Antalya gecelik bayan arkadaş izmir otele gelen bayan arkadaş Mersin eve gelen bayan

CHP’nin sahiplendiği tek ibadet: Kurban

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 03.06.2024 - 10:10, Güncelleme: 03.06.2024 - 10:10
 

CHP’nin sahiplendiği tek ibadet: Kurban

Haber7'den Zekeriya Say'ın ''CHP’nin sahiplendiği tek ibadet: Kurban'' başlıklı yazısı

Başta “Hilafetin kaldırılması” ve “Ezan-ı Muhammedi’nin Türkçe okutulması” olmak üzere İslami değerlere karşı amansız bir mücadele yürüten CHP tek parti diktasının zulmünden, Müslümanların dini bayramları da kendine düşen payı aldı. Atatürk'ün isteğiyle 1925 yılında kurulan THK, ertesi yıldan itibaren sözde “bağış” adı altında Ramazan ayında “fitrelere”, Kurban bayramında ise “derilere” çökmeye başladı.  Bu dayatma ilk kez 1986 yılında, Turgut Özal hükümeti döneminde aşıldı. Kamuoyunca “Fak- Fuk-Fon” olarak bilinen Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Fonu'nun kurulmasıyla kurban derisi, bağırsak, fitre ve zekât toplama yetkisi THK’nın elinden alınarak vakıflara da pay edildi.  Vesayetin kol gezdiği ülkemizde, tabii ki bu özgürlük uzun sürmedi. 1992 yılında,  Özal’ın Cumhurbaşkanlığı sırasında 2860 sayılı Yardım Toplama Yasası'nda yapılan değişiklikle kurban derisi, fitre ve zekât toplama yetkisi yeniden THK'ya devredildi.  O dönem Refah Partisi, “Yardım Toplama Yasası”nın değiştirilmesi için çalışmalar yapsa da başarılı olamadı. Sadece Müslümanların hedef alındığı 28 Şubat sürecinde ise “Kurban” adeta rejim krizi haline geldi.  28 Şubat 1997’de alınan ve postmodern darbeye adını veren “MGK kararlarının”  15’inci maddesinde,  “Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır” diyerek esip gürleyen darbeciler… 4 ay sonra 11 Haziran 1997’de, Genelkurmay Karargahı’nda “irtica” konseptiyle dönemin güdümlü hâkim ve savcılarına verdikleri brifingde ise; “Milli Görüşçüler, Milli Gençlik Vakfı vasıtasıyla yasalara ve İçişleri Bakanlığı'nın genelgesine rağmen, yurt içinde kurban derilerini toplama faaliyetlerini sürdürmüştür” diyerek, kurban derisi toplamakla suçladıkları Refah Partisi’ne gereğinin yapılmasını emretti. Dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Haydar Oymak ise deri toplama iddiaları hakkında yaptığı açıklamada; “Refah Partisi’nin parasal destek sağlamaya dönük gayretlerinin yanında, toplum kesimleri arasında çatışma çıkarma ve rejimi tahrip etme amacı taşıdığını” öne sürdü. Sadece kendilerinin işaret ettiği yere verildiği takdirde “zekat” ve “bağışları” irtica kapsamına dâhil etmeyen vesayet odakları, bunlara el uzatanları ise asla affetmiyordu.  Refah Partili İBB ile ABB yöneticileri böyle bir uygulamayı akıllarından dahi geçirmezken… 1998 yılında, İzmirlilerden kurban eti ve derilerini “huzurevleri ile aşevlerine bağışlamaları” çağrısı yapan dönemin DYP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura… Yaptığı bu çağrı ile “irticai faaliyetlere destek verdiği” gerekçesiyle bir grup çağdaş(!) avukat tarafından anında İzmir Valiliği'ne şikâyet edildi. Özfatura’nın ardından böyle bir çağrı yapan başka bir belediye başkanı ise kayıtlara geçmedi. 1926 yılında başlayan, Özal sayesinde 6 yıllık bir ara veren bu bir asırlık dayatma, ancak 2013 yılında, Başkan Erdoğan’ın dirayetiyle, “Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik”te yapılan değişiklikle sona erdi.  Buna rağmen kimse AK Partili belediyeleri  “Kurban eti” ve “Kurbanlık bağışı” toplarken görmedi. 