İşte "Yenidoğan çetesi"nin 1.5 yıllık serüveni! Türkiye'yi sarsan skandalın ardı arkası gelmiyor
İşte "Yenidoğan çetesi"nin 1.5 yıllık serüveni! Türkiye'yi sarsan skandalın ardı arkası gelmiyor
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, "Yenidoğan çetesi"nin Ankara’da bebeklerin ölümüne neden olan skandal faaliyetlerini gündeme aldı.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, "Yenidoğan çetesi"nin Ankara’da bebeklerin ölümüne neden olan skandal faaliyetlerini gündeme aldı.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Ankara’da faaliyet gösteren " Yenidoğan çetesi" ile ilgili skandalı ele aldı. İlk ihbarın 1,5 yıl önce yapılmasına rağmen yargı sisteminin geç devreye girdiğini vurgulayan Sarıkaya, çete üyelerinin tehdit ve yolsuzluklarla sağlık sistemini çökerttiğini yazdı. Bu skandalın yargı sürecinde ortaya çıkan yeni bilgilerle derinleştiğini belirten Sarıkaya, şunları kaydetti:
" Yenidoğan bebek acil hastalarını, özel hastanelerin "yenidoğan" ünitelerine sevk eden çete üyelerinin hiç mi evladı yok?
Belki yıllar süren uğraş sonucu kavuştuğu evladının sadece 8 bin lira için öldürülmesine göz yuman bu çetenin hiç mi vicdanı yok?
Daha önemlisi bu kişiler, böyle bir eyleme nasıl cüret edebiliyor?
Adı çete üyeleri arasında geçen, bir zamanlar Ankara’da koruma görevi yapan birinin adını görünce, kendisini tanıyan bir dostumu aradım…
Aldığım yanıt oldukça ilginçti:
“Şaşırmana gerek yok, çünkü o yıllar önceden bu işlere başladı, Ankara’daki işinden de o nedenle uzaklaştırıldı…”
Yani bir insan kötü bir yola girdi mi, bu düzen gerisini de getiriyor; gittikçe bataklığının içine çekiyor; sonunda bebek katili de yapıyor…
Bilmiyor ki bu toplum bebek katillerinden nefret eder, vicdanlarda asırlar geçse de silinmez…
Peki bu kişiler kendi vicdanlarını para ile bozarken, bunların önüne geçmesi gerekenler ne yaptı?
Bu kadar bebek ölümü gerçekleşirken, kimse dönüp bunun nasıl olduğunu neden sorgulamadı?
İlacın günü gelmeden raporu ve reçeteyi kabul etmeyen, bırakın kutusunu bir tanesini dahi vermeyen SGK sistemi, bunlara nasıl izin verdi?
Sorularımı dün Sağlık Bakanlığı’nda bu süreci 1,5 yıldır takip eden etkin bir isme sordum…
Madem Bakanlık, 1,5 yıldır bu kişilerin peşindeymiş…
Ancak bürokrasi hazretleri her dönem olduğu gibi öyle ağır işlemiş ki çete de bunu fırsat bilip yoluna devam etmiş.
Bazıları da arkalarındaki dayılarına güvenip kendilerine dokunulamayacağını sanmış…
Hatta işi o denli ileri götürmüş ki Başsavcıyı tehdit edebilecek boyuta kadar gelmekten de çekinmemiş…
İLK İHBARIN ARDINDAN
Aktarıldığına göre çete ile ilgili takip sürecinin başlangıcı 2023 yılına dayanıyor; bu kişilerin “ yenidoğan bebek” katliamının uzandığı dönem ise 2020 yıllarının sonu olduğu varsayılıyor…
Medyada da yer aldığı gibi çetenin faaliyetlerine ilişkin ilk takip bir kadının CİMER’e yazdığı şikayet üzerine başlıyor.
Anlatılana bakılırsa, onun öncesinde de bu tür faaliyette bulunanların olduğuna ilişkin bilgi geliyor, ancak bir veri bulunamadığı için nereden tutulacağı bilinmiyor.
CİMER’e gelen ihbar çeteye ilişkin ilk ipucunun yakalanmasını sağlıyor.
Yapılan başvuru üzerine aşağıdaki belgede de görüleceği gibi dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü olan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, konunun araştırılması için talimat veriyor.
Bakanlık ilk araştırmasında, önceki duyumlarından elde ettiği verileri de kullanıyor ve durumun vahametini anlıyor.
Bunun üzerine İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne aşağıdaki yazıyı gönderiyor.
