Siz benim neden sustuğumu nerden bileceksin!
Ahmet Kaya dinleme vakti vakit; anca bu gerilen sinirlerimi rahatlatır. Müslüm baba dinlersem ooo..,dinlemeyim..
Sabır çok özel bir meziyettir ve bende oldukça üst sınırlardadır.
Sinirlenmem hiç sinirlerini aldırmışsın, peygamber sabrı sendeki derler.
Heyye derim.
Boş boş şeylere sinirlenip bedenime niye zarar vereyim; değmez harbi bir sebep olmalı ki değsin.
Sinirlendim demi gözüm hakikaten bir şeyi görmez; gemiyi de yakarım, limanı da , sabrımı zorlayanları da, sinirlendiren ne varsa da…
Allah ne verdiyse... Anca o zaman sakinlerim. Verecek olmadığı gibi kimsede alacak bırakmadığımda,
-Ya Nefo, bir kadın yapsa yapsa ne yapar; hadi erkek olsan iç küfür et. Hakaret et..
İçkiyi ağzınla içersen sakinleştirir, küfre gelince şimdi içmesen de herkes anada tanımıyor, avratta; bacak kadar çocukta, kızda herkes küfrediyor. Zaten onu da anlamış değilim; erkekler bir kadın üzerinden değilde kendi hemcinsleri üzerinde küfretseler.
Hakarete gelince oda boş. Hele birde totolarıyla içip, telefonda, klavye başında birbirlerine verip veriştirenler yok mu? Ertesi gün biz nerdeyiz,biz kimiz hesabında ,sanki onlar değilmiş gibi o kadar şeyi yazıp çizen …
Gölgecim; sen benim o ruh halimi görmediğin için normal; ama unutma sinirin, sabır zorlamasının etkisinin kadını erkeği yoktur ve kadınlardan ürkmek gerekir, böyle bir durumda.
Ama galiba sakinledim; biraz sabrım daha bardağında demek ki. Dolmasına az kaldı bardak; ondan sonrası alacağımızı da bırakmayız, hesap kesip…Evvelallah. Kimse yanına kalır sanmasın. Yarına kalır ama yanına kalmaz bizde, kimsenin hesabı; adımıza, şerefimize, yaşımıza, kadınlığımıza yakışmaz. Adamlık denir ya kadınlığımıza!!!!
-Evvettt bugünlük racon kesme dozumuzu aldık Nefo senden,
-Heyye …
Bak şimdi içki deyince; herkesin laf ettiği konuya ben bir daha atış yapayım. Efendim sahilde işletmelerde belediyelerinki herrrr nedenseeee;hedefte içki servisi varmış. Varrrsa varrr ; içki ruhsatı varsa ki ,var ki isteyen içer ,isteyen içmez size ne kardeşim?
İçmek isteyen içer; banane ,sanane, içkinin vergisini alırken tıs yok ama.…
Kırmızı çizgi malum.
Ya seçim bitti; oh be dedik huzur, seçtik başkanlarımızı işimize gücümüze bakıyoruz dedik. …
Yok durmuyor çeneler, tuşlar.
Hakikaten ne istiyorsunuz Mersin’den?
Mersin değil aslında sorununuz; sindiremediğiniz Vahap Seçer.
Niye?
Bir endişeniz mi var acaba?
Sanki; bir telaş bir telaş.
Cevap arıyor insan; acaba ondan mı, acaba bundan mı, acaba şundan mı? Valla; güzel cevapta buluyoruz yani.
Canlı yayında İzledik Vahap beyi; izleyenlerin çoğunluğu benimle hem fikirdi. Başka bir Vahap Seçer vardı. Bilgi birikimi, konuşmaları,oturuşu,beden dili merkez siyasetçisi havası; bir genel başkan ağırlığı ile acaba sorusunu getirdi kafalarımıza. Niye olmasın?
Adam 2 dönem vekil.
Adam 2 dönem belediye başkanı, hem de Mersin gibi bir kentte.
Adam; insanların gözünde güvenilir.
Adam; herkese saygılı.
Adam; inandırıyor insanları verdiği sözleri yerine getirerek.
Adam; örnek aile babası. Eşi hanımefendiyle Mersin için gecesini gündüzüne katıyor.
Adam; insanlara umut veriyor. Peşinden gidiyor insanlar.
Adam sevgi köprüsünü inşa etmiş halkla.
Adam Partisinin mutfağından gelmiş. Örgütçülüğü de biliyor, yönetmeliğine. Bir kere 6 ok pusulası.
Adam; parti terbiyesi almış. En önemlisi parti terbiyesi almış.
Parti terbiyesi; en önemli meziyet, başlı başına farkındalık partilerde.
Adam; sakin, beyefendi.
Her sözü; oturaklı.
Adam; Atatürkçü.
Adam; vatansever.
Mersin minyatür Türkiye; eğer Mersin’i peşinden sürükleyebiliyorsa, CHP ‘si genel başkanı olarak Türkiye içinde; umut köprüleri inşa edebilir mi derseniz vallada eder, billada eder.
Eski saygılı siyasi üsluba döner; belki CHP ‘si belki de Vahap Seçer ile kim bilir?