Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

Şok iddia! 300.000 asker gönüllü olarak cepheye katıldı: Büyük taarruz hazırlığı

Dünya 03.12.2024 - 15:18, Güncelleme: 03.12.2024 - 15:18
 

Şok iddia! 300.000 asker gönüllü olarak cepheye katıldı: Büyük taarruz hazırlığı

Rusya Savunma Bakanlığı, yakın zamanda 300 binden fazla askerin Ukrayna'daki "özel askeri operasyon" olarak tanımlanan operasyona katılmak üzere gönüllü sözleşmeler imzaladığını duyurdu.

Bu son gelişme Rusya'nın askeri yaklaşımında önemli bir değişimi vurguluyor: büyük ölçekli askerlik yerine gönüllü askerlere büyük ölçüde güvenmek. Rusya Silahlı Kuvvetleri Muharebe Eğitim Müdürlüğü başkanı Ivan Buvaltsev, özellikle bu amaç için tasarlanmış yedek alayların oluşturulmasının başarılı olduğunu açıkladı. Bu alaylar, genellikle zorunlu hizmete alternatif sunan, belirli bir süre hizmet etmeye istekli sivillerden oluşan yeni askerleri eğitiyor. Bu gönüllü güç, Rusya'nın askeri stratejisinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Rus hükümetinin, politik açıdan hassas bir hareket olarak görülebilecek toplu askerlik hizmetine başvurmadan, Ukrayna'daki devam eden çatışma için ek güçleri seferber etmesini sağlıyor. Gönüllü hizmet sözleşmeleri genellikle maaş, yan haklar ve askerin taahhüt süresiyle ilgili şartlarla birlikte gelir. Hükümetin bu sözleşmelere güvenmesi, Rus ordusunda daha geniş bir eğilimi yansıtır; bu eğilim, zorunlu hizmet yerine tazminat için savaşmaya istekli bireylerle saflarını güçlendirmeyi amaçlar. UKRAYNA'DA 200 BİN ASKER FİRAR ETTİ Buna paralel olarak, Ukrayna ordusunun içindeki durum daha karmaşık hale geldi. Firarilerle ilgili önemli bir sorun olduğu yönünde raporlar ortaya çıktı. Son aylarda, endişe verici sayıda asker cepheden kaçtı, bazı tahminlere göre 200.000 kadar asker firar etti veya AWOL oldu. Bunun ardındaki nedenler çok yönlüdür. Ukraynalı askerler, Rus meslektaşları gibi, uzun süren ve görünüşte bitmeyen bir savaşın psikolojik bedeliyle mücadele ediyor. Birçok firar, askerlere tıbbi izin verildikten sonra veya savaş alanındaki stresin arttığı anlarda gerçekleşiyor. Tüm birliklerin aktif çatışma bölgelerinden çekildiği ve bunun da Ukrayna'nın Ekim 2023'te Vuhledar kasabasının düşmesi gibi önemli kayıplara uğramasına neden olduğu bildiriliyor. Ukrayna askeri liderliği, firarın genellikle askeri hedeflerin yerine getirilmesinin önündeki temel bir engel olarak görülmesiyle sorunun kapsamını kabul ediyor. Bazı Ukraynalı komutanlar, geri dönmeleri için teşvikler sunarak bu sorunları ele almaya çalışsa da, firarilerin psikolojik durumu bu çabayı zorlaştırıyor. Savaşın moral üzerindeki etkisi, görünürde net bir sonun olmamasıyla birleşince, komutanların kuvvetlerini bir arada tutmasını zorlaştırıyor. Ukraynalı yetkililer, firar sorununu kabul etseler de, askerlerinin karşılaştığı psikolojik gerginliğin genellikle farkında oldukları için her zaman cezalandırıcı önlemler aramıyorlar. PARALI ASKER SEÇENEĞİ MASADA Bu bağlamda, Ukrayna ordusunun saflarına yabancı gönüllülerin veya paralı askerlerin katılması ihtimalinin tartışılmaya başlandığı dikkati çekiyor. Son haftalarda daha da ilgi çeken bu konu, Ukrayna'ya yardım etmek için Avrupa askerlerinin veya özel askeri yüklenicilerin konuşlandırılması olasılığını içeriyor; bu sayede Ukrayna güçlerinin üzerindeki yükün bir kısmı hafifletilebilir. Bu görüşmeler, NATO ülkelerinin kara kuvvetleri konuşlandırmasına ilişkin yoğunluğu inişli çıkışlı tartışmalar göz önüne alındığında özellikle önem taşıyor. Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya asker gönderme fikri önemli bir siyasi tartışmanın konusu haline geldi. Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yakın zamanda Ukrayna'ya kara birlikleri göndermenin düşünülebileceğini öne sürdü ve böyle bir hareketin Rusya'nın zaferini engellemek için göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Açıklamaları Avrupa genelinde karışık tepkilerle karşılandı, birçok lider askeri birliklerini doğrudan çatışmaya dahil etme fikrini reddetti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Savunma Bakanı Boris Pistorius, NATO'nun Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaşmak için asker göndermemesi gerektiğini kesin bir dille belirtti. Benzer şekilde İspanya, Polonya ve İsveç liderleri de asker göndermeyi planlamadıklarını doğruladılar ve bu durum Avrupa'da doğrudan bir askeri müdahaleye karşı genel direnişi daha da güçlendirdi. Aynı zamanda Estonya gibi bazı ülkeler, henüz resmi bir taahhütte bulunmamış olsalar da, daha derin bir askeri müdahaleyi değerlendirmeye istekli olduklarını dile getirdiler. RUSYA-NATO GERİLİMİ NATO'nun doğrudan katılımı olasılığı, özellikle Rusya'nın böyle bir hareketin NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmaya yol açabileceği ve çatışmayı felaket boyutuna taşıyabileceği yönündeki uyarıları göz önüne alındığında, hassas bir konu olmaya devam ediyor. Bu tartışmanın daha geniş etkileri, yalnızca asker konuşlandırmalarının ötesine geçiyor. NATO'nun katılımı veya katılımının olmaması, savaşın gelecekteki gidişatını şekillendirebilir. Örneğin, olası bir NATO kara müdahalesi stratejik dengeyi Ukrayna lehine değiştirebilir, ancak daha büyük, daha yıkıcı bir savaşı tetikleme riskiyle. Bu, Avrupa liderlerinin tedirgin olduğu ve şüphesiz önümüzdeki aylarda kararlarını şekillendirecek bir endişedir. Avrupa hükümetleri şimdiye kadar Ukrayna'ya öncelikli olarak silah temini, eğitim ve mali yardım yoluyla destek sağlamayı taahhüt etmiş olsalar da, kara birlikleri gönderme ihtimali şu anda son derece tartışmalı ve olası olmayan bir senaryo olmaya devam ediyor. Ancak, savaşın devam eden doğası Avrupa ülkelerini pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeye itmeye devam edebilir. NATO'nun çatışmaya doğrudan veya dolaylı olarak daha fazla çekilip çekilmeyeceği, Ukrayna güçlerinin askeri performansı, NATO ülkeleri içindeki iç siyasi iklim ve belki de en önemlisi, çatışmanın kendisinin evrimleşen dinamikleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu dinamik durum, uluslararası askeri ittifakların geleceği, modern savaşta gönüllü kuvvetlerin etkinliği ve çatışmanın her iki tarafındaki askerlerin karşılaştığı psikolojik ve stratejik zorluklar konusunda daha fazla soru gündeme getiriyor. İster Rusya isterse Ukrayna davasına gelecekte katkıda bulunabilecek kişiler olsun, gönüllü birliklere güvenmek her iki ülkenin askeri stratejilerinin giderek daha merkezi bir parçası haline geliyor. Böyle bir modelin uzun vadeli sürdürülebilirliği hala belirsiz ve devam eden çatışma muhtemelen bu askeri güçlerin dayanıklılığını ve uyum yeteneğini test etmeye devam edecek. Ukrayna'ya yönelik uluslararası askeri desteğin değişen doğası, savaş alanındaki lojistik ve moralin değişen gerçekleriyle birleşince, şüphesiz bu savaşın analizinde temel bir tema olmaya devam edecektir.  
Rusya Savunma Bakanlığı, yakın zamanda 300 binden fazla askerin Ukrayna'daki "özel askeri operasyon" olarak tanımlanan operasyona katılmak üzere gönüllü sözleşmeler imzaladığını duyurdu.

