Kuytul grubunda niye kimse konuşmuyor?
Kuytul grubunda niye kimse konuşmuyor?
Yeni Akit gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde sık sık olaylarla gündeme gelen Alparslan Kuytul’un başını çektiği Kuytulcuları yazdı
Yeni Akit gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde sık sık olaylarla gündeme gelen Alparslan Kuytul’un başını çektiği Kuytulcuları yazdı
Son dönemlerde sıklıkla provokatif olaylarla gündeme gelen Kuytul grubunun lideri Furkan Vakfı kurucusu Alparslan Kuytul geçtiğimiz gün yeniden gözaltına alındı.
Yeni Akit gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, “Kuytul grubunda niye kimse konuşmuyor?” başlıklı bugünkü köşe yazısında Kuytul grubunun iç yüzünü ortaya koydu.
İşte o yazı;
Hz. Muhammed (sav) ile birlikte, peygamberlik dönemi bitti.
Artık peygamber gelmeyecek..
Peygamber yolundan gidenler, hataları ile, doğruları ile, peygamberler gibi iddialı olmadan, insanları doğru yola çağırabilirler de..
“Küçük küçük dağları (haşa) ben yarattım” havasında..
Peygamberlerin bile kaçındığı kibirle hareket etmeye kalkarlarsa..
Duvara toslamaları kaçınılmaz oluyor..
Şunu da göz ardı etmemek gerekir..
Ağzı laf yapan kim olursa..
Bazen dindar görünenlerden, bazen diğer gruplardan derin yapılar hemen onlara bir çengel takar..
Kimi zaman onları koruyup, kimi zaman cesaret verip pervasızlaştırır, boylarının çok üstünde işlere koyulmalarına tahrik eder..
Alpaslan Kuytul grubuna sözü getireceğim..
Peşinen söyleyeyim.
Kuytul’un başına gelenlerin hemen hepsinin, “kibri” kaynaklı olduğu kanaatindeyim..
FETÖ’nün 17-25 Aralık operasyonlarından birkaç ay sonrasından itibaren, dolaylı yollardan da olsa, “Konferans verdirmiyorlar” şeklinde şikayetleri, grup içinden dillendiriliyordu..
AK Parti iktidarını kendilerine yakın gördükleri halde.. Yıllarca kendilerine o imkanların verildiğini en iyi kendileri bildikleri halde..
Özellikle de, AK Parti iktidarını devirmek üzere kılıçları kuşanan FETÖ’nün, devlete nasıl sızdığını gördükleri halde..
Kendilerine şu ilde, bu ilçede 2013 sonrasında konferans salonu verilmediği için, AK Parti’ye derinden derine kavga başlatmışlardı..
Oysa..
Alpaslan Kuytul kim?
Şu ilde veya bu ilçede konferans vermesi konusunda, kendisine veya bir başkasına (haşa) ilahi bir emir mi gelmiş?
Konferans salonlarını tahsis etmeyenlerin, aslında suni sorunlar üreterek, ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen FETÖ’cüler olma ihtimali de güçlü ama..
Diyelim ki, “Biz iktidarda olanı tanırız. İktidar sözünü geçiremiyorsa, sonucuna katlanır. Biz de eleştirimizi, derin mahfillere değil, devlete sızanlara değil, sandıktan çıkan iktidara yaparız” söyleminde, Kuytulcular haklı..
Ama “Kuytul her gittiği yerde, kendisine konferans salonu tahsis edilecek” diye, vahiy kaynaklı bir emir mi var ki, bu konferans salonu tahsis etmeyi o kadar abartıp, dini anlatmayı bile bırakıp, “Tek hedef AK Parti eleştirisi” noktasına evrildiler?
Sonrasında..
Kuytul’un aslında siyasi bir derin bilgisi olmadığı halde..
Siyasi olayları analiz noktasında, çok da ayrıntılı altyapısı olmadığı halde..
AK Parti iktidarı ve Tayyip Erdoğan’a yönelik düşmanca eleştirilere yoğunlaştılar.
Dini bir grup görüntüsündesiniz..
O iddiadasınız..
Ama siyasi eleştirileri, dini sohbetlerin hemen bütününün içine, bocalıyorsunuz..
Bazen konuşmalara bakıyorsunuz, dini sohbet adı altında, iki dakika dini bilgi veriliyor ise.. 5 dakika, siyasi konuşma yapılıyor..
Buralardan başlayan yoldan savrulma hali..
En nihayetinde..
Bu grubu, tek hedefi iktidar karşıtlığı yapma noktasına getirdi.. Bu uğurda din karşıtı partilerle işbirliği yapma noktasına getirdi..
Kimseyi, salt iktidar karşıtı diye suçlayamam..
Ama.
