 sayfalık Gelecek Paktını burada yayımlayacak değilim ancak imzalanan paktın sonlarına doğru ve BM basın açıklaması Gelecek Paktı’nın bir yeni küresel düzenin temellerini atacağını cesurca ifade etmektedir. Batı’nın ileri sürdüğü yeni düzen adı altındaki değişiklikler bir yeni düzensizlik getirmiştir. Hatta bir yeni düzen, düzenli düzensizliği getirmektedir. İlgimi ve dikkatimi çeken konu başlıklarından biri Genel Sekreterin, geleceğin zirvesinin açılışında yaptığı konuşmada, “Gelecek için Mutabakat, Küresel Dijital İlkeler Sözleşmesi ve Gelecek Nesiller Bildirgesi yeni fırsatlara ve keşfedilmemiş olanaklara kapı açıyor" sözüydü. Genel Kurul Başkanı, Paktın "tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin temelini atacağını" kaydetti. Genel olarak okunduğunda Pakt, barış ve güvenlik, sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği, dijital işbirliği, insan hakları, cinsiyet sorunları, gençlik ve gelecek nesiller ve küresel yönetişimin dönüştürülmesi gibi çok çeşitli konuları kapsamaktadır. Bu durumu küresel yönetişimin dönüşümü olarak okumaktayım. Zira bana, üzerine basa basa “tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin temelini atacağını” ifadesi hiç de normal gelmiyor. Özellikle 2011 Suriye İç Savaşı ile beraber ülkemize yönelik sığınmacı akını, tüm dünyada 500 milyonun üzerinde göç hareketliliğinin oluşu, ülkemize sokulan kaçakların geldikleri ülkelerde yıllardır iç savaş ve çatışmaların sürmekte olduğu, ayrılıkçı/bölücü etnik yapıların geçmişe nazaran çok daha özgüvenli bir şekilde kimlik, özerklik talebinde bulunarak mevcut anayasanın değiştirilmesine yönelik açıklamaları “tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir” ifadesi bende yerine oturmuyordu. Zira Wilson prensiplerinden biri olan self determination yani “halkların kendi kaderini kendi tayin etmesi” ilkesi acaba bu imzalan pakt ile devreye mi sokulmaktaydı. Sadece, “tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin temelini atacağını” ifadesi bile daha çok kargaşaya, düzenli düzensizliğe, istikrarlı istikrarsızlığa, tarımın yok olmasına, açlığa ve temiz içme suyu tedarikinin de kısıtlanacağına sürükleyen bir yeni düzene sürükleyeceği endişesini doğurdu. Okuyunca kulağa pek de hoş gelen şu BM basın açıklamasındaki metinlerine bir göz atalım. “Dünya 2030 Gündeminin yarısında, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşma yolunda değil. Hepimiz yeniden düşünür, yeniden hizalanır ve yeni güç kazanırsak rotayı değiştirmek için çok geç değil. BM 2.0, insanlara ve gezegene verdiğimiz desteği güçlendirmek için Genel Sekreter'in ileri görüşlü bir kültürle canlandırılan ve 21. yüzyıl için en ileri yeteneklerle güçlendirilen modern bir BM ailesi vizyonunu somutlaştırıyor.” Ya da bir diğeri; “İnovasyonu, verileri, dijitali, öngörüyü ve davranış bilimi yeteneklerini ve kültürünü güçlü bir şekilde birleştirerek bu vizyonu savunacağız; dinamik bir bileşime "Değişim Beşlisi" adını veriyoruz. Daha çevik, çeşitli, duyarlı ve etkili BM örgütlerine doğru evrilmekle ilgilidir.” Gerçekten de kulağa hoş geliyor. Ancak yıllar boyunca BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin ne kadar sinsi olduğu ortaya çıkmadı mı? BM, Gelecek Paktı’nın özellikle “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin uygulanmasını hızlandırmak” için tasarlandığını açıkça kabul ediyor. Anlaşmada yer alan, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin uygulanmasını ve gelişmekte olan ülkeleri daha iyi temsil etmek ve hizmet vermek için uluslararası finansal mimaride reform yapılması ihtiyacına ilişkin maddeler şu şekilde ifade ediliyor: Gelişmekte olan ülkelere uluslararası finans kurumlarında karar alma süreçlerinde daha fazla söz hakkı veriliyor; Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmak için çok taraflı kalkınma bankalarından daha fazla finansman seferber etmek; Gelişmekte olan ülkelerin, IMF, BM, G20 ve diğer önemli aktörlerin birlikte çalışarak geleceklerine yatırım yapmak için sürdürülebilir bir şekilde borç alabilmelerini sağlamak amacıyla devlet borç mimarisinin gözden geçirilmesi; IMF ve Üye Devletlerin somut eylemleri yoluyla mali ve ekonomik şoklar durumunda en yoksulları korumak için küresel mali güvenlik ağının güçlendirilmesi; Ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamasına ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasına yardımcı olmak için daha fazla finansman sağlanması da dâhil olmak üzere, iklim değişikliği sorununu çözmeye yönelik eylemlerin hızlandırılması. İnsani ve uzayın refahı ve sürdürülebilirliği yakalamak için GSYİH'nın ötesine geçerek insani ilerlemenin ölçümünü iyileştirmek. Yüksek net servete sahip bireyler için küresel bir asgari vergi oranı uygulamaya yönelik seçenekleri keşfetme taahhüdü. İklim değişikliğiyle ilgili olarak, küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde sınırlandırılması ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşılması gerektiğini doğruladı. Öyle ya da böyle, her türlü insan faaliyeti iklim değişikliğine katkıda bulunuyor. Bunun kesinlikle doğru olmadığı son zamanlarda bilimsel araştırmalarla defalarca kanıtlandı. Yayımlanan bu kanıt belgede, son 24 yılda sıcaklıkların artması bulutların azalmasından kaynaklandığı, dünyaya daha fazla güneş ışınımının ulaşmasına neden olduğu belirtiliyor. Bunun ve bir bütün olarak iklim değişikliğinin CO2 ile hiçbir ilgisi yoktur. Ancak bunun BM ve onun finans kapital ve oligarşi içindeki destekçileri için hiçbir önemi yok. Böylece, sapkın hedeflerine ulaşmak için her türlü insan faaliyetini sıkı bir şekilde düzenlemeyi ya da kısıtlamayı amaçlıyorlar. Bir diğer anlamıyla Gelecek Paktı aynı zamanda BM’in "merkezi rolünü" ve gelecekteki "küresel şoklar" meydana geldiğinde "koordineli ve çok boyutlu uluslararası tepkiyi" de tanımlamaktadır. Bu durum bahsi geçen ilgili metinde şu şekilde ifade edilmektedir. “Karmaşık küresel şoklara karşı daha tutarlı, işbirlikçi, koordineli ve çok boyutlu bir uluslararası tepkiye duyulan ihtiyacın ve bu bağlamda Birleşmiş Milletler'in merkezi rolünün farkındayız. Karmaşık küresel şoklar, ülkelerin ve dünya nüfusunun önemli bir kısmı için ciddi yıkıcı ve olumsuz sonuçlar doğuran, birden fazla sektörü etkileyen, çok boyutlu ve bütün hükümet, bütün toplum tepkisi gerektiren olaylardır.” Özetle; Bir sonraki muhtemel büyük küresel kriz kapımıza dayandığında, BM, şimdiye dek etkili olamadığı hiçbir kriz yönetiminde bu yeni düzenlenmiş ve imzalanmış gelecek paktı ile işlerin başına geçecek ve tüm üye ülkelere ne yapması gerektiğini söyleyecek. Bu karar, DSÖ'nün Pandemi anlaşmasının en geniş kapsamlı versiyonunda yer alan her şeyden çok daha ileri gidiyor.
Ekleme Tarihi: 12 Kasım 2024 - Salı

