Laikçi yobazların ‘her kararı uygulansın’ dedikleri AiHM’in içtihadı

Her fırsatta iktidarı AİHM kararlarını uygulamamakla eleştiren ve iktidara gelmeleri halinde bu içtihatların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması konusunda uzlaşan zillet paydaşları, sıra AİHM’nin Atatürk büstünü boyamayı “eylemler yoluyla ifade özgürlüğü hakkını kullanmak” kararına gelince başını kuma gömüyor.

Hükümeti, Türkiye’ye karşı verdiği siyasi kararlarıyla bilinen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’’nin içtihatlarını uygulamamakla eleştiren ve “AİHM kararlarının taraf olan tüm devletler için bağlayıcı olduğunu” öne süren malum zihniyetin maskesi bir kez daha düştü. Seçimde hazırladıkları “’Ortak Mutabakat Metni”nde, AİHM içtihatları ile uyumlu kararlar alınması ve bu kararların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması konusunda uzlaşan zillet paydaşları, sıra 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanununa yönelik AİHM kararlarına gelince resmen başını kuma gömüyor. İzmir’de Atatürk Anıtı’nın bulunduğu duvara sprey boya ile ‘’boş yapma” yazan 16 yaşındaki İ.Y. adlı çocuğun tutuklanması gündemdeki yerini korurken, şer ittifakının referans aldığı AİHM’in, Atatürk büstünü boyamayı “eylemler yoluyla ifade özgürlüğü hakkını kullanmak” olarak değerlendirdiği ve verilen cezaları orantısız bulduğu ortaya çıktı.

Tarihi karar

2007 yılında, Mustafa Kemal’in büstlerine boya döktüğü gerekçesiyle 5816 sayılı kanun kapsamında yargılanan ve on üç yıl hapis cezasına mahkûm edilen Murat Vural adlı vatandaşın başvurusunu karar bağlayan AİHM’in, Atatürk heykelinin siyasi saiklerle boyanmasını, “düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılış biçimi” olarak hükme bağladığı öğrenildi. AİHM’nin 21.10.2014 tarihli içtihadında, şunlar kaydedildi: “Başvuranın mahkûm edilmesine neden olan eylem, bir ifade şeklidir. Başvuran, iç hukuktaki ceza yargılamaları ve Mahkeme önündeki yargılamalar sırasında, amacının, Atatürk’e karşı olan ‘sevgisizliğini’ ve Kemalist ideolojiye ve bu ideolojinin taraftarlarına karşı duyduğu memnuniyetsizliği ifade etmek olduğunu belirtmiştir. Yerel mahkemeler, başvuranı, vandallıktan değil, Atatürk’ün anısına hakaret etmekten suçlu bulmuşlardır. Bu nedenle, Mahkeme, başvuranın, eylemleri yoluyla ifade özgürlüğü hakkını kullandığı ve hakkındaki mahkûmiyet kararının, verilen hapis cezasının ve söz konusu mahkûmiyet kararı nedeniyle haklarından yoksun bırakılmasının, Sözleşme’nin 10. maddesi kapsamındaki haklarına yönelik bir müdahale teşkil ettiği sonucuna varmıştır.”

Çifte standart

Gezi hükümlüsü Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasına yönelik AİHM kararlarını sürekli gündeme getiren malum zihniyetin, 5816 Sayılı yasa ile ilgili içtihatları görmezden gelmesini Akit’e değerlendiren Avukat Bülent Demir, okuyucularımıza özel açıklamada bulundu. “Türkiye’de 5816 ile ilgili açılmış olan davaların birçoğuna bakmış bir hukukçu ve profesyonel bir avukat olduğuna dikkat çeken Demir, “Türkiye’de artık 5816 sayılı yasa kaldırılmalıdır. Bu bir istibdattır, bir zulümdür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dahi mağduriyet olarak nitelediği bir kararın hâlâ yüzlerce, binlerce insanımıza uygulanması, onların tutuklanması, bu konuda ceza alması kabul edilemez bir hukuksuzluktur. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara bir lekesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmasını isteyenlerin 5816 sayılı yasaya yönelik içtihatları görmezden gelmesi ayrıca kabul edilemez. Maalesef sürekli yaptıkları çifte standardın farklı bir dışa vurumudur. Dolayısıyla 5816 sayılı yasa kaldırılarak vatandaşlarımızın bu konudaki mağduriyetlerinin bitirilmesi hedeflenmelidir” ifadelerini kullandı.

İfade biçimleri farklı

İzmirli işadamı Turgut Kahraman, 2019 yılında Urla ilçesinde kahvaltıcı olarak hizmet veren Zeytinli Köşk adlı tesisin bahçesine rengârenk Atatürk heykeli dikmişti. LGBTİ oluşumların renklerini andıran 6 metre uzunluğundaki Atatürk heykeli o dönem tartışmaları beraberinde getirmişti. Tepkiler sonrası açıklama yapan Kahraman, “Atatürk’ü bütün Anadolu’nun renkleri ile yapmanın doğru bir çalışma olduğuna inanıyorum” diyerek, gökkuşağı renklerini bir ifade biçimi olarak kullandığını belirtmişti.