Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan
GÖLGE Nefise CANARAN
Köşe Yazarı
GÖLGE Nefise CANARAN
 

Acaba Vekiller uyanır mı?

Gece uyutmuyor ne sıcak ne Araf’ta kalan sorunlar. Araf’ta kalmayı sevmem; hayatımda netlik hâkim oldu hep. Araf’ta kalan konuları halletmek kolayda, ya bu sıcak? Bismillah ya, daha Haziran’dayız arkadaş! Klimalar hasta ediyor, nem felaket …Yanıyor ortalık! İklime atıyoruz suçu da sen yeşil denizi kes, oksijensiz bırak; beton binaları diki rüzgarın önüne set çek, sonra sıcakkkkk de dur; suçu iklim değişimine at.  Yani insanoğlunun yaptığı en kolay şey; suçu at üzerinden. Bu aralar, e madem sıcak, kafa karışık; Kore ve Uzakdoğu filmlerine dalış yaptım bendenizde.  Bu kadar mı gerçekçi, bu kadar mı sımsıcak, bu kadar mı olur diyor insan? Ve bu kadar mı; özlerini, geleneklerini, aile yapılarını koruyorlar ve dizilere saygıyı, algı- süptriminal mesaj yansıtıyorlar hem kendi halklarına hem dünyaya. Âmâ göstermelik değil, saygı hakikaten birinci öncelikleri. Aktör ve aktrisleri gözleriyle mimikleriyle konuşuyor resmen. Türkçe alt yazılıda izlesem, keyif veriyor gerçeklik. Özelliklede Kore yapımları; malum bizim Türk dizilerimizin çoğu Kore versiyonlu.  Ya evlerine terlikle giriyorlar, isterlerse zengin evi olsun. Bizim; Kore versiyonluda olsa dizilere bakıyorsunuz ve bıraktım dizileri; normal hayatlarda ayakkabılarla dolaşmalar evlerde. Neymiş efendim; Avrupalıların modernliği imiş güya. İyide, o Avrupa; aylarca hatta yıllarca yıkanmayan insanlarıyla ünlü. Saraylarından sıradan halklarına kadar geçmiş yüzyıllarda pis olmalarıyla meşhur. Fransa o parfümü niye çıkardı sanıyorsunuz? Uzakdoğu’nunda yeme alışkanlığı, aut be usta. Oralara gitmek istiyorum, kısmet olursa ömrü hayatımda; aslında özellikle Kore’ye, tabi Güney Kore’ye anca Kuzey Kore hala gizem ülkesi… Yani gidersem sadece abur cubur yerim; oralarda ne işim var börtü böcek ve denizden çıkan babam olsa yerim lafını da almayım. Damak tadım bildiğiniz anam babam usulü Türk mutfağı acılısından ;zaten bizim milletten orada da yaşayan, ekmeğini kazanan toprağım çok ,yani aç kalmam. Kısa boylu denir ama artık Uzakdoğulular için 180’nin üzerinde yeni nesilleri ve hakikaten ab-ı hayat suyunu bulmuşlar gibi, yaşlanmıyorlar kadını erkeğiyle. Kore farklı Uzakdoğu’nun diğer ülkelerinden gibi. İnanın artık dizi ve filmlerini izleyince; kültürlerini yaşam tarzlarını bile ayırt edebiliyorum ilginç şekilde. Bak şimdi, niye bizim dizi, sinema sektörümüz senaryo üretemiyor sorusu geldi aklıma; niye tıpatıp kopyala yapıştır senaryo yapıyor?  