Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan
Simge ERCİYAS
Köşe Yazarı
Simge ERCİYAS
 

Haddini Aşan Sistem Yemini

Vatandaşın işi görülsün, halkın işi kolaylaşsın, hepsi Milli Servet, fazlasını almam dediğimiz Türk bilinçli siyasi aklından önce siyasinin işi görülsün aklına geldik. İlkin değerler, sonrasında vatandaş olgusu unutuldu. Türk ve Millet kelimeleri böyle olmayanların elinde an be an yozlaşmakta. Yüz yıl öncesinde ki gibi bugün yine sınıfçı sosyal sistem hortlatıldı… Bu onursuzluk fırsat bulduğu tüm zamanlarda bir şekilde kendini yenileyerek emperyalizm yeminine sadakat besliyor. Türk Milleti bu onursuz yemine karşı en son 1923 yılında tüm ferasetini kullanarak, karşı yeminle ülkesini ayakta tutmayı ve egemenlik sadakatine sahip çıkmayı başarmıştı. Bu sınav bugün yeniden karşımızda durmakta. Peki Yemini Hatırlayan Var mı? Bizler onurumuzla ve defalarca kurduğumuz vatanlarımızda, milletimize hizmet etmeyi kutsal bir görev olarak bilen ve asla meslek olarak görmeyen Türk milletinin halklarıyız. Hizmet bedeli dediğimiz gerçekliğe ise emek ve geçimlik hakkı denen öğretmen maaşlarını geçmesin sözü ile ilkeselleştirmiş bir sisteme aitiz. Tüm hizmetleri aynı ölçünün oranına bağlarız. Çünkü tamamı özünde vatana hizmettir felsefesiyle yaklaşırız. Biz böyle yaklaşırız çünkü halkın üzerinden zenginleşmeyi hakir görür, gerçek zenginleşmeyi dünya ticari zekasının içinden çıkardığımız akıllarla, halkın topyekûn, kalkınmasına bağlarız. Hatta çoğu zaman ilkelerden öteye de geçer ve hizmet bedelini ve halkın halka hizmetini çoğu zaman parayla ödenmesi mümkün olmayan itibarlara adarız. Bu en meşru hizmetin en yüksek bedelini nesillerin kabul edeceği Milli İtibarlarla taçlandırırız. Yani demem o ki… Biz hep böyle yapanlarız. Bu uğurda Milli olmayı yüce bir itibar aklına çıkararak, dünyada eşi benzeri olmayan Töre/Anayasalar yaratır, o itibarları, Türk için onur makamı ve de en büyük zenginlik makamı sayarız.   Batılı ya da Doğulu siyasi aklın anlamadığı bir gerçek varsa o da tam olarak Türk’ün itaat halidir. Biz kendi itibarlarımızı yalnızca Türk Milletine layık ve eşit görmüş erdemli insanlarız. Unutulmamalıdır ki egemenliğin, özgürlük ve hürriyetin olmadığı ortamlarda, Türk Milleti yine yeniden kendini arar ve bulur. Öyle ki anayasası ve binlerce yıllık töresi dahi kendine lider aramayı yasaklamış, yalnız ve yalnız içinden çıkardığı değerlerin samimiyetli olanına itibar etmeyi uygun görmüş ve bu karakteri bin yıllardır yaşatmıştır. Bu gerçeği tüm tarihi zamanlarda kanıtlamış olmamızdan, bu bilinç, birlik ve olgunluktan onlar itina etmektedir. Bu değeri ne bir dine ne bir din adamına ne de başka kültürlere esir etmediğimiz gerçeği ise tüm sınıfçı sistemleri çıldırtmaktadır. Yani biz dünyayı çılgına çevirenleriz. Onlar bilir ki Türk Milleti olarak bizler, kendi milli değerlerine sayı göstermeyen ve düşmanlık edenlere, asla ve asla itibar etmediğimiz gibi merhamet de etmeyiz. Bu uğurda ne din aklına ne de başka bir milletin aklına tamah etmeyiz. Bizler ruhu olmayan canlıya canlı bile demeyen bir milletiz. Doğal olmayanı ve doğadan olmayanı reddedenleriz. Başka bir tanımla örneğin parayla itibarın ya da ruhunu satıp soykırımcı ölümleri kutsallaştırılan veya etnik ayrımın canavarına benzeyen küresel akılla hizmet veren, bilim edinimiyle toplu yok edilişin formülünü bulan ve en önemlisi de ulus aklını yok eden sistemin hizmetkarına hiçbir zaman fırsat vermeyiz.   Günümüz Gerçeğine Gelecek Olursak… Tarih, yine yeniden, tarih öncesine benzer bir yozlaşma ve çürüme içindedir. Ahlaksızlığın yüceltildiği, siyasetin dahi yozlaşmışının itibarına odaklandığı bir düzen, insani bir düzen olamadığı gibi Türk rejimini asla ve asla temsil edemez. Yani, bugünkü sistem Türk aklı olamaz, olması teklif dahi edilemez.   