2019’da gerçekleşen yerel seçimlerin ardından ilginç bir gelişme yaşandı.  AK Parti elindeyken vatandaşlara hizmet etmekle bilinen bazı belediyeler, CHP’nin eline geçtikten sonra halktan yardım dilenmeye başladı.  Koronavirüs salgınını bahane eden Ekrem İmamoğlu, “askıda fatura” kampanyasıyla milletten “hayır” toplarken… “İyilik Bulaşıcıdır” sloganıyla peşi sıra yardım kampanyaları başlatan ve “İftar Ver” “Su Ver”, “Bilet Ver”, “El Ver” diyerek sürekli elini vatandaşın cebine uzatan CHP'li Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, sürekli halktan yardım istedi.  2020 yılına gelindiğinde ise İmamoğlu ile Yavaş ikilisi bu defa Kurban Bayramı’nı keşfetti. Yavaş, Ankara’da “Afiyet Ver” adıyla yeni bir metod geliştirirken… İmamoğlu ise hayırseverlerden doğrudan kurbanlık hissesi toplamaya başladı. İki başkan, eş güdümlü yürüttükleri kampanya sayesinde hayırseverlerden topladıkları kurban bağışlarını kavurma yapıp kendi belirledikleri isimlere dağıtırken, bunu da “hizmet” diye kendi hanelerine yazmayı ihmal etmedi.  Geçmişte THK dışında hiç kimseye “deri toplama” hakkı tanımayan, toplayanları ise “mürteci” diye yaftalayan vesayet odakları ise İmamoğlu ve Yavaş’ın başlattığı, Kurbanlık dilenme kampanyasını, adeta “çağın iyilik hareketi” olarak göklere çıkardı. Bu güruhun en “arsızları” ise her fırsatta kendilerini “hayvan dostu” ilan eden ve “Hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor” diyerek dinimizi hedef alan çalgı-çengi takımı oldu… Mesele siyasi tercihini açıklamakta sakınca görmeyen tiyatrocu Genco Erkal, geçmişte; “Hiç sevmem bu bayramı. Kanlı bayram, ilkel bayram, insanlığın karanlık dönemini kutsayan örümcek kafanın bayramı... Benden uzak dursun” diyerek ayetlerle sabit olan Kurban Bayramı’na sürekli küfrediyordu. Hakeza! Hem Mansur Yavaş’tan hem de Ekrem İmamoğlu’nun ballı konserler kapan Şevval Sam’ın kendisi gibi şarkıcı olan annesi Leman Sam da sosyal paylaşım hesabından Müslümanların kurban ibadeti hakkında iğrenç paylaşımlar yapıyordu. Fakat söz konusu Yavaş ve İmamoğlu olunca, ortada ne irtica kaldı, ne ilkellik ne de hayvan hakları…” Kim bilir belki destek olsun diye kurban bile bağışlamışlardır. *** Doğrusu işin bu kısmı beni hiç ilgilendirmiyor. Önemli olan insanların bağışladıkları kurbanların İslami usullere göre kesilip kesilmediği, yoksulların eline ulaşıp ulaşmadığı ve bu organizasyon vazifesine talip olan aracıların ehil olup olmadığı…  Malumunuz Kurban, Müminlerin Allah’a yakınlaşmasını sağlayan bir ibadettir. Siz eğer Allah’a yaklaşmak için niyetlendiğiniz kurbanınızı… Ayasofya’nın açılmasını “gereksiz” bulan… Kariye Camii’nin motifine haç çizen… Feshane’yi LGBTİ propagandasına alet eden… Süleymaniye Camii Külliyesi’ndeki tarihi dükkânı bir lezbiyene kiralayan… Son olarak “Avrupa Günü” bahanesiyle, İBB kasasından Eyüpsultan Camii manzarası eşkiğinde “içkili kutlama” düzenleyen bir belediye başkanına teslim ederseniz… Bağışladığınız hayvanın eti kavurma olur bir eve girer belki ama siz nereye yakınlaşırsınız işte orasını Allah bilir!
Haber7'den Zekeriya Say'ın ''CHP’nin sahiplendiği tek ibadet: Kurban'' başlıklı yazısı

Başta “Hilafetin kaldırılması” ve “Ezan-ı Muhammedi’nin Türkçe okutulması” olmak üzere İslami değerlere karşı amansız bir mücadele yürüten CHP tek parti diktasının zulmünden, Müslümanların dini bayramları da kendine düşen payı aldı.

