Ne geçmiş tükendi ne yarınlar; hayat yeniler bizleri,
Geçse de yolumuz bozkırlardan denizlere çıkar sokaklar.
Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan!
Sevinin küçükler, övünün büyükler.
23 Nisan kutlu olsun.
Doğum günümle 23 Nisan arka arkaya gelince bende bir YeniTürkü’den fırtınalar, 23 Nisan çocuk şarkısı mırıldanmaları hiç eksik olmaz ,fiks..
Hatırlar mısınız çocukluğunuzu?
Ben daha dün gibi hatırlıyorum.
Çokkkk uzaklarda kalsada .
Siyah önlük.
Kolalı beyaz yaka,iki örgülü saçlar…
Mart ortası geldi mi başlardı bir telaş.
23 Nisan …
Aylar öncesinden koreografiler hazırlanır, prova üstüne prova yapardık.
Provalara katılmamak için bin bir takla atardık. Öğretmenlerimizi kandıramazdık.
Birazcık kanmış gözükseler; yok gardiyan gibi tepemizdelerdi. Tabi onlar gölgede biz güneşin altında.
Offf !!!Bide hava sıcak; şehir meydanı ya da stadyumda olurdu törenler.
Kızardık arkadaş tamam; Atamız bize armağan etmiş, ama gidinde ,her sene işkence yapın dememiş ya derdik. Anlamını tam olarak idrak edemezdik.
Bizim zamanımızda ilkokul, ortaokul ayrıydı. Ortaokul sona kadar, 23 Nisan kutlamalarına katılırdık. Sonra 19 Mayıs; oda farksızdı .23 Nisan öncesi; kıyafetli son prova olurdu. Aman çocuklar ütülü, tertemiz olsun kıyafetleriniz diye sıkı sıkı tembihle evlerimizin yolunu tutardık. Bir dakika; bakkkk unuttummm son prova öncesi, sınıflarımızı süslerdik; balonlar, grapon kayıtları, fenerler… Ayyyy ne güzel olurdu rengarenk…
O dönem; halk oyunların da okul bandosunda da olduğum için ,2 sene dışında koreografiler de yer almadım. Bando sonrası, halk oyunları kıyafetleriyle nasıl ter içinde kaldığımı hatırlıyorum da…
Tören başlar; mülki idare konuşur da konuşur. Çocuklar sıcaktan, beklemekten biçare olurduk, bayılanlarımızda olurdu. Gelsin kolonyalar…
Gün bizim günümüzdü oysa, büyüklerin değil.
Atamız, tek bize hediye etmişti bugünü.
Dünyada; başka bir ülkenin çocuklarının yoktu böylesi bir günü.
Siz çocuk olmadınız mı diye; çok kızmışlığımız oldu büyük büyük siyah takımlı amcalara.
Ben Kız Meslek Lisesi’nin müdürü olmuştum bir günlüğüne.
Diğer görev alan arkadaşlarımı aramıştım telefondan tabi o zaman santral bağlıyordu.
Sonra; makamın asıl sahibi ile biz küçük 1 günlük makamzedeler, komşuculuk oynardık gün boyu.
O günden sonra makam koltuğu, makam odası fobim oldu …
Tören biter koştura koştura eve gelinir, TV karşısında şölen izlerdik.
Ertesi gün tatil ya oooo denizde,karada ölüm yok bizde..
Çok güzel günlermiş.
Bu dünyada hangi lider kendi çocuklarına, gençlerine bayram hediye etmiş?
Geleceğine Gazi Mustafa Kemal Atatürk kadar değer vermiş?
Sadece bu ülkenin çocukları için değil; tüm dünya çocukları için bir umudun günüdür 23 Nisan… Kutlu olsun.
Dip notcum…
Noktalama kurallarına çoğumuz zaman zaman uyuyoruz bu bir gerçek.
Ara sıra şu noktalama işaretlerine bir selam verip hâl hatır soralım gölgecim.
Nerden başlayalım,hımmmm benim en çok sevdiğim tırnak işaretinden …
Örneğin tırnak işaretini niye kullanırız?
Herhangi bir eserin ya da yazarın adını belirtmek için cümlede tırnak içinde ele alırız.
Bilimsel içeriğe sahip olan makalelerde alıntı yapılan eserlerin künyesi verildiği zaman; makale ya da kitap adlarını işte tırnak işaretlerini kullanırız. Sonra; metinlerde ya da cümlelerde bazı sözcükler daha fazla önem taşıdığından, özel olarak vurgulanması gerektiğinde ve cümle içinde eser, yazar adı ve bazı özel isimleri vurgulamak için gelsin tırnak işaretleri.
Aaaa bide…
Bide…
Başka bir kişiden ya da metinlerden alınan sözleri, herhangi bir değişiklik yapmadan olduğu gibi aktarmak için.
Cümlenin aynen, yani doğrudan aktarılmış olması şartıyla.
Yani…