Kemal ve Meral, eşcinsellerle aynı safta!

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 15.06.2022 - 11:12, Güncelleme: 15.06.2022 - 11:12
 

Kemal ve Meral, eşcinsellerle aynı safta!

“İstanbul Sözleşmesi ile eşcinselliğin ne alakası var” diyorlar

“İstanbul Sözleşmesi eşcinselliği meşrulaştırıyor” dediğimizde, Tayyip Erdoğan düşmanları (Saadet Partisi hariç, onu biraz sonra masaya yatıracağız) kıyameti kopartıyor.. “İstanbul Sözleşmesi ile eşcinselliğin ne alakası var” diyorlar.. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesinin iptalinin istendiği davalardan bazıları dün Danıştay’da görülmeye devam edildi.. Davacılardan birisi İyi Parti.. İyi Parti’nin genel Başkanı çakma ülkücü Meral Akşener.. O gidememiş, duruşmaya.. Yerine İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel’i yollamış. Daha iki hafta önce kadına yönelik şiddetin cezalarının artırıldığından haberi olmayan Ünzile hanım. Kendisi ile aynı dosyada, aynı talebi dile getiren eşcinsel savunucularına bakıp “Ben ne yapıyorum, kendime geleyim” sorgulaması yapmadan.. “Sözleşmeden çıkılma kararı şiddet faillerine cesaret vermiştir” sözleri ile, eşcinsellerin talebine katılmış.. Sadece eşcinsellerin mi- Komünist, ateist ne kadar örgüt ve parti varsa.. Onların da talepleri aynı.. Milliyetçi ve ülkücü geçinen İyi Parti’nin de talebi aynı.. “İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülsün” Merak ediyorsunuzdur, eşcinsel destekçilerinin İstanbul sözleşmesi ile bağlantısı nedir, diye.. Dünkü duruşmaya katılanlardan, somut bağlantıyı ispatlayayım. Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı ve LGBTİ Komisyonu’ndan Banu Tuna ile başlayalım.. Banu hanım (Bilmiyorum, kendisine hanım dediğim için kızar mı?), “Danıştay’da bugün: Kadın ve LGBTİ gazeteciler, erkek şiddeti haberi yazmaktan bıktı” paylaşımı ile boy göstermiş.. “Türkiye Gazeteciler Sendikası, Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, cinsiyet ve cinsel yönelim temelli şiddete maruz bırakılan herkesin ve yaşam hakkımızın güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyoruz” ile eşcinsellerin İstanbul Sözleşmesi’ni savunduklarını ispatlamış.. Ardından TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun avukatı Ülkü Şahin de, ilişkiyi tescillemiş: “Değerli kadın ve LGBTİ+’lar… Bugün şiddete uğrayan kadın ve LGBTİ+’lar olarak can güvenliğimiz olan İstanbul Sözleşmesi için burada bulunuyoruz” demiş.. “Şiddete uğrayan kadın” veya “şiddete uğrayan erkek” dediğinizde.. Tüm insanları zaten kastetmiş oluyorsunuz. Ama bunların derdi eşcinselliği meşrulaştırmak. “Kadın var, erkek var bir de eşcinseller var” dayatması yapmak.. Onun içindir ki, amaç “şiddete karşı çıkmak” değil.. Eşcinselliği meşrulaştırmak.. Çakma ülkücü Meral’le aynı safta yer alan başka eşcinsel destekçileri kimler? Türkiye İşçi Partisi.. Onlar da, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan sözleşmenin fesih girişimine karşı” sözleri ile konuşmaya başlayıp, derdin şiddet değil, eşcinsellik olduğunu deklare etmiş.. Ardından bir başka İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini isteyen tarafın avukatı konuşuyor: “LGBTİ+’ların onuru ve hakları hakkında konuşacağım” diyor.. Homoseksüellik ve onur.. Lezbiyenlik ve onur? Hacı Meral abla bize anlatsın bunları da, biz de öğrenelim.. Başka başka yerlerde yapılan konuşmaları biraraya getirmiyorum. Dün, Danıştay’daki duruşmada, İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini isteyenlerin yaptıkları konuşmalar bunlar.. Manisa gibi muhafazakar bir ilin Barosu adına duruşmaya gelen Avukat Ebru Kara rezilliğe tüy dikmiş: “Bizim ülkemizin LGBTİ+’lar ve kadınlarla derdi nedir? Niye ‘Sevgi kadın ve erkek arasında olacak’ diye sınırlandırıyoruz? Dünyada ve ülkemizde LGBTİ+’ler hep vardı ve hep var olacak.” Evet, Lut peygamber döneminde de eşcinseller vardı.. Bugün de var. Ama bu; o fiilin güzel olmasından kaynaklanmıyor.. Şeytan da dün vardı. Bugün de var.. Ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, dün de vardı, bugün de.. Bir şey, “var” diye, “olması gerektiği”ni söylemek, onun “güzel bir şey olduğu”nu iddia etmek, hangi aklın ürünüdür?  Ve tüm bunlar, Danıştay duruşmasında dillendirilirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da.. Partisinin grup toplantısında konuşuyor: “Erdoğan bazı radikal kafaların baskısı ile İstanbul Sözleşmenizi elinizden aldı” diye söze başlıyor. Benim aklıma hemen İstanbul Sözleşmesi’ne bizimle aynı şeyleri düşünen Saadet Partisi geliyor. Saadet Partisi’nin genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partinin genel başkan yardımcıları geliyor. Milli gazete yazarları geliyor.. “Radikal kafaların baskısı” ha! Vay canına sayın seyirciler.. Devam ediyor Kılıçdaroğlu:  “O radikal kafalar istiyor ki muhafazakâr kadın güçlenmesin, iş hayatına katılmasın, haklarını almadın.” Öyle mi Temel abi? Sen İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkarken, öyle mi istiyordun? “O radikal kafalar sana süslüman diyorlar. Kadın köleleşsin baskı altında ezilsin istiyorlar.” Öyle mi Temel abi.. Kefil olmuştun bu Kemal’e değil mi? “Helalleşmek istiyor” demiştin.. “Babayiğit bir adam” demiştin.. Seçime kadar bile sabredemedi.. Maskesini indiriverdi Kemal.. İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ı hiç kaale almaya bile gerek yok.. İşte eşcinseller. İşte solcular. İşte ateistler.. İşte komünistler.. İşte çakma ülkücüler.. Ve işte İstanbul Sözleşmesi taraftarları.. Bunların hepsinin karşısında, eşcinsellerin hedef aldığı Tayyip Erdoğan.. Daha kim, neyi merak ediyor? Söyler misiniz, lütfen..
“İstanbul Sözleşmesi ile eşcinselliğin ne alakası var” diyorlar