Türk olmayan bu yozlaşmaya, şehit verdiğimiz asker, öğretmen, bilim insanı, genç, çocuk ve gelecek nesillerin elimizden alınmasına göz yummak bir yana sığınmacı adı altında ülke geneline yayılan tehdidin de farkında olanlarız. Kimse huzurlu değil ve güvende de değil hissinin bedeli ve tek sorumlusu yönetimin dizayn ettiği meclis, bakanlıklar, siyasi partiler ve adalet makamı iken, hiçbirinden milli şuura dair ses çıkmıyor olması çalışılması gereken bir konum ve konu olarak önümüzde durmaktadır.   Benzeri bir konuya ait sorunun bir de TURA yüzü var ki en etkin çare burada aranmalıdır. Türkiye'de eğitim sistemi, kast sistemine yine yeniden döndürülmüştür. Milletin elinden eğitim ve edinme hakkı alınmıştır. Sözde yeni müfredat okullarda eğitimi gevşetmiş ve iyi liselere ve üniversitelere yalnız özel ders ve pahalı kaynak kitap desteği alabilen sözde yanlı zenginlerin gideceği bir sistem olan eski adı ile misyoner okulları ile bilinen Amerikan Board misyonerlik teşkilatı aklına getiren sistemler getirilmiştir. Tıpkı Osmanlı’nın son beş yüz yılında olduğu gibi ekonomik dengesizlik ise sistemin alt yapısını oluşturmakta. Bu sistemi yüz yıl önce yıkmış olmamıza karşın yine yeniden ve daha acımasız haliyle en yakınımızda nefes alıyor olması, hepimiz adına, utanılması gereken bir durum olması gerekirken ne yazık ki tüm sosyal mecralarda ve fiili toplanmalarda Türkiye’nin refahı yerine bu sisteme nasıl entegre oluruzun planları yapılıyor ve hatta olası her mecrada, gündemi maniple eden insanların ses bombalarından başka konu dönmüyor. Durumun en acımasız tarafı ise bu aymazlığı yapan her bir kesimin, isimlerinin başında ya milli ya da Türk kelimesinin olmasıdır. Yine hatırlatmakta fayda gördüğüm bir açıyı yinelemek gerekirse, ülkemizde Lider beklenmesi yasaklanmış bir kuruluşun, kurtuluş çareleri yine Türk Milleti’nin ferasetine bırakılmıştır. Yani Türkiye’nin başına gelecek her iyi ve kötü olaydan Türk Milleti sorumlu olacaktır. Türk Milleti akıl ile birlik bilincinde hareket etmeyi bilmeli ve bu uğurda amaçlara meyil etmelidir. Millet özgün bir siyaset üretmeli ve bu siyaseti iktidar halinde var etmelidir.   Her şeye rağmen, vatanını en çok seven, işini en ilkeli yapandır ve Türk çocukları geleceğimizin teminatlarıdır dediğimiz her bir gün için sağlıklı kalabilmek ve nesillerimizi bu çirkinliğe teslim etmeden geleceğe hazır etmek, olası en iyi çıkış noktası olacaktır. İnanıyorum ki Türk ilkeleri hala birçok kişinin kalbinin derinliklerinde elmas gibi parlamakta ve cevherini gününe saklamaktadır.   Son olarak… Devlet üzerinden millet değil, millet üzerinden devlet ilkesini, millet üzerinden geçinmek olarak algılayanların, ticari zekâlarını milletin çıkarları üzerine kurgulaması gerektiği açıktır. Binlerce yıllık Türk tarihimizde Milli bilincimiz ve ilkelerimiz bizlere karşı hiç bu kadar onursuzca kullanılmamış ve örselenmemiştir. Yerel ve genel yönetimlerdeki yetkililerin liyakatsizliği ve yetkinsizliği halk tarafından kabul edilmedikçe durumun düzelmesi de mümkün değildir. Bu manada unutulmaması gereken konu, seçilerek görev almış tüm siyasilerin millet adına devlet memuru (kamutay) olduklarının bilinmesi ve bu ülkede Lider beklemenin yasak olduğunun ezber edilmesidir. Devlet yönetimindeki görevlerinde başarısız olmaları halinde görevlerini derhal bırakmaları da Töre/Anayasa gereğidir. Çünkü yürütme sadece Anayasayı halk için yürürlüğe koyma, yaşama ve yaşatma erdeminde rol almalıdır. Yürütmenin rejime muhalif olması bizzat rejime düşmanlık etmesi anlamı taşımaktadır. Ve… Türk Milleti der ki: Kimse “şefaat” ilkesi güdümünde bürokrasi sarhoşluğuna girip, milletin huzur hakkını gasp edecek eylemlere tamah etmemeli ve kendi görevlerinin maliyetini vatandaşa yüklememelidir.  Millet eker, biçer, çalışır. Kamutay millet adına millet için düşünür, taşınır.  Seçilmiş olanlar da millet ile değil, dünya ile yarışır. 100. Yılda bu tanımları hatırlatmak zorunda olmak dahi, üzüntümüzün ne derin olduğunun kanıtıdır.   En nihayetinde Mutluluk insanlık için ihtiyaç, lakin ÖzGür’lük Türk için zaruridir. Simge ERCİYAS (Hür Düşünce Hareketi Genel Başkan Yardımcısı) Amerikan Board misyonerlik teşkilatı için linki tıklayın: https://x.com/SimgeErciyas/status/1844081727276229097
Ekleme Tarihi: 02 Aralık 2024 - Pazartesi

