Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

antalya escort yaşanmış sexs hikayeleri sexs hikayeler porno ozle

Isparta eşya depolama Kahramaraş eşya depolama Karabük eşya depolama Karaman eşya depolama Kars eşya depolama Kastamonu eşya depolama Kırıkkale eşya depolama Kırşehir eşya depolama Kilis eşya depolama Kütahya eşya depolama

Adana incall escort Alanya incall escort Anadolu yakası incall escort Ankara incall escort Antalya incall escort Ataköy incall escort Avcılar incall escort Avrupa yakası incall escort Bahçelievler incall escort Bahçeşehir incall escort Bakırköy incall escort Başiktaş incall escort Beylikdüzü incall escort Bodrum incall escort Bursa incall escort Denizli incall escort Diyarbakır incall escort Esenyurt incall escort Eskişehir incall escort Etiler incall escort Fatih incall escort Gazinatep incall escort Halkalı incall escort İstanbul incall escort İzmir incall escort İzmit incall escort Kadıköy incall escort Kayseri incall escort Kocaeli incall escort Konya incall escort Kurtköy incall escort Kuşadası incall escort Malatya incall escort Maltepe incall escort Mecidiyeköy incall escort Mersin incall escort Nişantaşı incall escort Pendik incall escort Muratpaşa incall escort Şirinevler incall escort Şişli incall escort Taksim incall escort, Ümraniye incall escort

İzmir Körfez’deki kirlilik için korkutan uyarı!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 04.10.2024 - 11:45, Güncelleme: 04.10.2024 - 11:45
 

İzmir Körfez’deki kirlilik için korkutan uyarı!

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, İzmir Körfezi'ndeki balık ölümleri ve kötü kokunun kimyasal ve biyolojik kirlilikten kaynaklandığını belirtti