“İstanbul Sözleşmesi eşcinselliği meşrulaştırıyor” dediğimizde, Tayyip Erdoğan düşmanları (Saadet Partisi hariç, onu biraz sonra masaya yatıracağız) kıyameti kopartıyor..

“İstanbul Sözleşmesi ile eşcinselliğin ne alakası var” diyorlar..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesinin iptalinin istendiği davalardan bazıları dün Danıştay’da görülmeye devam edildi..

Davacılardan birisi İyi Parti.. İyi Parti’nin genel Başkanı çakma ülkücü Meral Akşener..

O gidememiş, duruşmaya..

Yerine İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel’i yollamış.

Daha iki hafta önce kadına yönelik şiddetin cezalarının artırıldığından haberi olmayan Ünzile hanım.

Kendisi ile aynı dosyada, aynı talebi dile getiren eşcinsel savunucularına bakıp “Ben ne yapıyorum, kendime geleyim” sorgulaması yapmadan..

“Sözleşmeden çıkılma kararı şiddet faillerine cesaret vermiştir” sözleri ile, eşcinsellerin talebine katılmış..

Sadece eşcinsellerin mi- Komünist, ateist ne kadar örgüt ve parti varsa..

Onların da talepleri aynı..

Milliyetçi ve ülkücü geçinen İyi Parti’nin de talebi aynı..

“İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülsün”

Merak ediyorsunuzdur, eşcinsel destekçilerinin İstanbul sözleşmesi ile bağlantısı nedir, diye..

Dünkü duruşmaya katılanlardan, somut bağlantıyı ispatlayayım.

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı ve LGBTİ Komisyonu’ndan Banu Tuna ile başlayalım..

Banu hanım (Bilmiyorum, kendisine hanım dediğim için kızar mı?), “Danıştay’da bugün: Kadın ve LGBTİ gazeteciler, erkek şiddeti haberi yazmaktan bıktı” paylaşımı ile boy göstermiş..