Atatürk'ün isteğiyle 1925 yılında kurulan THK, ertesi yıldan itibaren sözde “bağış” adı altında Ramazan ayında “fitrelere”, Kurban bayramında ise “derilere” çökmeye başladı. 
Bu dayatma ilk kez 1986 yılında, Turgut Özal hükümeti döneminde aşıldı.

Kamuoyunca “Fak- Fuk-Fon” olarak bilinen Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Fonu'nun kurulmasıyla kurban derisi, bağırsak, fitre ve zekât toplama yetkisi THK’nın elinden alınarak vakıflara da pay edildi. 

Vesayetin kol gezdiği ülkemizde, tabii ki bu özgürlük uzun sürmedi.

1992 yılında,  Özal’ın Cumhurbaşkanlığı sırasında 2860 sayılı Yardım Toplama Yasası'nda yapılan değişiklikle kurban derisi, fitre ve zekât toplama yetkisi yeniden THK'ya devredildi. 

O dönem Refah Partisi, “Yardım Toplama Yasası”nın değiştirilmesi için çalışmalar yapsa da başarılı olamadı.

Sadece Müslümanların hedef alındığı 28 Şubat sürecinde ise “Kurban” adeta rejim krizi haline geldi. 

28 Şubat 1997’de alınan ve postmodern darbeye adını veren “MGK kararlarının”  15’inci maddesinde, 

Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır” diyerek esip gürleyen darbeciler…
4 ay sonra 11 Haziran 1997’de, Genelkurmay Karargahı’nda “irtica” konseptiyle dönemin güdümlü hâkim ve savcılarına verdikleri brifingde ise;

“Milli Görüşçüler, Milli Gençlik Vakfı vasıtasıyla yasalara ve İçişleri Bakanlığı'nın genelgesine rağmen, yurt içinde kurban derilerini toplama faaliyetlerini sürdürmüştür” diyerek, kurban derisi toplamakla suçladıkları Refah Partisi’ne gereğinin yapılmasını emretti.

Dönemin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Haydar Oymak ise deri toplama iddiaları hakkında yaptığı açıklamada;

“Refah Partisi’nin parasal destek sağlamaya dönük gayretlerinin yanında, toplum kesimleri arasında çatışma çıkarma ve rejimi tahrip etme amacı taşıdığını” öne sürdü.
Sadece kendilerinin işaret ettiği yere verildiği takdirde “zekat” ve “bağışları” irtica kapsamına dâhil etmeyen vesayet odakları, bunlara el uzatanları ise asla affetmiyordu. 
Refah Partili İBB ile ABB yöneticileri böyle bir uygulamayı akıllarından dahi geçirmezken…

1998 yılında, İzmirlilerden kurban eti ve derilerini “huzurevleri ile aşevlerine bağışlamaları” çağrısı yapan dönemin DYP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura…

Yaptığı bu çağrı ile “irticai faaliyetlere destek verdiği” gerekçesiyle bir grup çağdaş(!) avukat tarafından anında İzmir Valiliği'ne şikâyet edildi.

Özfatura’nın ardından böyle bir çağrı yapan başka bir belediye başkanı ise kayıtlara geçmedi.

1926 yılında başlayan, Özal sayesinde 6 yıllık bir ara veren bu bir asırlık dayatma, ancak 2013 yılında, Başkan Erdoğan’ın dirayetiyle, “Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik”te yapılan değişiklikle sona erdi. 

Buna rağmen kimse AK Partili belediyeleri  “ Kurban eti” ve “Kurbanlık bağışı” toplarken görmedi.