Haddini Aşan Sistem Yemini

Vatandaşın işi görülsün, halkın işi kolaylaşsın, hepsi Milli Servet, fazlasını almam dediğimiz Türk bilinçli siyasi aklından önce siyasinin işi görülsün aklına geldik. İlkin değerler, sonrasında vatandaş olgusu unutuldu. Türk ve Millet kelimeleri böyle olmayanların elinde an be an yozlaşmakta. Yüz yıl öncesinde ki gibi bugün yine sınıfçı sosyal sistem hortlatıldı…

Bu onursuzluk fırsat bulduğu tüm zamanlarda bir şekilde kendini yenileyerek emperyalizm yeminine sadakat besliyor.

Türk Milleti bu onursuz yemine karşı en son 1923 yılında tüm ferasetini kullanarak, karşı yeminle ülkesini ayakta tutmayı ve egemenlik sadakatine sahip çıkmayı başarmıştı. Bu sınav bugün yeniden karşımızda durmakta.

Peki Yemini Hatırlayan Var mı?

Bizler onurumuzla ve defalarca kurduğumuz vatanlarımızda, milletimize hizmet etmeyi kutsal bir görev olarak bilen ve asla meslek olarak görmeyen Türk milletinin halklarıyız. Hizmet bedeli dediğimiz gerçekliğe ise emek ve geçimlik hakkı denen öğretmen maaşlarını geçmesin sözü ile ilkeselleştirmiş bir sisteme aitiz. Tüm hizmetleri aynı ölçünün oranına bağlarız. Çünkü tamamı özünde vatana hizmettir felsefesiyle yaklaşırız.

Biz böyle yaklaşırız çünkü halkın üzerinden zenginleşmeyi hakir görür, gerçek zenginleşmeyi dünya ticari zekasının içinden çıkardığımız akıllarla, halkın topyekûn, kalkınmasına bağlarız.

Hatta çoğu zaman ilkelerden öteye de geçer ve hizmet bedelini ve halkın halka hizmetini çoğu zaman parayla ödenmesi mümkün olmayan itibarlara adarız. Bu en meşru hizmetin en yüksek bedelini nesillerin kabul edeceği Milli İtibarlarla taçlandırırız.