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, İzmir Körfezi'ndeki balık ölümleri ve kötü kokunun nedenini sudaki kimyasal ve biyolojik kirlilik olarak ikiye ayırdıklarını belirtip, "Körfezdeki çamurda fazla miktarda bakteriyel ve kimyasal yük bulunuyor. Buna bağlı olarak oluşan fermantasyon sonucu çıkan gaz, denizden atmosfere doğru sızıntı yapıyor. Bundan dolayı ileride insanlarda sağlık sorunu oluşturabilecek niteliğe de kavuşacak bir kokuya neden oluyor" dedi. İzmir'de Bayraklı ilçesinde 20 Ağustos'ta sahile ölü balıkların vurması ile gündeme gelen körfez kirliliği ve kötü koku sorunu devam ediyor. Zaman zaman kıyaya vuran ölü balıkların yeniden görülmesi endişe yaratıyor. Körfez'de kirlilik ile yaşam şartlarının kötüye gitmesi, havanın ısınması ve oksijen seviyesinin düşmesine bağlı olarak balıklarda önemli bir kayba neden olduğunu belirten İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, "Uzun süredir körfezde suyun kimyasal ve fiziksel kalitesinden dolayı riskli bir yaşam devam ettiren balıklara en sıcak günler darbeyi vurdu ve balıklar ölmeye başladı" dedi. 'SERSEM BALIKLARIN GÖRÜLMESİ ARTIK ÖLÜMLERİN OLMADIĞININ GÖSTERGESİDİR' Su sıcaklığının sadece 0,5 santigrat derece artışı, zaten kirlilik ve hava sıcaklığından sersemleyen balıkların yaşamasına imkan tanımadığını ve kitlesel ölümler yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Tanrıkul, "Hava sıcaklıklarının düşmeye başlamasına bağlı olarak sudaki oksijen seviyesi biraz arttı. Balık ölümleri de buna bağlı olarak kesilmeye başladı. Körfezde hala daha önce ölen balıklar kıyaya vurabiliyor veya sersem balıklar görülebiliyor. Bu sersem balıkların görülmesi artık balıkların ölmediğinin göstergesidir. Sersemleyen balıkların dayanamayan bir kısmı ölse dahi artık geriye kalan toparlayacak ve yaklaşık 10-15 gün sonra balık ölümü olmayacak" diye konuştu. 'KÖRFEZDEKİ AĞIR KOKU DEVAM EDERSE İNSANLARDA SAĞLIK SORUNU OLUŞTURABİLİR' Körfez'de aşırı balık ölümlerinden ve dibe çöken ölü balıklardan dolayı ağır bir kokunun mevcut olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tanrıkul, "Bu ölü balıklar da yine zaman zaman kıyaya vuracaktır. İzmir Körfezi cep şeklinde olan bir iç körfez. Orta körfezde de problemler var ancak iç körfez kadar mühim değil. Kirlilik yaratan tüm etmenlerin neredeyse hepsi iç körfeze dökülüyor. Ancak iç körfezde atıkların temizleneceği kadar bir akıntı söz konusu değil. Ayrıca suyun dibinde büyük miktarda çamur var ve bu da körfezin derinliğini etkiliyor, sığ bir deniz ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu akıntının olmaması, atık ve kirliliğin iç körfeze sürekli akması ve arıtma tesislerinin bu kadar fazla miktardaki kirleticiye karşı kapasitesinin yetmemesi, bazı derelerin kaçak noktalarındaki kirliliğin denize ulaşması körfezin sürekli kirlenmesine neden oluyor. Su kirliliğini ise kimyasal ve biyolojik kirlilik olarak ikiye ayırıyoruz. Bizim duyduğumuz koku ölü balıklardan veya sudaki azota bağlı olarak üreyen mikroorganizmalardan kaynaklanan ağır koku. Özellikle körfezdeki çamurda fazla miktarda bakteriyel ve kimyasal yük bulunuyor. Buna bağlı olarak oluşan fermantasyon sonucu çıkan gaz denizden atmosfere doğru sızıntı yapıyor. Bundan dolayı insanı rahatsız eden, ileride sağlık sorunu oluşturabilecek bir niteliğe de kavuşacak bir kokuya neden oluyor" diye konuştu. 'SADECE MÜHENDİSLİK TEDBİRLERİYLE BU İŞİN ALTINDAN KALKABİLMEK DE MÜMKÜN DEĞİL' Yalnızca ekosistem olarak değerlendirme yapmanın körfezin problemini yok edemeyeceğini dile getiren Prof. Dr. Tanrıkul, şöyle devam etti: "Öncelikle yerel yönetimler ve devletin birimleri ilgili kanunlarla atık suların düzenlenmesi gerekiyor. Derelerle ilgili çalışmalar yapılıyor ancak bunun haricinde arıtma tesislerinin kapasitelerinin arttırılması gerekiyor. Bir arıtma tesisi yerine İzmir Körfezi'nin değişik bölgelerine birden fazla arıtma tesislerinin yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Bu kirlilik unsurlarının denize salınımını azaltmadan körfezin toparlaması mümkün değil. Körfezde bu kirliliği yok edecek kadar su akıntısı yok. Bu nedenle dış körfezden veyahut temiz deniz suyunun körfeze basılması, oradan beslenmesi körfezin daha çok toparlanması için katkı sağlayabilir. Bunlar sağlandıktan sonra yurt dışında birçok bölgede kullanılan yöntem olan ve körfezi filtreleyen istiridye gibi canlıların yerleştirilmesi ve uzun süre kesilmeden devam ettirilmesi ekosistemi toplayacaktır. Eğer körfezin dibindeki çamur bir nebze azalırsa ya da su kriterleri biraz düzelebilirse dış orta körfezde deniz çayırları gelişimleri yeniden canlanır ve bunların da ekosisteme hem oksijen anlamında hem yaşam anlamında olumlu etkilerini görebiliriz. Sonuçta sadece mühendislik tedbirleriyle bu işin altından kalkabilmek de mümkün değil. Bizim doğayı toparlayıp, doğanın kendi kendine çalışmasını sağlamamız gerekiyor."
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, İzmir Körfezi'ndeki balık ölümleri ve kötü kokunun kimyasal ve biyolojik kirlilikten kaynaklandığını belirtti

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, İzmir Körfezi'ndeki balık ölümleri ve kötü kokunun nedenini sudaki kimyasal ve biyolojik kirlilik olarak ikiye ayırdıklarını belirtip, "Körfezdeki çamurda fazla miktarda bakteriyel ve kimyasal yük bulunuyor. Buna bağlı olarak oluşan fermantasyon sonucu çıkan gaz, denizden atmosfere doğru sızıntı yapıyor. Bundan dolayı ileride insanlarda sağlık sorunu oluşturabilecek niteliğe de kavuşacak bir kokuya neden oluyor" dedi.

İzmir'de Bayraklı ilçesinde 20 Ağustos'ta sahile ölü balıkların vurması ile gündeme gelen körfez kirliliği ve kötü koku sorunu devam ediyor. Zaman zaman kıyaya vuran ölü balıkların yeniden görülmesi endişe yaratıyor. Körfez'de kirlilik ile yaşam şartlarının kötüye gitmesi, havanın ısınması ve oksijen seviyesinin düşmesine bağlı olarak balıklarda önemli bir kayba neden olduğunu belirten İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, "Uzun süredir körfezde suyun kimyasal ve fiziksel kalitesinden dolayı riskli bir yaşam devam ettiren balıklara en sıcak günler darbeyi vurdu ve balıklar ölmeye başladı" dedi.