Bu son gelişme Rusya'nın askeri yaklaşımında önemli bir değişimi vurguluyor: büyük ölçekli askerlik yerine gönüllü askerlere büyük ölçüde güvenmek. Rusya Silahlı Kuvvetleri Muharebe Eğitim Müdürlüğü başkanı Ivan Buvaltsev, özellikle bu amaç için tasarlanmış yedek alayların oluşturulmasının başarılı olduğunu açıkladı.

Bu alaylar, genellikle zorunlu hizmete alternatif sunan, belirli bir süre hizmet etmeye istekli sivillerden oluşan yeni askerleri eğitiyor.

Bu gönüllü güç, Rusya'nın askeri stratejisinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Rus hükümetinin, politik açıdan hassas bir hareket olarak görülebilecek toplu askerlik hizmetine başvurmadan, Ukrayna'daki devam eden çatışma için ek güçleri seferber etmesini sağlıyor.

Gönüllü hizmet sözleşmeleri genellikle maaş, yan haklar ve askerin taahhüt süresiyle ilgili şartlarla birlikte gelir. Hükümetin bu sözleşmelere güvenmesi, Rus ordusunda daha geniş bir eğilimi yansıtır; bu eğilim, zorunlu hizmet yerine tazminat için savaşmaya istekli bireylerle saflarını güçlendirmeyi amaçlar.

UKRAYNA'DA 200 BİN ASKER FİRAR ETTİ

Buna paralel olarak, Ukrayna ordusunun içindeki durum daha karmaşık hale geldi. Firarilerle ilgili önemli bir sorun olduğu yönünde raporlar ortaya çıktı. Son aylarda, endişe verici sayıda asker cepheden kaçtı, bazı tahminlere göre 200.000 kadar asker firar etti veya AWOL oldu.

Bunun ardındaki nedenler çok yönlüdür. Ukraynalı askerler, Rus meslektaşları gibi, uzun süren ve görünüşte bitmeyen bir savaşın psikolojik bedeliyle mücadele ediyor. Birçok firar, askerlere tıbbi izin verildikten sonra veya savaş alanındaki stresin arttığı anlarda gerçekleşiyor.

Tüm birliklerin aktif çatışma bölgelerinden çekildiği ve bunun da Ukrayna'nın Ekim 2023'te Vuhledar kasabasının düşmesi gibi önemli kayıplara uğramasına neden olduğu bildiriliyor.

Ukrayna askeri liderliği, firarın genellikle askeri hedeflerin yerine getirilmesinin önündeki temel bir engel olarak görülmesiyle sorunun kapsamını kabul ediyor. Bazı Ukraynalı komutanlar, geri dönmeleri için teşvikler sunarak bu sorunları ele almaya çalışsa da, firarilerin psikolojik durumu bu çabayı zorlaştırıyor.

Savaşın moral üzerindeki etkisi, görünürde net bir sonun olmamasıyla birleşince, komutanların kuvvetlerini bir arada tutmasını zorlaştırıyor. Ukraynalı yetkililer, firar sorununu kabul etseler de, askerlerinin karşılaştığı psikolojik gerginliğin genellikle farkında oldukları için her zaman cezalandırıcı önlemler aramıyorlar.

PARALI ASKER SEÇENEĞİ MASADA

Bu bağlamda, Ukrayna ordusunun saflarına yabancı gönüllülerin veya paralı askerlerin katılması ihtimalinin tartışılmaya başlandığı dikkati çekiyor.

Son haftalarda daha da ilgi çeken bu konu, Ukrayna'ya yardım etmek için Avrupa askerlerinin veya özel askeri yüklenicilerin konuşlandırılması olasılığını içeriyor; bu sayede Ukrayna güçlerinin üzerindeki yükün bir kısmı hafifletilebilir.

