Politikada Uyumlu Bir Yolculuk...
Felsefe tarihi, çeşitli düşünce akımlarıyla doludur ve bu akımların her biri, dünyayı anlama ve yorumlama biçimimizi şekillendirir. İdealizm ve realizm, felsefenin en eski ve en etkili iki akımıdır. İdealizm, gerçekliğin temel olarak zihinsel veya ruhsal olduğunu savunurken, realizm, gerçekliğin bağımsız bir varlık olduğunu ve duyular aracılığıyla kavranabileceğini öne sürer.
İdealizm, Platon gibi Antik Yunan filozoflarının eserlerinde kökleri olan bir düşünce sistemidir. Platon'a göre, gerçek bilgi, duyusal deneyimlerin ötesinde, ideal formların dünyasında bulunur. Bu ideal formlar, mükemmellik ve değişmezlik özelliklerine sahiptir ve duyusal dünyamızdaki her şeyin bir yansımasıdır. İdealist eğitim felsefesi, bireyi bu ideallere ulaştırmayı ve insanı olması gerektiği gibi eğitmeyi amaçlar.
Realizm ise, Aristoteles ile ilişkilendirilen ve duyusal deneyime büyük önem veren bir felsefi akımdır. Realizm, bilginin dış dünyadan gelen verilere dayandığını ve araştırma, gözlem ve deney gibi yöntemlerle elde edilebileceğini savunur. Realist eğitim felsefesi, nesnel bir eğitimi savunur ve toplumun eğitimi önceliklidir.
Pragmatik idealizm ise, idealizm ve realizmin bir sentezi olarak görülebilir. Bu yaklaşım, idealist felsefenin zihinsel ve ruhsal unsurlarını kabul ederken, aynı zamanda realizmin pratik ve deneyime dayalı yönlerini de benimser.
Pragmatik idealizm, teorik düşüncelerin pratik uygulamalarla test edilmesini ve değerlendirilmesini vurgular. Uluslararası ilişkilerde de bu iki temel yaklaşım, realizm ve idealizm, devletlerin hareket biçimlerini ve küresel sistemin işleyişini açıklamada kullanılır. Realizm, güç mücadelesini ve ulusal çıkarları ön plana çıkarırken, idealizm, etik değerler ve uluslararası iş birliğinin önemini vurgular.
Politika, genellikle gerçekler ve idealler arasında bir denge kurma sanatı olarak görülür. İdealizm, dünyayı nasıl olması gerektiği şeklinde görmeyi savunurken, realist ve pragmatik idealizm daha çok dünyayı olduğu gibi kabul edip, pratik ve somut sonuçlara odaklanır.
Peki, bu iki yaklaşım politikanın kurgulanmış gerçekliğinde oluşan yanılsamaları aşmak için birlikte bir yol yürüyebilir mi?
Bu sorunun cevabı, idealizm ve realist/pragmatik idealizmin birbirini tamamlayıcı olabileceği fikrinde yatıyor. İdealizm, bireylerin ve toplumların daha yüksek hedeflere ulaşma arzusunu ateşleyebilir. Öte yandan, realist/pragmatik idealizm, bu hedeflere ulaşmak için gerekli olan pratik adımları ve stratejileri belirlemede kritik bir rol oynar.
Örneğin, Mordecai Roshwald, politikada idealizm ve realizm arasındaki ilişkiyi yeniden değerlendirmenin kendine özgü zamanda veya anda olabileceğini belirtiyor.
Roshwald'a göre, idealizm ve realist yaklaşımlar, değer yargılarıyla yakından ilişkilidir ve politik ve sosyal işlerde gerçekçi bir politika, makul ve övgüye değer olarak kabul edilirken, idealist bir politika ya en iyi unsurların ifadesi olarak yüksek derecede övülür ya da politik bir aptalın naif inancı olarak alay konusu olabilir.
Sami Pihlström ise pragmatik realist, idealist ve pluralist yaklaşımlar arasında bir denge kurmayı öneriyor.
Pihlström, Nicholas Rescher'in çalışmalarından yola çıkarak, realist, idealist ve pluralist fikirler arasındaki potansiyel çatışmaları aşmanın mümkün olduğunu savunuyor.
Bu düşünceler, idealizm ve realist/pragmatik idealizmin politikada birlikte nasıl işleyebileceğine dair önemli ipuçları sunuyor. İdealizm, vizyoner bir perspektif sağlarken, realist/pragmatik idealizm bu vizyonu gerçekleştirmek için gerekli olan zemini hazırlar. Böylece, politikanın kurgulanmış gerçekliğinde oluşan yanılsamaları aşmak için idealizm ve realist/pragmatik idealizm birlikte bir yol yürüyebilir. Sonuç olarak, idealizm ve realist/pragmatik idealizm, politikada birbirini dengeler ve birleştirir. İdealizm, umut ve ilham verirken, realist/pragmatik idealizm bu umutları gerçekleştirmek için somut adımlar atılmasını sağlar.
Her iki yaklaşımın birleşimi, politikanın daha etkili ve gerçekçi bir şekilde kurgulanmasına olanak tanır ve bireylerin yanı sıra toplumların da daha iyi bir geleceğe doğru ilerlemesine katkıda bulunur. Bu iki felsefi akımın eğitim, siyaset ve uluslararası ilişkiler gibi alanlarda uygulanış biçimleri, toplumların ve bireylerin dünyayı nasıl algıladıklarını ve ona nasıl tepki verdiklerini anlamamızda bize yardımcı olur.
İdealizm ve realizm, farklı zamanlarda ve farklı yerlerde, insanlık tarihinin akışını etkileyen güçlü fikirler olarak kalmaya devam edecektir.