Mersin sevdası bu ; öyle adı sevda lafta olanlardan değil dostum !!!
Ömürlüklerden bende ki; Aşığım var mı ötesi?
Vaavvv gölgecimmm ,ilanı aşka gel .
Gel Nefoooo ,gelll balım gellll !!! Seviyorum ülennnn Mersin seni !!!
Aaaa… Rahmetli Cüneyt Arkın abimizin repliği değil miydi bu?
Heyye … Mersin’sizinden onun ki ona Mersin var bende bana özel Nefocum.
Mersin’e sevda, sol yanınızın atması.
Mersin’e hiç alıcı gözüyle baktınız mı?
Sevdiğinize baktığınız gibi, gözlerinizde aşkla?
Ya sevdiğinizi; tüm kötülüklerden koruduğunuz gibi korudunuz mu hiç?
Bir çoğumuz burada doğdu, büyüdü aynı ataları gibi. Bir çoğumuz doğduğu değil doyduğu yer diye geldi bu kente.
Öyle ya da böyle kader; Mersin’le hepimizin yollarını kesiştirdi. Sevdalarda böyle değil midir zaten, hangi sevda ısmarlama?
Bernard Schlink’in dediği gibi
‘’Bir şehir tanışılan ilk kişilerle birlikte insanın kendi şehri olmaya başlar.’’ Mersin’de hepimizin şehri oldu.
Gölgem; bu kent sevilmez mi, doğru diyorsun.
Bize hep çıkarsız, karşılıksız sundu her şeyini.
Kimi zaman küçücük çocuk masumluğuyla yüzümüzü güldürdü, kimi zaman anne şefkatiyle, kayıplarımızı paylaştı. Kimi zaman; salya sümük aşk acılarımızı dinledi sabırla yada kimi zaman sarhoş aşıkların naralarını. Kimi zaman; birbirlerine evlilik akdi veren mutlu çiftlere şahit oldu, kimi zaman arka sokaklarındaki kötülüklere. Sokaklarında ölene, denizinde boğulana, ateşinde yanana, umudunu yitirene, kötülükleri yapanlara, ilk aşklara, ölümüne dostluklara, tarihin sayfalarına ya da sıfırdan yine yeniden bismillah deyip hayata tutunanlara her şeye şahit.
Sırdaşımız, arkadaşımız bu kent.
Gündüzün başka güzel gecen başka be Mersin’im!
Yeşilin başka, mavin başka…
Dünün başka, bugünün başka…
Sen, bu kadar karşılıksız her şeyini sunarken biz napıyoruz ?
Koskoca bir hiç.
Egomuzla, insani maddi hırslarımızla lime lime ediyoruz onlarca yıldır seni.
Hapsedildin betona gökyüzüyle denizin buluşamıyor, nefes alamıyorsun.
Mehtabın suya hasret, rüzgârın yeşil ormanlarının saçlarını okşayamıyor.
Kırgın olarak, sessiz gözyaşlarını içine akıtıyorsun.
Mersin’e birde şimdi bu gözden hadi, bakın nasıl kırgın bir dinleyin.
Bu kent son 20 küsür senedir yavaş yavaş ölüyor yaşarken beyler.
Yerel yönetimler ellerinden geleni yapıyor, hepsi geçmişin hatalarını telafi etmekle uğraşıyor. Başarılıda oluyorlar mı evet. Bunu inkâr eden ya siyasi muhalefettir ya da Mersin’in geçmişine çok vakıf olmayan.
En azından arkadaş kimi seçtiğimizi biliyoruz, seçme şansımız var, vekillerde öyle mi?
Merkezi yönetimin; Mersin temsilcileri milletvekilleri sınıfta kalıyor her zaman ki gibi.
Genel merkezleri seçiyor, bizde paşa paşa gidip partiye oy veriyoruz; kim olduklarını nedir necidir bilmeden, hatta agresif, vekilliğe uymadığını ve samimiyetsiz olduğunu düşünsek te … Ohhh mis. Mersin milletvekili oluyor havadan, Mersinlilerin oylarıyla; sonrada yolu Mersinlileri unutuyor, biz Mersin’e onlar tersine. İthal olanları saymıyorum bile.
Partilileri bayramlaşmada görüyor ya da seçim süreçlerinde oda cıaaa denilen cinsten. Seçim süreci tanık olduk; pazar gezilerinde, toplantılarda çıkıp başkan adaylarından daha çok sahnede kalanlar, ekranı işgal edenler başkan adaylarına söz hakkı vermeyenler; sonrada biz kazandırdık diyenlerdi onlar. Kendi ego ve siyasi gelecek hırsları için aday belirlemede etkin ama etik olmayan siyasi üslup içinde hareket edenlerdi yine onlar. Halada; Mersin üzerinden ve bizim oylarımızla seçildiklerini unutarak, iktidar savaşı verenlerde onlar.
Kaç vekilimiz var Mersinliler hangisini her zaman görebiliyoruz?
Bir elin parmaklarından az. Burhaneddin Kocamaz ve Gülcan Kış; işte o bir elin parmaklarından az iki isim. Bu iki vekilimiz; Merkez ile Mersin arasında mekik dokuyor. Mersin’in sorunlarına da hakimler.
Diğerleri sınıfta kaldı Mersinlilerin gözlerinde, istedikleri kadar partilileri korumaya çalışsın; partilerini korumak aslında onların yaptığı da kol kırılır yen içinde kalır cinsi yani, o isimleri değil olay. Mersinliler gözünde, o isimler çizildi artık. Torunlarına; bu kentin vekili olmam için Mersinliler, teveccüh göstermişti diye anlatırlar artık, ayni seçilemeyen başkanlar gibi…
Vekiller; başkanlar gibi kentin sorunlarına niye hâkim değil? Danışmanlarının getirdiği raporlarla iki kelam ediyor.
Bakın Büyükşehir Başkanı Vahap Seçer’e ; 16 bin km’den bilgi sahibi ayni zaman da merkez siyasetten de, keza ilçe başkanları çiçeği burnunda olanlar bile hakimiyette öndeler.
Vekiller ne zaman Mersin için sonuç alıcı hamle yaptı mecliste? Sonuca bakar Mersinliler; maçın bitiş düdüğüne. Hep kaybetti Mersin , bu maçta merkezde…
Ha vekiller mecliste, partilerinde bazen muhalefete bağırıp çağırmayı yapar ya geçiniz, o tamamen reklam diyor Mersinliler izlediklerine.
Vahap Seçer, ya da ilçe belediyelerimizin başkanlarını halkın içinde görürken onları görmek hak getire!!!Bir elin parmaklarının yarısını geçmeyecek kadarı dışında.
-Mersin’den bi haber vekiller nasıl Mersin’e fayda verecek? Neyse bayram geliyor partilerinin bayramlaşmasında fotoğraf paylaşırlar gölgecim sosyal medya hesaplarından ….
-Dimiii!!!!
-Mecliste tatilllll olur, o zaman görür mü ki Mersinliler?
-Mersin de mi?
Heyye….