2019’da gerçekleşen yerel seçimlerin ardından ilginç bir gelişme yaşandı. 

AK Parti elindeyken vatandaşlara hizmet etmekle bilinen bazı belediyeler, CHP’nin eline geçtikten sonra halktan yardım dilenmeye başladı. 

Koronavirüs salgınını bahane eden Ekrem İmamoğlu, “askıda fatura” kampanyasıyla milletten “hayır” toplarken…

“İyilik Bulaşıcıdır” sloganıyla peşi sıra yardım kampanyaları başlatan ve “İftar Ver” “Su Ver”, “Bilet Ver”, “El Ver” diyerek sürekli elini vatandaşın cebine uzatan CHP'li Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, sürekli halktan yardım istedi. 
2020 yılına gelindiğinde ise İmamoğlu ile Yavaş ikilisi bu defa Kurban Bayramı’nı keşfetti.
Yavaş, Ankara’da “Afiyet Ver” adıyla yeni bir metod geliştirirken…

İmamoğlu ise hayırseverlerden doğrudan kurbanlık hissesi toplamaya başladı.
İki başkan, eş güdümlü yürüttükleri kampanya sayesinde hayırseverlerden topladıkları kurban bağışlarını kavurma yapıp kendi belirledikleri isimlere dağıtırken, bunu da “hizmet” diye kendi hanelerine yazmayı ihmal etmedi. 

Geçmişte THK dışında hiç kimseye “deri toplama” hakkı tanımayan, toplayanları ise “mürteci” diye yaftalayan vesayet odakları ise İmamoğlu ve Yavaş’ın başlattığı, Kurbanlık dilenme kampanyasını, adeta “çağın iyilik hareketi” olarak göklere çıkardı.

Bu güruhun en “arsızları” ise her fırsatta kendilerini “hayvan dostu” ilan eden ve “Hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor” diyerek dinimizi hedef alan çalgı-çengi takımı oldu…

Mesele siyasi tercihini açıklamakta sakınca görmeyen tiyatrocu Genco Erkal, geçmişte;

“Hiç sevmem bu bayramı. Kanlı bayram, ilkel bayram, insanlığın karanlık dönemini kutsayan örümcek kafanın bayramı... Benden uzak dursun” diyerek ayetlerle sabit olan Kurban Bayramı’na sürekli küfrediyordu.

Hakeza!

Hem Mansur Yavaş’tan hem de Ekrem İmamoğlu’nun ballı konserler kapan Şevval Sam’ın kendisi gibi şarkıcı olan annesi Leman Sam da sosyal paylaşım hesabından Müslümanların kurban ibadeti hakkında iğrenç paylaşımlar yapıyordu.

Fakat söz konusu Yavaş ve İmamoğlu olunca, ortada ne irtica kaldı, ne ilkellik ne de hayvan hakları…”

Kim bilir belki destek olsun diye kurban bile bağışlamışlardır.

***

Doğrusu işin bu kısmı beni hiç ilgilendirmiyor.

Önemli olan insanların bağışladıkları kurbanların İslami usullere göre kesilip kesilmediği, yoksulların eline ulaşıp ulaşmadığı ve bu organizasyon vazifesine talip olan aracıların ehil olup olmadığı… 

Malumunuz Kurban, Müminlerin Allah’a yakınlaşmasını sağlayan bir ibadettir.

Siz eğer Allah’a yaklaşmak için niyetlendiğiniz kurbanınızı…

Ayasofya’nın açılmasını “gereksiz” bulan…

Kariye Camii’nin motifine haç çizen…

Feshane’yi LGBTİ propagandasına alet eden…

Süleymaniye Camii Külliyesi’ndeki tarihi dükkânı bir lezbiyene kiralayan…

Son olarak “Avrupa Günü” bahanesiyle, İBB kasasından Eyüpsultan Camii manzarası eşkiğinde “içkili kutlama” düzenleyen bir belediye başkanına teslim ederseniz…

Bağışladığınız hayvanın eti kavurma olur bir eve girer belki ama siz nereye yakınlaşırsınız işte orasını Allah bilir!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.