“Türkiye Gazeteciler Sendikası, Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, cinsiyet ve cinsel yönelim temelli şiddete maruz bırakılan herkesin ve yaşam hakkımızın güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyoruz” ile eşcinsellerin İstanbul Sözleşmesi’ni savunduklarını ispatlamış..

Ardından TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun avukatı Ülkü Şahin de, ilişkiyi tescillemiş: “Değerli kadın ve LGBTİ+’lar… Bugün şiddete uğrayan kadın ve LGBTİ+’lar olarak can güvenliğimiz olan İstanbul Sözleşmesi için burada bulunuyoruz” demiş..

“Şiddete uğrayan kadın” veya “şiddete uğrayan erkek” dediğinizde.. Tüm insanları zaten kastetmiş oluyorsunuz.

Ama bunların derdi eşcinselliği meşrulaştırmak. “Kadın var, erkek var bir de eşcinseller var” dayatması yapmak..

Onun içindir ki, amaç “şiddete karşı çıkmak” değil..

Eşcinselliği meşrulaştırmak..

Çakma ülkücü Meral’le aynı safta yer alan başka eşcinsel destekçileri kimler?

Türkiye İşçi Partisi.. Onlar da, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan sözleşmenin fesih girişimine karşı” sözleri ile konuşmaya başlayıp, derdin şiddet değil, eşcinsellik olduğunu deklare etmiş..

Ardından bir başka İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini isteyen tarafın avukatı konuşuyor:

“LGBTİ+’ların onuru ve hakları hakkında konuşacağım” diyor..

Homoseksüellik ve onur..

Lezbiyenlik ve onur?

Hacı Meral abla bize anlatsın bunları da, biz de öğrenelim..

Başka başka yerlerde yapılan konuşmaları biraraya getirmiyorum.

Dün, Danıştay’daki duruşmada, İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini isteyenlerin yaptıkları konuşmalar bunlar..

Manisa gibi muhafazakar bir ilin Barosu adına duruşmaya gelen Avukat Ebru Kara rezilliğe tüy dikmiş:

“Bizim ülkemizin LGBTİ+’lar ve kadınlarla derdi nedir? Niye ‘Sevgi kadın ve erkek arasında olacak’ diye sınırlandırıyoruz? Dünyada ve ülkemizde LGBTİ+’ler hep vardı ve hep var olacak.”

Evet, Lut peygamber döneminde de eşcinseller vardı..

Bugün de var.

Ama bu; o fiilin güzel olmasından kaynaklanmıyor..

Şeytan da dün vardı. Bugün de var..

Ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, dün de vardı, bugün de..

Bir şey, “var” diye, “olması gerektiği”ni söylemek, onun “güzel bir şey olduğu”nu iddia etmek, hangi aklın ürünüdür? 

Ve tüm bunlar, Danıştay duruşmasında dillendirilirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da..

Partisinin grup toplantısında konuşuyor:

“Erdoğan bazı radikal kafaların baskısı ile İstanbul Sözleşmenizi elinizden aldı” diye söze başlıyor.

Benim aklıma hemen İstanbul Sözleşmesi’ne bizimle aynı şeyleri düşünen Saadet Partisi geliyor.

Saadet Partisi’nin genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partinin genel başkan yardımcıları geliyor.

Milli gazete yazarları geliyor..

“Radikal kafaların baskısı” ha!

Vay canına sayın seyirciler..

Devam ediyor Kılıçdaroğlu:

 “O radikal kafalar istiyor ki muhafazakâr kadın güçlenmesin, iş hayatına katılmasın, haklarını almadın.”

Öyle mi Temel abi?

Sen İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkarken, öyle mi istiyordun?

“O radikal kafalar sana süslüman diyorlar. Kadın köleleşsin baskı altında ezilsin istiyorlar.”

Öyle mi Temel abi..

Kefil olmuştun bu Kemal’e değil mi?

“Helalleşmek istiyor” demiştin..

“Babayiğit bir adam” demiştin..

Seçime kadar bile sabredemedi..

Maskesini indiriverdi Kemal..

İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ı hiç kaale almaya bile gerek yok..

İşte eşcinseller. İşte solcular. İşte ateistler.. İşte komünistler.. İşte çakma ülkücüler..

Ve işte İstanbul Sözleşmesi taraftarları..

Bunların hepsinin karşısında, eşcinsellerin hedef aldığı Tayyip Erdoğan..

Daha kim, neyi merak ediyor?

Söyler misiniz, lütfen..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve birebirhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.