Bu kadar mı; armut piş ağzıma düş olduk ya da hayal gücümüzü kaybettik ya da duygularımız mı körleşti? Ona bakarsak dönemin müzik sektörü de ayni durumda, uzun süreç yok artık; günü kurtarma adına lay lom şarkılar. Milletçe kendimizden mi uzaklaşıyoruz ne!!!! Uzun metrajlı bir Çin; mafya, aksiyon araya romantizmde konmuş bir film izledim o meşhur 1930-1960 mafyanın dünyada ön planda olduğu yıllar, geçenlerde tekrar Babayı’da izlemiştim seri halinde. İtalyan, Çin, ABD mafya filmleri o dönemleri anlatan; sokaklar, hükümetler, tüm kurumlar, ticaret tamimiyle mafyanın kontrolü altında açıktan hem de. Şiddetin akıl almaz yöntemleri, ölen ölene…  Mafya değince o dönemden şimdiki 2000’li yıllardaki mafyalaşmaya bakıyorsunuz dünyaya ve ülkemize; ne kadar farklılaşmış her şey, diyorsunuz. Teknikler,zaman,teknoloji, insanlar değişse de ayni sistem; örümcek ağı devam . Birkaç sonraki nesiller, bu dönemi konu alan mafya filmleri için; bizim yaptığımız yorumların aynisini, o dönem için yapacaktır kim bilir! Ailerin, grupların mafyalaşması yerine; ülkeler olacak baş aktörler belki de…Dünya sana uymuyorsa, sen dünyaya uy be insanoğlu, diyeceğimde; daha çok dünyayı almışsın eksenine ve hep o uymakta sana heyhat.   Dip notcum; Edremit Körfezi'nden Aydıncığ’a taşınacak Balık Çiftliği meselesi, şu aralar gündemde. Nükleer Santral Mersin'in cennet en güzel kıyısındayken, üzerine balık çiftliği…  Edremit Körfezi yerine, niye Aydıncık? Kim, neye göre karar verdi? Yetkililer; Mersinlilerin fikrini almadan, sormadan böylesi bir karar nasıl verirsiniz diye sorası geliyor insanın?  Sonra da ne zaman sonuna kadar gitti ki Mersinliler; hayır ya da dur demekte, diye aklınıza geliyor. Cılız ses; kaybolur gider evrende mevzuu durum, belki de . Balık Çiftliği ne alaka; Turizmin cennetinde ki Aydıncık’ta? Biz yaparız dinlemeyiz kimseyi derseniz de; o zaman gerçekten Mersinlileri cezalandırdığını düşüneceğiz ve bu üslup, sayın Cumhurbaşkanımızın yaratmaya çalıştığı ortamla tamamen zıt...  Bu ikilem, ilginç sorular getiriyor; acaba? Acaba? Acaba? … Bide; Mersin'in 13 milletvekili hakikaten yaşıyor musunuz ya ya da uykuda mısınız?  Vekili olduğunuz Mersin için uyanma vakti ... Hatırladınız di mi Mersin vekilisiniz! Mersinliler sayesinde vekilsiniz. Vakit sorumluluk alma vakti.
Ekleme Tarihi: 24 Haziran 2024 - Pazartesi