Bu görüşmeler, NATO ülkelerinin kara kuvvetleri konuşlandırmasına ilişkin yoğunluğu inişli çıkışlı tartışmalar göz önüne alındığında özellikle önem taşıyor.

Avrupa ülkelerinin Ukrayna'ya asker gönderme fikri önemli bir siyasi tartışmanın konusu haline geldi. Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yakın zamanda Ukrayna'ya kara birlikleri göndermenin düşünülebileceğini öne sürdü ve böyle bir hareketin Rusya'nın zaferini engellemek için göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Açıklamaları Avrupa genelinde karışık tepkilerle karşılandı, birçok lider askeri birliklerini doğrudan çatışmaya dahil etme fikrini reddetti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Savunma Bakanı Boris Pistorius, NATO'nun Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaşmak için asker göndermemesi gerektiğini kesin bir dille belirtti.

Benzer şekilde İspanya, Polonya ve İsveç liderleri de asker göndermeyi planlamadıklarını doğruladılar ve bu durum Avrupa'da doğrudan bir askeri müdahaleye karşı genel direnişi daha da güçlendirdi.

Aynı zamanda Estonya gibi bazı ülkeler, henüz resmi bir taahhütte bulunmamış olsalar da, daha derin bir askeri müdahaleyi değerlendirmeye istekli olduklarını dile getirdiler.

RUSYA-NATO GERİLİMİ

NATO'nun doğrudan katılımı olasılığı, özellikle Rusya'nın böyle bir hareketin NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmaya yol açabileceği ve çatışmayı felaket boyutuna taşıyabileceği yönündeki uyarıları göz önüne alındığında, hassas bir konu olmaya devam ediyor.

Bu tartışmanın daha geniş etkileri, yalnızca asker konuşlandırmalarının ötesine geçiyor. NATO'nun katılımı veya katılımının olmaması, savaşın gelecekteki gidişatını şekillendirebilir.

Örneğin, olası bir NATO kara müdahalesi stratejik dengeyi Ukrayna lehine değiştirebilir, ancak daha büyük, daha yıkıcı bir savaşı tetikleme riskiyle. Bu, Avrupa liderlerinin tedirgin olduğu ve şüphesiz önümüzdeki aylarda kararlarını şekillendirecek bir endişedir.

Avrupa hükümetleri şimdiye kadar Ukrayna'ya öncelikli olarak silah temini, eğitim ve mali yardım yoluyla destek sağlamayı taahhüt etmiş olsalar da, kara birlikleri gönderme ihtimali şu anda son derece tartışmalı ve olası olmayan bir senaryo olmaya devam ediyor.

Ancak, savaşın devam eden doğası Avrupa ülkelerini pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeye itmeye devam edebilir. NATO'nun çatışmaya doğrudan veya dolaylı olarak daha fazla çekilip çekilmeyeceği, Ukrayna güçlerinin askeri performansı, NATO ülkeleri içindeki iç siyasi iklim ve belki de en önemlisi, çatışmanın kendisinin evrimleşen dinamikleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır.

Bu dinamik durum, uluslararası askeri ittifakların geleceği, modern savaşta gönüllü kuvvetlerin etkinliği ve çatışmanın her iki tarafındaki askerlerin karşılaştığı psikolojik ve stratejik zorluklar konusunda daha fazla soru gündeme getiriyor.

İster Rusya isterse Ukrayna davasına gelecekte katkıda bulunabilecek kişiler olsun, gönüllü birliklere güvenmek her iki ülkenin askeri stratejilerinin giderek daha merkezi bir parçası haline geliyor. Böyle bir modelin uzun vadeli sürdürülebilirliği hala belirsiz ve devam eden çatışma muhtemelen bu askeri güçlerin dayanıklılığını ve uyum yeteneğini test etmeye devam edecek.

Ukrayna'ya yönelik uluslararası askeri desteğin değişen doğası, savaş alanındaki lojistik ve moralin değişen gerçekleriyle birleşince, şüphesiz bu savaşın analizinde temel bir tema olmaya devam edecektir.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.