Gelecek Paktı: Birleşmiş Milletlerin Benimsediği Bir Yeni Düzensiz Yeni Dünya Düzeni

“Dedelerimizin kurduğu sistemle torunlarımıza uygun bir gelecek yaratamayız.”  (BM Genel Sekreteri António Guterres)

Neredeyse bütün dünya medyası özellikle Türk basını 24 Eylül 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’de yapacağı konuşmaya kilitlendi. Ancak gözlerden kaçan hatta Batı ve Türk basınında yer almayan bir gelişme oldu. Birleşmiş Milletler, 22 Eylül 2024 tarihinde Gelecek Paktı’nı kabul etti ve Batı dünyasındaki ana akım medya, yaşananları neredeyse tamamen görmezden geldi.

BM Genel Sekreteri António Guterres, bu tarihi ve başarılı kararı şu şekilde ifade etmekteydi:

“Dünya liderleri bugün, aralarında Küresel Dijital İlkeler Sözleşmesi ve Gelecek Nesiller Bildirgesi’nin de bulunduğu geleceğe yönelik bir anlaşmayı kabul etti. Bu anlaşma, uluslararası işbirliğini bugünün gerçeklerine ve yarının zorluklarına uyarlamaya yönelik bütünleştirici, bir yıl süren bir sürecin sonucudur. Hem tamamen yeni alanları hem de onlarca yıldır üzerinde anlaşmaya varılması mümkün olmayan konuları kapsayan, uzun yıllardır yapılan en kapsamlı uluslararası anlaşma olan Pakt'ın amacı; öncelikle uluslararası kurumların, o zamandan bu yana çarpıcı biçimde değişen bir dünya karşısında işlevsel kalmasını sağlamak. Kurucuları görevlerini yerine getirebilirler. Dedelerimizin kurduğu sistemle torunlarımıza uygun bir gelecek yaratamayız.”

