Fatih Altaylı’yı tanımaları tam 30 yıl sürdü!

Normal insanlar asgari nezakete sahiptir…  Tartışmaya açıktır... Eleştiriye nasıl mukabele edilmesi gerektiğini bilirler ve kolay kolay küfür etmezler.

Fikir kabızlığı çekenler ise genelde ağzını bozar!

Kendisi de “küfürbaz” olan Neyzen Tevfik bu durumu; “Fikir olmayan kafada, küfür olur” sözüyle özetliyor.

Fakat bir kişi var ki hem her konuda fikir sahibi, hem de her fırsatta küfrediyor.

Bir yazarın ifadesiyle adeta “bulaşma özürlü” gibi davranan bu isim Fatih Altaylı…

Altaylı sözde “gazetecilik” adı altında; kişi, kurum fark etmeksizin önüne gelene hakaret etmesiyle biliniyor.

Bugün “demokrat” ve “özgürlükçü” rolü oynayan Fatih Altaylı, özellikle 28 Şubat sürecinde, en az cuntacılar kadar insafsız ve merhametsiz davranarak kendisi gibi düşünmeyenlere defalarca hakaret etti.

“Hedeflerim arasında, ‘Şu Fatih Altaylı da, adam gibi adam’ diye anılmak var” dediği halde ismi “küfürbaz yazar”a çıkan Altaylı hakkında, kendi ifadesiyle “binlerce hakaret davası” açıldı.

Sonu mahkemede biten bu rezilliklerden bazılarını sıralamak istiyorum:

* 28 Şubat sürecinde kaleme aldığı “Yeni vatandaşlık görevim” başlıklı yazısında, “Bundan böyle kılık kıyafet kanununa aykırı olarak dolaşanları, kolundan tuttuğum gibi karakola götüreceğim. Evlerini polise göstereceğim. Otomobilde görürsem plakalarını alıp bildireceğim. Yapılan işlemi savcılığa kadar takip edeceğim” diyen Altaylı…

1996’da, ibadet için Kocatepe Camii’ne gelen Aczmendiler’den 121 tanesi, köpekli ve coplu polis müdahalesi ile gözaltına alındığı halde sırf vakit namazlarını nezarette kıldıkları gerekçesiyle;

“Aczimendiler, Ankara'da, Emniyet Müdürlüğü'nün içinde ayin yapmışlar. Kim ulan bunlara izin veren alçak? Hangi Emniyet Müdürü?  Hangi şerefsiz? Pislikler!” sözleriyle devletin şerefli polisine küfretti. (Yıllar sonra benzer bir küfrü kendisini uyaran polise etti.)

* Radyo D’de yaptığı Bab-ı Ali Yokuşu isimli programda Marmara Üniversitesi önünde bekleyen başörtülü öğrencilere hitaben, “Fahişeler, aşağılık şerefsizler. Bunlar kevaşe” şeklinde rezil küfürler savurduğu için ceza aldı.

* “Klozet imalatçılarına öneri” diyerek Refah Partisi’nin merhum lideri Necmettin Erbakan’ın fotoğraflarının klozetlere basılmasını isteyen Altaylı, 7 Ekim 1996 tarihli “Erbakan’dan nefret ediyorum’’ başlıklı yazasında Hoca’ya hakaret ettiği için davalık oldu.

* Yine o dönem BBP’nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu aleyhinde yazdığı hakaret dolu bir yazıdan dolayı 600 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm edildi.

* “Benim hayatta affetmeyeceğim tek insan Tansu Çiller'dir herhalde. Ciddi ciddi vatan  haini, çok bayağı” sözleri yüzünden ceza aldı.

* Eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın kişilik haklarına hakaret ettiği için hakkında tazminat davası açıldı.

* O dönem DYP Kocaeli Milletvekili olan Meral Akşener de ettiği hakaretler sebebiyle o günün parasıyla Altaylı’dan 2 milyar lira manevi tazminat kazandı.

* Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit'e karşı küçük düşürücü ifadeler kullandığı için DSP tarafından tazminat davası açıldı.

* Eski Başbakanlardan Yıldırım Akbulut da TBMM Başkanı olduğu dönemde görevinden dolayı kendisine hakaret eden Altaylı’ya dava açtı.

* Dönemin Sağlık Bakanlarından merhum Osman Durmuş, aynı gerekçeyle Altaylı’dan 10 milyar lira manevi tazminat kazandı.

* MHP ile hükümet kuracağını öne sürdüğü FP’yi, “Ahlaksız Teklif” filmindeki “namus düşmanı”na benzettiği için de davalık oldu.

O dönem FP Grup Başkanvekili olan Abdüllatif  Şener, “Köşe yazarlığı dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’de olduğu gibi ahlaksızlaştırılmamıştır. Altaylı’nın yaptığı, Hollywood’un müptezellik konulu filmlerinde bile görülmemiştir. Bu tutumuyla Altaylı benzetmek yerindeyse, AIDS’li gibidir. Yazısını kimse ciddiye almıyor. Ciddiye alanlar da HIV pozitif taşıyıcılarıdır” sözleriyle Altaylı’yı eleştirdi.