Yazıda, Müdürlüğün Özel Hastaneler Birimi’nin 27 Mart 2023 tarihinde CİMER’e yapılan şikayet ile İl Sağlık Müdürlüğü’nün 2 Nisan 2023 tarihli yazılarının örneklerine yer veriliyor ve “çok sayıda hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarının kiralanarak insani ve tıbba uygun olmayan koşullar nedeniyle çok sayıda bebek ölümlerine neden olduğu ve ödemeler nedeniyle de SGK’nın zarara uğratıldığına” vurgu yapılıyor.
İl Sağlık Müdürlüğü’nün konu üzerindeki hassasiyetini de dikkate alan Emniyet, daha fazla veri talep ediyor.
İki kurum arasında bir yapı oluşturuyor ve çete ile ilişkili olma ihtimali bulunan hastaneler ve kişiler takibe alınıyor; 112 Acil Servisinde bulunan bazı kişilerin ilişkileri ve davranışları da soruşturma kapsamına dahil ediliyor…
İlk inceleme önemli bulguların ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor ve Emniyet birimleri Cumhuriyet Başsavcısı’nın talimatıyla kişilerin telefon konuşmalarını ve masajlarını takibe alıyor.
İl Sağlık Müdürlüğü de müfettiş desteği veriyor…
KOMİSYON KURULUYOR
Bu noktada da kalmıyor, İl Sağlık Müdürlüğü kendi bünyesinde de harekete geçiyor ve 28 Eylül 2023 tarihinde aşağıdaki belgede de görüleceği gibi " Yenidoğan Yoğun Bakım Değerlendirme Komisyonu" oluşturuyor...
Birimlere gönderilen yazıda. tüm kamu, özel ve üniversite sağlık tesislerindeki yenidoğan yoğun bakım denetimlerinde elde edilen bilgi ve belgelerin incelenmesinde bu Komisyonun tam yetkili olmasına karar veriyor...
Komisyon işlevini yerine de getiriyor ve çetenin varlığını tespiti tam anlamıyla pekiştirip güvenlik birimlerine gereken bilgi aktarımını yapıyor.
DOSYAYA GİZLİLİK KARARI
Ancak bir süre sonra yenidoğan yoğun bakım çetesinin faaliyetlerini ve dinlemeler sonucu elde edilen verileri kapsayan soruşturma dosyası için gizlilik kararı alınıyor.
İl Sağlık Müdürlüğü müfettişlerinin dosyaya ve soruşturma hakkında elde edilen verilere erişimi kesiliyor…
Top tamamen yargının sahasında kalıyor...
Bir yıl kadar çete üyelerinin telefonları ve mesajlaşmaları takibe alınıyor ve hemen hepsi bu yılın ilk aylarından itibaren gözaltına alınmaya ve ardından tutuklanmaya başlanıyor...
Sağlık Bakanlığı bu kez bir daha devreye girmek istiyor, ancak Bakanlığın müfettişlerinin de dosyaya erişimi üzerinde bulunan gizlilik dolayısıyla mümkün olmuyor.
Tutuklananların sayısı her geçen gün artıyor, ancak Bakanlık hastaneler hakkında işlem yapabilmek için soruşturmanın sonuçlanmasını bekliyor.
En sonunda geçen Nisan ayında soruşturma üzerindeki gizlilik kalkıyor ve yargılanma sürecinin önü açılıyor.
Soruşturmayı yürüten Başsavcının tehdidi de tam bu dönemde geliyor.
Kendisini “müfettiş” olarak tanıtan ve ünlü isimlerin yanına yaklaşım bir kare fotoğraf çektirerek sanki yakınıymış gibi davranan ve bu yoldan çıkar elde eden kişi Başsavcıyı ziyaret edip gizli kameraya da alınan tehditlerini savuruyor.
Olayın basına yansıması ile de arkası çorap söküğü gibi geliyor…
AĞIR İŞLEYEN SÜREÇ
Sağlık Bakanlığı yetkililerine, suça karıştığı anlaşıldığı için kapatıldığı belirtilen hastanelerin hizmete devam etmesine nasıl müsaade edildiğini sordum.
Yargı sürecini gösterdiler…
Tutuklananların yargılanmasına yeni başlandığını ve bunun sonucunda suça karışan hastanelerin kesinleştiğini ve işleme başlandığını belirtti.
Görünen o ki 1,5 yıl boyunca bir çok kişi çete ve buna yataklık eden hastaneler hakkında bilgi sahibiymiş.
Ancak yargı sisteminin iş yükünden dolayı ağır işlemesi suçun anında engellenmesinin de önüne geçmiş…
Geç gelen adalet sisteminin yeni bir çöküntüsüyle karşılaşılmış…
Gün boyu birçok yerde tekrarlandığı gibi, Sağlık Bakanlığı ne yaptı diye sorulabilir…
Burada unutulmaması gereken bir nokta var…
Suçluyu yargı, hastayı doktor belirler…
Tersi durumda ise suç ve hastalık patlar…"
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.