Evet, özellikle son cümle ne kadar doğru ve ne kadar yerinde değil mi? Zira özünde beş belirleyici ülkenin söz ve veto hakkının olduğu bu uluslararası aktör/kurum olan BM, çok uzun yıllardır amaç ve işlevini yerine getiremez durumdaydı. Belki de bu yeni pakt ile pek çok sorun çözüme kavuşacaktı.

Gelecek Paktı 56 sayfadan oluşmakta ve 20 Eylül 2024 tarihinde hazırlanarak Genel Kurulda 22 Eylül 2024’ tarihinde kabul edilmiştir. Yılların biriken ve çözüm bekleyen sorunlarına deyim yerindeyse ilaç olacak bu Gelecek Paktı dünya genelinde manşetlere taşınması, hatta kabul edilmeden önce içeriği ile ilgili basın medya kuruluşlarına yollanıp dünya devletleri kamuoylarında tartışılması beklenmez miydi? Fakat öyle olmadı.
56 sayfalık Gelecek Paktını burada yayımlayacak değilim ancak imzalanan paktın sonlarına doğru ve BM basın açıklaması Gelecek Paktı’nın bir yeni küresel düzenin temellerini atacağını cesurca ifade etmektedir. Batı’nın ileri sürdüğü yeni düzen adı altındaki değişiklikler bir yeni düzensizlik getirmiştir. Hatta bir yeni düzen, düzenli düzensizliği getirmektedir.

İlgimi ve dikkatimi çeken konu başlıklarından biri Genel Sekreterin, geleceğin zirvesinin açılışında yaptığı konuşmada, “Gelecek için Mutabakat, Küresel Dijital İlkeler Sözleşmesi ve Gelecek Nesiller Bildirgesi yeni fırsatlara ve keşfedilmemiş olanaklara kapı açıyor" sözüydü. Genel Kurul Başkanı, Paktın "tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin temelini atacağını" kaydetti.

Genel olarak okunduğunda Pakt, barış ve güvenlik, sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliği, dijital işbirliği, insan hakları, cinsiyet sorunları, gençlik ve gelecek nesiller ve küresel yönetişimin dönüştürülmesi gibi çok çeşitli konuları kapsamaktadır. Bu durumu küresel yönetişimin dönüşümü olarak okumaktayım. Zira bana, üzerine basa basa “tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin temelini atacağını” ifadesi hiç de normal gelmiyor. Özellikle 2011 Suriye İç Savaşı ile beraber ülkemize yönelik sığınmacı akını, tüm dünyada 500 milyonun üzerinde göç hareketliliğinin oluşu, ülkemize sokulan kaçakların geldikleri ülkelerde yıllardır iç savaş ve çatışmaların sürmekte olduğu, ayrılıkçı/bölücü etnik yapıların geçmişe nazaran çok daha özgüvenli bir şekilde kimlik, özerklik talebinde bulunarak mevcut anayasanın değiştirilmesine yönelik açıklamaları “tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir” ifadesi bende yerine oturmuyordu. Zira Wilson prensiplerinden biri olan self determination yani “halkların kendi kaderini kendi tayin etmesi” ilkesi acaba bu imzalan pakt ile devreye mi sokulmaktaydı.

Sadece, “tüm halklar ve uluslar için sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir dünya düzeninin temelini atacağını” ifadesi bile daha çok kargaşaya, düzenli düzensizliğe, istikrarlı istikrarsızlığa, tarımın yok olmasına, açlığa ve temiz içme suyu tedarikinin de kısıtlanacağına sürükleyen bir yeni düzene sürükleyeceği endişesini doğurdu.

Okuyunca kulağa pek de hoş gelen şu BM basın açıklamasındaki metinlerine bir göz atalım. “Dünya 2030 Gündeminin yarısında, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşma yolunda değil. Hepimiz yeniden düşünür, yeniden hizalanır ve yeni güç kazanırsak rotayı değiştirmek için çok geç değil. BM 2.0, insanlara ve gezegene verdiğimiz desteği güçlendirmek için Genel Sekreter'in ileri görüşlü bir kültürle canlandırılan ve 21. yüzyıl için en ileri yeteneklerle güçlendirilen modern bir BM ailesi vizyonunu somutlaştırıyor.” Ya da bir diğeri; “İnovasyonu, verileri, dijitali, öngörüyü ve davranış bilimi yeteneklerini ve kültürünü güçlü bir şekilde birleştirerek bu vizyonu savunacağız; dinamik bir bileşime "Değişim Beşlisi" adını veriyoruz. Daha çevik, çeşitli, duyarlı ve etkili BM örgütlerine doğru evrilmekle ilgilidir.” Gerçekten de kulağa hoş geliyor. Ancak yıllar boyunca BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin ne kadar sinsi olduğu ortaya çıkmadı mı? BM, Gelecek Paktı’nın özellikle “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin uygulanmasını hızlandırmak” için tasarlandığını açıkça kabul ediyor.