Dindar bir söyleme sahip olanların.. Dindar insanların günlük hayatını tüm engellemelere rağmen rahatlatan bir partiye, ölümüne düşmanlık yapmalarındaki çelişkiyi hatırlatmak da, boynumuzun borcudur..
Şunu diyebilirler:
“Dindar insanların hayatlarındaki engelleri kaldırdığını siz söylüyorsunuz. Biz aksi görüşteyiz.”
O zaman bir test yapalım.
“Başörtü”den, dini temel bilgilerin verildiği İmam Hatip liselerinde okuyan öğrencilere uygulanan “katsayı zulmü”ne kadar..
“Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açılması”na kadar..
Birçok alanda dindar insanların günlük hayatındaki zorlukların ortadan kaldırılmasını sayacağım ama..
Biliyorum ki Kuytul grubu “başörtü, imam hatip, Ayasofya” konularını çok da önemli görmeyecek.. Demagoji ile “Başörtüyü boşver, kafanını içine bak” diyecekler, “İmam Hatip’i boşver, öğrencilerin haline bak” diyecekler, “Ayasofya’yı boşver, cemaatine bak” diyecekler.
O zaman..
Kendilerinin önemsedikleri bir dini konuda testimizi yapalım..
Bu grubun lideri..
Salgının en kritik aylarında..
2021 Ramazan’ında..
Camilerde omuz omuza cemaatle namaz kılmamızın bile sağlık sebebi ile mümkün olamadığı dönemde..
“Biz itikafa gireceğiz” diye ısrar etti..
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, “Salgın hastalık sebebi ile bu yıl camilerimizi itikafa açamıyoruz” açıklamasına rağmen..
“Bizim ibadetimizi engellemek istiyorsunuz.. Salgın bahane” dediler.
Cami içinde nahoş görüntüler yaşanmasına sebep oldular..
Hatta öyle ki, “Bugün bizim grubumuzla çatışan siyasi iktidar, dindar insanlar sessiz kalırlarsa, bir sonraki dönemde, başka dindar insanların da dini özgürlüklerini kısıtlayacak” türünden söylemlerle, Hz. Peygamber’in sünneti olan itikaf ibadetinin engellenmek istendiği iddiasını yaydılar..
Peki ne oldu? Kim haklı çıktı?
2022 Ramazan’ında, salgın tehlikesinin artık kalmadığı yönündeki genel kabul üzerine..
Türkiye’nin birçok ilinde, dindar insanlarımız itikaf ibadetlerini, hiçbir engelleme ile karşılaşmadan yaptılar mı?
Yaptılar..
Bu konuda, Kuytul grubuna da, başka insanlarımıza da, küçücük bir zorluk çıkartıldı mı?
Çıkartılmadı..
Böylece, Kuytul ve onun grubundakilerin bir yıl önceki suçlamaları, koca bir iftira olarak, hanelerine yazıldı..
Ama kendilerinden küçücük bir özür duyamadık..
Kibirlerinden, “Yanlış bir yorum yapmışız. Gerçekten salgın hastalık sebebi ile alınan bir tedbir varmış. Özür dileriz” demediler..
Ama işin daha vahim yanı.. Belki içlerine sızan derin yapıların da cesaretlendirmesi ile..
Kendi vakıflarında yöneticilik yapmış bir kişiyi..
Ben şahsen, sırf gözlerine kestirdikleri bir işadamı olduğu için kaçırılıp senet imzalatıldığı kanaatinde değilim ama..
Mutlaka öncesinde, bir ticari alışverişleri olduğu, belki vakfın paralarının kullanılmasında bir ihtilaf yaşamış olabilecekleri ihtimalini kuvvetli görüyorum ama..
Ne olursa olsun..
Bu tür ihtilaf yaşayanların, konuyu mahkemeye/hakeme götürme yerine..
“Ben güçlüyüm. Kendi hakkımı kendim alırım” üslubu ile..
Kendi vakıflarında yöneticilik yapmış bir kişiyi kaçırmaları, zorla senet imzalattırmaları.
Ve.. Her konuda “vıdı vıdı” açıklamalar yapan Kuytul grubundaki isimlerin..
Bu konuda ağızlarını bıçak açmaması..
Vahim iddiaların, en azından tahminimdeki yönü ile, doğru olduğu sonucuna, bizi götürüyor..
O zaman soruyorum:
Erdoğan için laf yarışına giren.. Türkiye’yi bırakın, dünya siyasetinde bilgiç pozlar takınan Kuytul..
Kendi vakfında yıllarca çalışmış bir kişi ile, şu ihtilafının arka planını niye açıklayamıyor?
Küçücük bir ihtilafta, hemen fiziki güç kullanmaya kalkıyor?
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.