Bay Kemal’in hayali sömürge valiliği

Kirli bir kaset kumpası sonrası ele geçirdiği CHP’yi adeta Amerikan Muhipleri Cemiyeti’ne çeviren zilletin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, olası iktidarında Türkiye’yi Haçlı’nın boyunduruğuna sokacağının sinyalini veriyor. Her fırsatta Batılı ülkelerin büyükelçileri ile kapalı kapılar ardında görüşmeler yapan, PKK’nın siyasi uzantılarına ‘federasyon’ sözü veren, başta ekonomi olmak üzere ülkenin önemli kurumlarını Amerikalılara teslim edeceğini söyleyen ve küresel tefecilerden yüklü miktarda borç dileneceğini deklare eden CHP lideri, adeta ‘sömürge valiliğine’ adaymış gibi davranıyor. Son olarak Atatürk Havalimanı’nı CIA’nın paravan şirketi olduğu öne sürülen ve ABD adına casusluk faaliyeti yürüttüğü belirtilen ABD menşeli “Sierra Nevada” şirketine peşkeş çekeceğini ilan eden Kılıçdaroğlu’nun skandal sözleri, akıllara benzer açıklamalarını getirdi. Manda hayali sözlerine yansıyor Batı’dan “aferin” bekleyen kaos ittifakının’ adayı Kılıçdaroğlu’nun “manda” hayalini ifşa eden söylemlerinden bazıları şöyle: ABD’ye ve İngiltere’ye gerçekleştirdiği icazet ziyaretlerinden döner dönmez “3 Aralık’ı bekleyin” ifadeleriyle duyurusunu yaptığı “İkinci Yüzyıla Çağrı” ekibini çoğunlukla Daron Acemoğlu gibi devşirmelerden oluşturan Kılıçdaroğlu partisinin ekonomi yönetimini, görev yaptığı ülkeleri batırmasıyla tanınan Yahudi asıllı ABD’li Jeremy Rifkin’e teslim etti. Umudunu dış kaynaklara bağlayan Kılıçdaroğlu, “Bütün sorunları çözeceğiz. Pek çok kuruluştan, düşündüğümüzden çok daha uygun koşullarda kredi de alabiliriz” diyerek, ülkeyi yeniden IMF boyunduruğuna sokacakları itirafında bulundu. İktidarında dünyanın kanını emen küresel emperyalistlere ve Londra’daki tefecilere teslim olacağını ilan eden Kılıçdaroğlu, “temiz para” diyerek uyuşturucu baronlarının 300 milyar dolarını getireceğini söyledi. Amerika’da yapılan Başkanlık seçimlerinin kesin sonuçlarının açıklanmasını beklemeyen Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’a karşı muhalefeti destekleyeceğiz” diyen Başkan Biden’e sömürge valisi edasıyla ‘tebrik’ mesajı yollayarak bağlılığını ilan etmişti. Batıcılar ile millilerin seçimi Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi Batı’ya teslim etmeye matuf hezeyanlarını Akit’e değerlendiren Altay Siyasi ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Hasan Kapar, şunları dile getirdi: “Tıpkı Kurtuluş Harbinde, İngiliz Muhipler Derneği taraftarı olan siyaset, yazar, çizer takımı gibi günümüzde ki Millet İttifakı siyasetçileri, yazarları, sözde aydınları da mandacı vesayetin temsilcileri olarak tavır almışlardır. Gelişmeler zilletin ‘ABD Muhipleri Cemiyeti” haline geldiğinin çok açık resmidir. 14 Mayıs seçimleri, mandacı, Batı muhibbi, küresel yapının siyasetçileri ile Anadolu’nun ruh köküne sımsıkı bağlı milli siyasetçileri arasında geçecektir. Cumhuriyet tarinde emperyalist Batı dünyasına ilk kez bu seviyede kafa tutan, bunu savaş sanayiini ciddi atılımlarla geliştirerek lafta bırakmayan Erdoğan iktidarı, millet için mecburiyet, mandacı zihniyet içinse kâbustur!” Batı'nın aparatlığına soyundular Gazeteci Yazar Murat Özer de şunları söyledi: “Millet İttifakı’nın tüm bileşenlerinin tek ve ortak bir özellikleri var. Batı’nın ajandasının Türkiye’deki iş takipçiliğine soyunmuş olmaları. Milliyetçilerin, İslamcıların, Atatürkçülerin maskesi düştü. İstanbul Havalimanı yapılırken ‘Atatürk ismi silinecek’ diye ortalığı ayağa kaldıranların Atatürk Havalimanı’nı Türk mühendislerinin ve Türk gençliğin elinden çalıp Amerikan İstihbarat Teşkilatı’na teslim etme niyetindeler. Bu kadar pervasızlaşmış, bu kadar Türkiye’yi satacak noktaya gelmiş durumdalar. Bunlara ‘satılık’ bile demiyorum. Bunların yaptığı Batı aparatlığından başka bir şey değiller. İşlevleri bittiğinde tıpkı Afganistan’da uçakların tekerlerine yapışan Batı piyonları gibi düşük ve sefil bir duruma düşecekler. İşbirlikçiliğin bile bir normu var. Bunlar işbirlikçi bile olamayacak kadar sefiller.”