* Yine dönemin YSK Başkanı Tufan Algan ve üyeleri de ‘hakaret ettiği gerekçesiyle’ Altaylı’dan şikâyetçi oldu.

* Türkiye'nin eski Londra büyükelçisi Korkmaz Haktanır, en hafifi “Onursuzlar...” olan sıfatlarla kendisine saldıran Altaylı'yı mahkemeye verdi.

* Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan 134 personel, Galatasaray- Leeds maçı sonrası haklarında “Şerefsizler” ifadesini kullanan Altaylı aleyhine 134 milyarlık tazminat davası açtı.

* “Ben bu Eren Keskin’i ilk gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim” dediği için o dönem İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı olan Eren Keskin,  Fatih Altaylı hakkında “Cinsel taciz”den suç duyurusunda bulundu. Uluslararası Af Örgütü, Altaylı’nın sözlerini “insan hakları ihlali” saydı.

* “Ahlaksız bir iş yapıyor” dediği Reha Muhtar 10 milyarlık…

* Batık Egebank'ın reklamlarında oynadığı için eleştirdiği Metin Akpınar ise 5 milyar liralık tazminat davası açtı

* Yazar Ruhat Mengi de kendisi hakkında “Başyazarla yatarak yazar olunmaz” dediği için Altaylı’ydan şikâyetçi oldu.

Ettiği hakaretler sebebiyle adeta “davakolik” olan Altaylı'ya hakaret davası açanlar arasında eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, İFAM Kurucu Başkanı Dr. İhsan Şenocak, Musevi işadamı Doğan Kasadolu, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel,

Süper Lig’de görevli 82 futbol hakemi ile Trabzonspor’a kadar her renkten insan, meslek ve kulüp vardı.

Altaylı, “Danıştay'ın manevi şahsına” hakaret ettiği için bile 6 ay hapis cezası aldı.

Dahası…

Devleti milyarlarca dolar zarara uğrattıktan sonra firar eden Cem Uzan dahi ettiği hakaretler yüzünden Fatih Altaylı’dan şikayetçi olup tazminat kazandı.

Altaylı’nın hakaretlerine, eski patronu Aydın Doğan da dava açtı.

Kemalistler ise “Mustafa Kemal Atatürk'ü sıradan insanlarla kıyaslayarak halkın gözünde küçülttüğü” iddiasıyla Altaylı hakkında suç duyurusunda bulundu.

Hepsi bir yana…

İslam’a ve Müslümanlara yönelik hakaretlerin eksik olmadığı Ekşi Sözlük bile “Ekşimiş ruhların buluşma yeri” başlıklı yazısı sebebiyle Altaylı’ya açmış olduğu hakaret davasını kazandı.

Fatih Altaylı’nın küfürlerinden “Teke Tek programını” izleyen seyirciler de payına düşeni aldı. Altaylı, mesaj gönderen bir izleyiciye “beyin özürlü” dedi.

Yazar Andrew Finkel, eşi Caroline Finkel ile mahkemelik olan Altaylı’dan bahsederken;

“Eşime saldırmadan önce bana saldırdı. Benimle ilgili ‘Aptal’ diye bir ifade kullandı” açıklamasında bulundu.

Altaylı yakında dönemde ise ağzından köpükler saçarak Gazze mitinglerine katılan binlerce vicdanlı, haysiyetli, onurlu insana; “alçaklar”, “şerefsizler” ve “aşağılık herifler” diye küfretti.

Altaylı’nın son hedefi ise bir dönem isminin baş harflerinden “KAKA” şeklindeki iğrenç bir hakaret türettiği CHP’nin devrik lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Kılıçdaroğlu’nun “AKP’ye hizmet eden bir piyon olduğunu” söyleyen Altaylı, “Bilerek ya da bilmeyerek AKP’ye çalışıyor, muhtemelen bilerek” diyerek CHP’nin devrik liderine 'ajan’ ve ‘İşbirlikçi' nitelemesi yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu ise uzun bir hakaret listesinin ardından gazeteci Fatih Altaylı'ya, “Ajan ve işbirlikçi olduğumu ispatlamaz isen, Namussuz ve Alçaksın” sözleriyle tepki gösterdi.

Tabii ki Kemal Bey’in bu tepkisi önemli!

Çünkü tam 30 yılı aşkın süredir özellikle dindar kesimi hedef alan ve her türlü galiz küfrü savurmasına rağmen defalarca programlarına konuk olduğu Fatih Altaylı’nın gerçek yüzünü, nihayet kendisine saldırdıktan sonra görmüş oldu.

Dilerim görmesi gerekenlerin gözleri açılır da “Medya Mahallesi”  hakaret etmeyi “gazetecilik” sanan ve buna rağmen özel davetler alan alan bu eski “kalemşör” yeni “Youtuber”dan kurtulur.