Anlaşmada yer alan, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin uygulanmasını ve gelişmekte olan ülkeleri daha iyi temsil etmek ve hizmet vermek için uluslararası finansal mimaride reform yapılması ihtiyacına ilişkin maddeler şu şekilde ifade ediliyor:

Gelişmekte olan ülkelere uluslararası finans kurumlarında karar alma süreçlerinde daha fazla söz hakkı veriliyor;

  • Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmak için çok taraflı kalkınma bankalarından daha fazla finansman seferber etmek;

  • Gelişmekte olan ülkelerin, IMF, BM, G20 ve diğer önemli aktörlerin birlikte çalışarak geleceklerine yatırım yapmak için sürdürülebilir bir şekilde borç alabilmelerini sağlamak amacıyla devlet borç mimarisinin gözden geçirilmesi;

  • IMF ve Üye Devletlerin somut eylemleri yoluyla mali ve ekonomik şoklar durumunda en yoksulları korumak için küresel mali güvenlik ağının güçlendirilmesi;

  • Ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamasına ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasına yardımcı olmak için daha fazla finansman sağlanması da dâhil olmak üzere, iklim değişikliği sorununu çözmeye yönelik eylemlerin hızlandırılması.

  • İnsani ve uzayın refahı ve sürdürülebilirliği yakalamak için GSYİH'nın ötesine geçerek insani ilerlemenin ölçümünü iyileştirmek.

  • Yüksek net servete sahip bireyler için küresel bir asgari vergi oranı uygulamaya yönelik seçenekleri keşfetme taahhüdü.

  • İklim değişikliğiyle ilgili olarak, küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C üzerinde sınırlandırılması ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşılması gerektiğini doğruladı.

Öyle ya da böyle, her türlü insan faaliyeti iklim değişikliğine katkıda bulunuyor. Bunun kesinlikle doğru olmadığı son zamanlarda bilimsel araştırmalarla defalarca kanıtlandı. Yayımlanan bu kanıt belgede, son 24 yılda sıcaklıkların artması bulutların azalmasından kaynaklandığı, dünyaya daha fazla güneş ışınımının ulaşmasına neden olduğu belirtiliyor. Bunun ve bir bütün olarak iklim değişikliğinin CO2 ile hiçbir ilgisi yoktur. Ancak bunun BM ve onun finans kapital ve oligarşi içindeki destekçileri için hiçbir önemi yok. Böylece, sapkın hedeflerine ulaşmak için her türlü insan faaliyetini sıkı bir şekilde düzenlemeyi ya da kısıtlamayı amaçlıyorlar.

Bir diğer anlamıyla Gelecek Paktı aynı zamanda BM’in "merkezi rolünü" ve gelecekteki "küresel şoklar" meydana geldiğinde "koordineli ve çok boyutlu uluslararası tepkiyi" de tanımlamaktadır. Bu durum bahsi geçen ilgili metinde şu şekilde ifade edilmektedir. “Karmaşık küresel şoklara karşı daha tutarlı, işbirlikçi, koordineli ve çok boyutlu bir uluslararası tepkiye duyulan ihtiyacın ve bu bağlamda Birleşmiş Milletler'in merkezi rolünün farkındayız. Karmaşık küresel şoklar, ülkelerin ve dünya nüfusunun önemli bir kısmı için ciddi yıkıcı ve olumsuz sonuçlar doğuran, birden fazla sektörü etkileyen, çok boyutlu ve bütün hükümet, bütün toplum tepkisi gerektiren olaylardır.”

Özetle; Bir sonraki muhtemel büyük küresel kriz kapımıza dayandığında, BM, şimdiye dek etkili olamadığı hiçbir kriz yönetiminde bu yeni düzenlenmiş ve imzalanmış gelecek paktı ile işlerin başına geçecek ve tüm üye ülkelere ne yapması gerektiğini söyleyecek. Bu karar, DSÖ'nün Pandemi anlaşmasının en geniş kapsamlı versiyonunda yer alan her şeyden çok daha ileri gidiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Hafize
(12.11.2024 14:30 - #546)
Lütfen daha anlaşılabilir cümleler kurunuz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.