İnsan, aile ve akrabalık, eğitim, töre, teknoloji, üretim-tüketim ilişkileri, yönetim, bilim, din ve felsefe, sanat, dil, kişilik-karakter, doğal çevre ve diğer kültürel sistemlerle olan ilişki kültürün ana çerçevesini oluşturmaktadır. Bu çerçevede toplumdaki bireylerin kültür anlayışları ve davranışları birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Bireyler genellikle ait oldukları grubun genel kültürel değerlerine, normlarına, inançlarına göre davranır, hareket eder, düşünür ve olaylara o grubun genel kültürel anlayışı ile bakarlar. İnsanların karakter ve kişilik tipleri esas olarak kültürlerinin yansımasıdır.
Kültür hem dünyada hem de insanların zihinlerinde hem kamusal hem de bireyseldir.
Antropologlar yalnızca kamusal ve kolektif davranışlarla değil aynı zamanda bireylerin nasıl düşündüğü, hissettiği ve davrandığıyla da ilgilenirler. Birey ve kültür birbiriyle bağlantılıdır çünkü insanın sosyal yaşamı, bireylerin kültürel mesajın anlamlarını içselleştirdiği bir süreçtir.
Kültürleşme ve sosyalleşme süreçleri bireylerin davranış kalıpları ve karakter gelişiminde güçlü bir etkiye sahiptir. İnsanların karakter ve kişilik tipleri kendilerinin sahip olduğu kültürün bir yansıması olarak görülmektedir.
Kişilik, yaşam tarzı, temel tutum ve karakter özellikleri, bireylerin kültürel geçmişinin yansımasıdır. Başka bir deyişle kültürler, insanların hareket etme, yaşama, düşünme ve dünyaya bakış şekillerini şekillendirmede ve belirlemede etkili roller oynamaktadır.
Kısaca, bir sosyal grubun kültürel değerleri, normları, inançları ve uygulamaları, o kültürün parçası olan bireyin kendine özgü davranış ve karakter özellikleri ile yakından bağlantılıdır.
Kişinin yaşam tarzı, yaşam felsefesi, tutumları ve davranışları ait olduğu kültür ile oluşmaktadır. Bu değişkenlerin evrilmesi veya dönüşmesi ait olunan kültürel temeller dikkate alınarak incelenmesi gerekir.
Sonuç olarak, kişinin ait olduğu kültür düzeyi, kişinin yaşam tarzı, yaşam felsefesi, tutumları ve davranışlarında kendini gösterir. Saldırgan bir davranışı sadece ruhsal durumla ilişkilendirmek yeterli değildir. Saldırgan davranışın kültürel temeli olup olmadığına da bakılmalıdır. Böyle bir vakada biyolojik genden daha çok kültürel gen belirleyici olmaktadır.
Her fenomen bir genomendir!