Uzun zamandır Mersin Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Deniz Kızı A.Ş. tarafından çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor ve projeler uygulanıyor. Bunlardan biri de sahil bölgelerinde uygulanan kafe ve büfeler. Yaklaşık 3 yıldır faaliyet yürüten kafe ve büfeler, lüzumsuz tartışmalara konu edildi.
TARTIŞMA ŞÖYLE BAŞLADI
Sosyal medya fenomenleri ve youtuberlar Mersin sahilindeki kafe ve büfelerin içki satışı yapıyor olmalarını “belediye bar açtı” şeklinde gündeme taşıyarak kamuoyu oluşmasını sağladı. Bunun üzerine eski bakan Mustafa Varank sosyal medya hesabından tepkide bulunarak içki satışının hukuka aykırı olduğunu iddia ederek ve CHP genel başkanı Özgür Özel'i etiketleyerek tepki gösterdi.
MEMLEKETTE KONUŞULMASI GEREKEN ÖNCELİKLİ KONULAR VAR
Son dönemlerde ülkemiz ve milletimiz hükümetin yanlış politikaları nedeniyle birtakım güçlükler ve mağduriyetlerle karşı karşıya kaldı. Uzun süredir devam eden sorunlara birtakım çözüm yolları aranmışsa da halk mağduriyet yaşamaya devam etmektedir. Hükümetin bu konuların çözülmesi noktasında ciddi adımlar atması gerekirken memleketi lüzumsuz tartışmalar içerisine çekmesi ve böylece toplumun asıl gündemden uzaklaştırılması tamamen bir kurgu. Konuşulması gereken konular konuşturulmuyor; konuşulmaması gereken konular gündeme alınıyor. Belediye yasal olarak gençleri sahildeki kafe ve büfelerde içki içmeye teşvik edemez. Bu doğru. Ne var ki gençlerin kişisel iradeleri doğrultusunda ve herhangi bir teşvike maruz kalmadan diledikleri gibi yaşamaları da yasalara aykırılık teşkil etmez. Sayın Varank'ın bu konuyu bir tartışma malzemesi haline getirmesi ve gündemi sulandırması yanlış.
NASIL BİR TOPLUMUZ?
28 Şubat sürecini hatırlarsınız birçok kamu kurumunda inançlı insanlar çeşitli baskılara maruz kalmış ve kurumlardan dışarıya atılmıştı. Bunun dışında nice devlet memuru ve öğrenci ihraç edilmiş, vatandaşlar kamu hizmetlerinden mahrum bırakılmıştı. İnsan hak ve hürriyetine aykırılık teşkil eden bu uygulamayı o dönem reddetmiştik. Bundan ibret almak ve özgürlüklere sıkı sıkıya bağlanmak, toplumumuz için önemli bir kazanım olarak kabul edilmeliydi. Fakat geldiğimiz noktada inanç ve yaşam noktasında bazı özgürlüklerin hâlâ reddediliyor olması, vicdana aykırı. Arzu eden içki içer dileyen içmez. Ben içki içmem, inancım gereği bunu reddederim; ama içki içenler konusunda bir şeyleri dile getirme hakkına da sahip değilim. Toplumsal alanda sorun olarak kabul edilen meselelerin çözüm mercii belediyeler değil, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’dır. Gençlerin alkol bağımlılığı konusunda tepkide bulunmak yerine çeşitli kurumların harekete geçmesi ve tedbirler alması bir gereklilik. Ama siz eski bir bakan olarak başkasının hayatına müdahale etme hakkına sahip değilsiniz. Tutumunuz toplumu tek bir kalıba koymaktan öteye gitmez. Hak ve özgürlükler birilerini keyfi arzuları doğrultusunda sınırlanamaz ve engellenemez. Bazı siyasetçilerin bunu içselleştirmeleri gerekir.