Yani demem o ki… Biz hep böyle yapanlarız. Bu uğurda Milli olmayı yüce bir itibar aklına çıkararak, dünyada eşi benzeri olmayan Töre/Anayasalar yaratır, o itibarları, Türk için onur makamı ve de en büyük zenginlik makamı sayarız.  

Batılı ya da Doğulu siyasi aklın anlamadığı bir gerçek varsa o da tam olarak Türk’ün itaat halidir. Biz kendi itibarlarımızı yalnızca Türk Milletine layık ve eşit görmüş erdemli insanlarız.

Unutulmamalıdır ki egemenliğin, özgürlük ve hürriyetin olmadığı ortamlarda, Türk Milleti yine yeniden kendini arar ve bulur. Öyle ki anayasası ve binlerce yıllık töresi dahi kendine lider aramayı yasaklamış, yalnız ve yalnız içinden çıkardığı değerlerin samimiyetli olanına itibar etmeyi uygun görmüş ve bu karakteri bin yıllardır yaşatmıştır.

Bu gerçeği tüm tarihi zamanlarda kanıtlamış olmamızdan, bu bilinç, birlik ve olgunluktan onlar itina etmektedir. Bu değeri ne bir dine ne bir din adamına ne de başka kültürlere esir etmediğimiz gerçeği ise tüm sınıfçı sistemleri çıldırtmaktadır. Yani biz dünyayı çılgına çevirenleriz.

Onlar bilir ki Türk Milleti olarak bizler, kendi milli değerlerine sayı göstermeyen ve düşmanlık edenlere, asla ve asla itibar etmediğimiz gibi merhamet de etmeyiz. Bu uğurda ne din aklına ne de başka bir milletin aklına tamah etmeyiz. Bizler ruhu olmayan canlıya canlı bile demeyen bir milletiz. Doğal olmayanı ve doğadan olmayanı reddedenleriz. Başka bir tanımla örneğin parayla itibarın ya da ruhunu satıp soykırımcı ölümleri kutsallaştırılan veya etnik ayrımın canavarına benzeyen küresel akılla hizmet veren, bilim edinimiyle toplu yok edilişin formülünü bulan ve en önemlisi de ulus aklını yok eden sistemin hizmetkarına hiçbir zaman fırsat vermeyiz.  

Günümüz Gerçeğine Gelecek Olursak…

Tarih, yine yeniden, tarih öncesine benzer bir yozlaşma ve çürüme içindedir. Ahlaksızlığın yüceltildiği, siyasetin dahi yozlaşmışının itibarına odaklandığı bir düzen, insani bir düzen olamadığı gibi Türk rejimini asla ve asla temsil edemez. Yani, bugünkü sistem Türk aklı olamaz, olması teklif dahi edilemez.  

Türk olmayan bu yozlaşmaya, şehit verdiğimiz asker, öğretmen, bilim insanı, genç, çocuk ve gelecek nesillerin elimizden alınmasına göz yummak bir yana sığınmacı adı altında ülke geneline yayılan tehdidin de farkında olanlarız.

Kimse huzurlu değil ve güvende de değil hissinin bedeli ve tek sorumlusu yönetimin dizayn ettiği meclis, bakanlıklar, siyasi partiler ve adalet makamı iken, hiçbirinden milli şuura dair ses çıkmıyor olması çalışılması gereken bir konum ve konu olarak önümüzde durmaktadır.  

Benzeri bir konuya ait sorunun bir de TURA yüzü var ki en etkin çare burada aranmalıdır. Türkiye'de eğitim sistemi, kast sistemine yine yeniden döndürülmüştür. Milletin elinden eğitim ve edinme hakkı alınmıştır.

Sözde yeni müfredat okullarda eğitimi gevşetmiş ve iyi liselere ve üniversitelere yalnız özel ders ve pahalı kaynak kitap desteği alabilen sözde yanlı zenginlerin gideceği bir sistem olan eski adı ile misyoner okulları ile bilinen Amerikan Board misyonerlik teşkilatı aklına getiren sistemler getirilmiştir. Tıpkı Osmanlı’nın son beş yüz yılında olduğu gibi ekonomik dengesizlik ise sistemin alt yapısını oluşturmakta.