'SERSEM BALIKLARIN GÖRÜLMESİ ARTIK ÖLÜMLERİN OLMADIĞININ GÖSTERGESİDİR'

Su sıcaklığının sadece 0,5 santigrat derece artışı, zaten kirlilik ve hava sıcaklığından sersemleyen balıkların yaşamasına imkan tanımadığını ve kitlesel ölümler yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Tanrıkul, "Hava sıcaklıklarının düşmeye başlamasına bağlı olarak sudaki oksijen seviyesi biraz arttı. Balık ölümleri de buna bağlı olarak kesilmeye başladı. Körfezde hala daha önce ölen balıklar kıyaya vurabiliyor veya sersem balıklar görülebiliyor. Bu sersem balıkların görülmesi artık balıkların ölmediğinin göstergesidir. Sersemleyen balıkların dayanamayan bir kısmı ölse dahi artık geriye kalan toparlayacak ve yaklaşık 10-15 gün sonra balık ölümü olmayacak" diye konuştu.

'KÖRFEZDEKİ AĞIR KOKU DEVAM EDERSE İNSANLARDA SAĞLIK SORUNU OLUŞTURABİLİR'

Körfez'de aşırı balık ölümlerinden ve dibe çöken ölü balıklardan dolayı ağır bir kokunun mevcut olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tanrıkul, "Bu ölü balıklar da yine zaman zaman kıyaya vuracaktır. İzmir Körfezi cep şeklinde olan bir iç körfez. Orta körfezde de problemler var ancak iç körfez kadar mühim değil. Kirlilik yaratan tüm etmenlerin neredeyse hepsi iç körfeze dökülüyor. Ancak iç körfezde atıkların temizleneceği kadar bir akıntı söz konusu değil. Ayrıca suyun dibinde büyük miktarda çamur var ve bu da körfezin derinliğini etkiliyor, sığ bir deniz ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu akıntının olmaması, atık ve kirliliğin iç körfeze sürekli akması ve arıtma tesislerinin bu kadar fazla miktardaki kirleticiye karşı kapasitesinin yetmemesi, bazı derelerin kaçak noktalarındaki kirliliğin denize ulaşması körfezin sürekli kirlenmesine neden oluyor. Su kirliliğini ise kimyasal ve biyolojik kirlilik olarak ikiye ayırıyoruz. Bizim duyduğumuz koku ölü balıklardan veya sudaki azota bağlı olarak üreyen mikroorganizmalardan kaynaklanan ağır koku. Özellikle körfezdeki çamurda fazla miktarda bakteriyel ve kimyasal yük bulunuyor. Buna bağlı olarak oluşan fermantasyon sonucu çıkan gaz denizden atmosfere doğru sızıntı yapıyor. Bundan dolayı insanı rahatsız eden, ileride sağlık sorunu oluşturabilecek bir niteliğe de kavuşacak bir kokuya neden oluyor" diye konuştu.

'SADECE MÜHENDİSLİK TEDBİRLERİYLE BU İŞİN ALTINDAN KALKABİLMEK DE MÜMKÜN DEĞİL'

Yalnızca ekosistem olarak değerlendirme yapmanın körfezin problemini yok edemeyeceğini dile getiren Prof. Dr. Tanrıkul, şöyle devam etti:

"Öncelikle yerel yönetimler ve devletin birimleri ilgili kanunlarla atık suların düzenlenmesi gerekiyor. Derelerle ilgili çalışmalar yapılıyor ancak bunun haricinde arıtma tesislerinin kapasitelerinin arttırılması gerekiyor. Bir arıtma tesisi yerine İzmir Körfezi'nin değişik bölgelerine birden fazla arıtma tesislerinin yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Bu kirlilik unsurlarının denize salınımını azaltmadan körfezin toparlaması mümkün değil. Körfezde bu kirliliği yok edecek kadar su akıntısı yok. Bu nedenle dış körfezden veyahut temiz deniz suyunun körfeze basılması, oradan beslenmesi körfezin daha çok toparlanması için katkı sağlayabilir. Bunlar sağlandıktan sonra yurt dışında birçok bölgede kullanılan yöntem olan ve körfezi filtreleyen istiridye gibi canlıların yerleştirilmesi ve uzun süre kesilmeden devam ettirilmesi ekosistemi toplayacaktır. Eğer körfezin dibindeki çamur bir nebze azalırsa ya da su kriterleri biraz düzelebilirse dış orta körfezde deniz çayırları gelişimleri yeniden canlanır ve bunların da ekosisteme hem oksijen anlamında hem yaşam anlamında olumlu etkilerini görebiliriz. Sonuçta sadece mühendislik tedbirleriyle bu işin altından kalkabilmek de mümkün değil. Bizim doğayı toparlayıp, doğanın kendi kendine çalışmasını sağlamamız gerekiyor."

İzmir HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.