Bir bayramın sonuna gelmiş bulunuyoruz yine.
Seneye kim öle kim kala …
Kim ayrıla, kim barışa …
Kim düşmanken dost, dostken düşman ola.
Kim gide kim kala.
Drama bağladın Nefo!
Yok be gülüm gölgem; hayatın olmazsa olmazı gerçeği, doğmak kadar ölmek.
Ayrıca fiziksel olanı bir kenara, ruhsal ölümler bana daha dramatik gelir, yaşarken öldürdüğünüz insanlar ruhunuzda.
El Fatiha.
Her şeyin zamanı sınırlı, baksana ne sonsuz ki?
Dünya bile; artık bende ölüyorum diyor.
‘’ Bed of rose’’ Bonjovi kulaklarımın pasını siliyor …
Sürekli ayni rutin giden süreç, aynı şeyler tekrarlanıyor dünyada.
Ufak aksiyonlar dışında her şey ayni …
Sadece insanlar değişiyor.
Yine insanlar âşık olacak, yine insanlar ekmek derdinde yaşama tutunmaya çalışacak, yine insanlar birbirlerine acımadan katledecek, yine gıybetler olacak, yine kış gelecek sonra yaz…
İstasyon gibi dünya; o hancı biz insanoğlu yolcu.
Özdemir Asaf üstat kaleminden yalnızlığı
‘’Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.’’ diye anlatmış; yaşamda bir an hep yeniden doğuş ve sonsuzluk döngüsü, yalnızlık en iyi arkadaş kendinle olacak. Tek başınalık başka bir şey, yalnızlık başka bir şey. Tek başınalık boğar, ama yalnızlık nefes aldırır.
Kendini tanıma fırsatı yaratır.
Hayattan neler istediğini anlamını sağlar, hesaplaşmalarını yaparsın, yolunu çizersin. Şükretmenin; ruhunu iyileştirdiğini fark edersin, yaralarını kaşıyıp kanatmayı bırakır, düne yol verir, bugünü yaşar, yarına yol açarsın. Düştüğün yerden kendine omuz verir daha güçlü ayağa kalkarsın.
Ben severim o yüzden, yalnızlığı.
Ötesi yaradan hep yanındadır.
Değer verdiğim insanların iyi günlerinde de olmaya çalışsam; daha çok zorda kaldıkları, acıları olduğunda, haksızlıklar karşısında gördüğümde yanlarında olmayı tercih ederim. İyi, mutlu, refah günlerinde herkes vardır zaten. Etraf kalabalıktır; önemli olan tek başınayken omuz vermek, destek olmak, yoldaş olmak.
Bilirler tek başına olmadıklarını, Nefo vardır.
Az ve öz dostluklar bende ki çıkarsız taaaa, aha da böyle sol yandan on numara beş yıldızlık; görüşmesek te yıllarca yüz yüze, bir araya geldiğimizde sanırsınız on dakika önce ayrılmışız. Sahtelikten uzak, maskesiz, havada uçuşan kahkahalar, yeri gelir eşlik eder gözyaşlarına.
Tekrar yaşam döngüsüne yani, normale döneceğiz. Bayram süresince belediyeler görevlerini öyle ya da böyle yaptı, her şey mükemmel miydi derseniz, mümkün mü derim; vatandaşların şikâyet listesi uzun büyükşehirden ilçe belediyelerine. Sanırım en büyük handikabı yaşamakta Mersin’de belediyelerin başkanları ve üst yönetimleri; seçimin kazanılmasının getirdiği zorlu mücadele sürecini, onlara omuz verenleri çabuk unutmaları , yanlış algılamalarıyla süreci ve sonrasını ötesi.
Alice Harikalar Diyarı Kitabında gerçeklik algısının değişimiyle ilgili bir paragraf vardır.
“Ne tuhaf bir duygu!” dedi Alice; Bir teleskop gibi çenemi kapatıyor olmalıyım.” Ve gerçekten de öyleydi: şimdi sadece on santim boyundaydı.”
"Tam o sırada başı salonun çatısına çarptı: aslında şimdi yüksekliği dokuz metreden fazlaydı."
Bu kendilerini dev aynasında görme huyu tehlikeli; çünkü belediyecilik;en ahdi vefası az olan durumlardandır. Ahdi vefa göstermezseniz, ahdi vefa göremezsiniz ve yapılanlar çorap söküğü gibi ip yumağına dönüşür. Elinizde bir tomak ip yumağıyla kala kalırsınız. O küçük su damlası gördükleriniz, aslında ummandır.
Her şey şimdi başladı hepiniz için Mersin’de; dün de yaptıklarınız dünde kaldı, eskinin ve bugünün ayni başkanları. Sıfır başkanlarla ayni kategoridesiniz.
Ahdi vefayı unutmayın ki, o ahdi vefa size karşıda unutulmasın.
Ne ekerseniz, onu biçersiniz der atalar kulağa küpe …
Dediğim gibi her şey daha yeni başladı sıfırdan diye hesap edin, çorap söküğünü düşünerek.
Vesselam …