Bu sistemi yüz yıl önce yıkmış olmamıza karşın yine yeniden ve daha acımasız haliyle en yakınımızda nefes alıyor olması, hepimiz adına, utanılması gereken bir durum olması gerekirken ne yazık ki tüm sosyal mecralarda ve fiili toplanmalarda Türkiye’nin refahı yerine bu sisteme nasıl entegre oluruzun planları yapılıyor ve hatta olası her mecrada, gündemi maniple eden insanların ses bombalarından başka konu dönmüyor.

Durumun en acımasız tarafı ise bu aymazlığı yapan her bir kesimin, isimlerinin başında ya milli ya da Türk kelimesinin olmasıdır.

Yine hatırlatmakta fayda gördüğüm bir açıyı yinelemek gerekirse, ülkemizde Lider beklenmesi yasaklanmış bir kuruluşun, kurtuluş çareleri yine Türk Milleti’nin ferasetine bırakılmıştır. Yani Türkiye’nin başına gelecek her iyi ve kötü olaydan Türk Milleti sorumlu olacaktır. Türk Milleti akıl ile birlik bilincinde hareket etmeyi bilmeli ve bu uğurda amaçlara meyil etmelidir.

Millet özgün bir siyaset üretmeli ve bu siyaseti iktidar halinde var etmelidir.  

Her şeye rağmen, vatanını en çok seven, işini en ilkeli yapandır ve Türk çocukları geleceğimizin teminatlarıdır dediğimiz her bir gün için sağlıklı kalabilmek ve nesillerimizi bu çirkinliğe teslim etmeden geleceğe hazır etmek, olası en iyi çıkış noktası olacaktır.

İnanıyorum ki Türk ilkeleri hala birçok kişinin kalbinin derinliklerinde elmas gibi parlamakta ve cevherini gününe saklamaktadır.  

Son olarak… Devlet üzerinden millet değil, millet üzerinden devlet ilkesini, millet üzerinden geçinmek olarak algılayanların, ticari zekâlarını milletin çıkarları üzerine kurgulaması gerektiği açıktır. Binlerce yıllık Türk tarihimizde Milli bilincimiz ve ilkelerimiz bizlere karşı hiç bu kadar onursuzca kullanılmamış ve örselenmemiştir. Yerel ve genel yönetimlerdeki yetkililerin liyakatsizliği ve yetkinsizliği halk tarafından kabul edilmedikçe durumun düzelmesi de mümkün değildir.

Bu manada unutulmaması gereken konu, seçilerek görev almış tüm siyasilerin millet adına devlet memuru (kamutay) olduklarının bilinmesi ve bu ülkede Lider beklemenin yasak olduğunun ezber edilmesidir. Devlet yönetimindeki görevlerinde başarısız olmaları halinde görevlerini derhal bırakmaları da Töre/Anayasa gereğidir. Çünkü yürütme sadece Anayasayı halk için yürürlüğe koyma, yaşama ve yaşatma erdeminde rol almalıdır. Yürütmenin rejime muhalif olması bizzat rejime düşmanlık etmesi anlamı taşımaktadır.

Ve… Türk Milleti der ki: Kimse “şefaat” ilkesi güdümünde bürokrasi sarhoşluğuna girip, milletin huzur hakkını gasp edecek eylemlere tamah etmemeli ve kendi görevlerinin maliyetini vatandaşa yüklememelidir. 

Millet eker, biçer, çalışır. Kamutay millet adına millet için düşünür, taşınır. 
Seçilmiş olanlar da millet ile değil, dünya ile yarışır.

100. Yılda bu tanımları hatırlatmak zorunda olmak dahi, üzüntümüzün ne derin olduğunun kanıtıdır.  

En nihayetinde Mutluluk insanlık için ihtiyaç, lakin ÖzGür’lük Türk için zaruridir.

Simge ERCİYAS (Hür Düşünce Hareketi Genel Başkan Yardımcısı)

Amerikan Board misyonerlik teşkilatı için linki tıklayın: https://x.com/SimgeErciyas/status/1844081727276229097

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.