Acaba Vekiller uyanır mı?

Gece uyutmuyor ne sıcak ne Araf’ta kalan sorunlar.
Araf’ta kalmayı sevmem; hayatımda netlik hâkim oldu hep.
Araf’ta kalan konuları halletmek kolayda, ya bu sıcak?
Bismillah ya, daha Haziran’dayız arkadaş!
Klimalar hasta ediyor, nem felaket …Yanıyor ortalık!
İklime atıyoruz suçu da sen yeşil denizi kes, oksijensiz bırak; beton binaları diki rüzgarın önüne set çek, sonra sıcakkkkk de dur; suçu iklim değişimine at. 
Yani insanoğlunun yaptığı en kolay şey; suçu at üzerinden.
Bu aralar, e madem sıcak, kafa karışık; Kore ve Uzakdoğu filmlerine dalış yaptım bendenizde. 
Bu kadar mı gerçekçi, bu kadar mı sımsıcak, bu kadar mı olur diyor insan? Ve bu kadar mı; özlerini, geleneklerini, aile yapılarını koruyorlar ve dizilere saygıyı, algı- süptriminal mesaj yansıtıyorlar hem kendi halklarına hem dünyaya. Âmâ göstermelik değil, saygı hakikaten birinci öncelikleri. Aktör ve aktrisleri gözleriyle mimikleriyle konuşuyor resmen. Türkçe alt yazılıda izlesem, keyif veriyor gerçeklik. Özelliklede Kore yapımları; malum bizim Türk dizilerimizin çoğu Kore versiyonlu. 
Ya evlerine terlikle giriyorlar, isterlerse zengin evi olsun. Bizim; Kore versiyonluda olsa dizilere bakıyorsunuz ve bıraktım dizileri; normal hayatlarda ayakkabılarla dolaşmalar evlerde. Neymiş efendim; Avrupalıların modernliği imiş güya. İyide, o Avrupa; aylarca hatta yıllarca yıkanmayan insanlarıyla ünlü. Saraylarından sıradan halklarına kadar geçmiş yüzyıllarda pis olmalarıyla meşhur. Fransa o parfümü niye çıkardı sanıyorsunuz? Uzakdoğu’nunda yeme alışkanlığı, aut be usta. Oralara gitmek istiyorum, kısmet olursa ömrü hayatımda; aslında özellikle Kore’ye, tabi Güney Kore’ye anca Kuzey Kore hala gizem ülkesi… Yani gidersem sadece abur cubur yerim; oralarda ne işim var börtü böcek ve denizden çıkan babam olsa yerim lafını da almayım. Damak tadım bildiğiniz anam babam usulü Türk mutfağı acılısından ;zaten bizim milletten orada da yaşayan, ekmeğini kazanan toprağım çok ,yani aç kalmam. Kısa boylu denir ama artık Uzakdoğulular için 180’nin üzerinde yeni nesilleri ve hakikaten ab-ı hayat suyunu bulmuşlar gibi, yaşlanmıyorlar kadını erkeğiyle. Kore farklı Uzakdoğu’nun diğer ülkelerinden gibi. İnanın artık dizi ve filmlerini izleyince; kültürlerini yaşam tarzlarını bile ayırt edebiliyorum ilginç şekilde.
Bak şimdi, niye bizim dizi, sinema sektörümüz senaryo üretemiyor sorusu geldi aklıma; niye tıpatıp kopyala yapıştır senaryo yapıyor? 
Bu kadar mı; armut piş ağzıma düş olduk ya da hayal gücümüzü kaybettik ya da duygularımız mı körleşti? Ona bakarsak dönemin müzik sektörü de ayni durumda, uzun süreç yok artık; günü kurtarma adına lay lom şarkılar.
Milletçe kendimizden mi uzaklaşıyoruz ne!!!!
Uzun metrajlı bir Çin; mafya, aksiyon araya romantizmde konmuş bir film izledim o meşhur 1930-1960 mafyanın dünyada ön planda olduğu yıllar, geçenlerde tekrar Babayı’da izlemiştim seri halinde. İtalyan, Çin, ABD mafya filmleri o dönemleri anlatan; sokaklar, hükümetler, tüm kurumlar, ticaret tamimiyle mafyanın kontrolü altında açıktan hem de. Şiddetin akıl almaz yöntemleri, ölen ölene… 
Mafya değince o dönemden şimdiki 2000’li yıllardaki mafyalaşmaya bakıyorsunuz dünyaya ve ülkemize; ne kadar farklılaşmış her şey, diyorsunuz. Teknikler,zaman,teknoloji, insanlar değişse de ayni sistem; örümcek ağı devam . Birkaç sonraki nesiller, bu dönemi konu alan mafya filmleri için; bizim yaptığımız yorumların aynisini, o dönem için yapacaktır kim bilir! Ailerin, grupların mafyalaşması yerine; ülkeler olacak baş aktörler belki de…Dünya sana uymuyorsa, sen dünyaya uy be insanoğlu, diyeceğimde; daha çok dünyayı almışsın eksenine ve hep o uymakta sana heyhat.
 
Dip notcum; Edremit Körfezi'nden Aydıncığ’a taşınacak Balık Çiftliği meselesi, şu aralar gündemde. Nükleer Santral Mersin'in cennet en güzel kıyısındayken, üzerine balık çiftliği… 
Edremit Körfezi yerine, niye Aydıncık?
Kim, neye göre karar verdi?
Yetkililer; Mersinlilerin fikrini almadan, sormadan böylesi bir karar nasıl verirsiniz diye sorası geliyor insanın? 
Sonra da ne zaman sonuna kadar gitti ki Mersinliler; hayır ya da dur demekte, diye aklınıza geliyor.
Cılız ses; kaybolur gider evrende mevzuu durum, belki de .
Balık Çiftliği ne alaka; Turizmin cennetinde ki Aydıncık’ta?
Biz yaparız dinlemeyiz kimseyi derseniz de; o zaman gerçekten Mersinlileri cezalandırdığını düşüneceğiz ve bu üslup, sayın Cumhurbaşkanımızın yaratmaya çalıştığı ortamla tamamen zıt... 
Bu ikilem, ilginç sorular getiriyor; acaba?
Acaba?
Acaba?
Bide;
Mersin'in 13 milletvekili hakikaten yaşıyor musunuz ya ya da uykuda mısınız? 
Vekili olduğunuz Mersin için uyanma vakti ...
Hatırladınız di mi Mersin vekilisiniz!
Mersinliler sayesinde vekilsiniz.
Vakit sorumluluk alma vakti.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.