Geçtiğimiz günlerde, Tuğrul Türkeş'in, Kavala'ya yapılan ziyaretler hakkında, "Kavala'yı tek mi ziyaret edeceksiniz?" şeklindeki eleştirisine karşılık olarak, "Feti Yıldız'la mı gideyim?" şeklinde bir cevap vermesi tartışmalara neden olmuştu. Türkeş'in bu yanıtı, siyasi rakipleri tarafından tepkiyle karşılandı ve MHP'nin resmi açıklamasına da konu oldu.

MHP'den yapılan açıklamada, Tuğrul Türkeş'in bu sözleri, "düştüğü zillet çukurundan ar etmediğini" açıkça ortaya koyduğu ifade edildi. Açıklamada, Türkeş'in yaklaşımının ve üslubunun, milliyetçi değerlerle bağdaşmadığı ve mevcut siyasi atmosferi daha da karmaşık hale getirdiği vurgulandı. MHP'nin tutumunun, ulusal çıkarların ve değerlerin savunulmasına yönelik olduğu belirtilerek, Türkeş'in açıklamalarının bu çerçevede değerlendirilemeyeceği öne sürüldü.

MHP'nin tepkisi, partinin Osman Kavala'ya yönelik tutumunu ve bu konuda nasıl bir duruş sergilediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkeş'in açıklamaları, MHP içindeki farklı görüşleri ve partinin genel stratejisini etkileyecek şekilde geniş yankı buldu. Bu gelişmeler, Türk siyasetinin dinamiklerini ve partiler arası ilişkileri daha da karmaşıklaştıran bir etki yaratmış durumda.

Türkeş'in sözlerine yanıt MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'dan geldi. Büyükataman sosyal medya hesabından yaptığı ve hakaretler de içeren açıklamasında "Tuğrul Bey, milliyetçi duruşun ne demek olduğunu ne yazık ki anlayamamış, özümseyememiş, Türk ve Türkiye düşmanı Sorosçu Kavala’yı ziyaret etmek için cezaevi yollarına düşmüştür" ifadelerini kullandı.

MHP'li Büyükataman'ın açıklaması şöyle:

"Soy ismini taşımayı beceremeyen, Türkeş soyadına yakışmayan duruşsuzluğu ile tanıdığımız Tuğrul bey şimdi de Sorosçu Kavala’ya el uzatmış, suçu kesinleşmiş bir haine sahip çıkmayı kendine vazife edinerek Türk yargısını hedef almıştır. Bir de utanmadan buna “milliyetçilik” diyerek kendini aklamaya çalışmıştır.

Tuğrul Bey, milliyetçi duruşun ne demek olduğunu ne yazık ki anlayamamış, özümseyememiş, Türk ve Türkiye düşmanı Sorosçu Kavala’yı ziyaret etmek için cezaevi yollarına düşmüştür. Vatan hainlerine, ajanlara, teröristlere, Türkiye karşıtlarına methiyeler düzülen bu cezaevi yolunda, ziyarete kimle gideceği sorulduğunda ise Genel Başkan yardımcımız Feti Yıldız’ın adını geçirme hadsizliğinde bulunmuş, düştüğü zillet çukurundan ar etmediğini ve ciddiyetsizliğini bir kez daha göstermiştir.

Sayın Feti Yıldız partimizin Genel Başkan yardımcısı ve dava arkadaşımızdır. Milliyetçi-Ülkücü Hareketin şerefli bir mensubudur. Tuğrul beyin çıktığı bu karanlık yolda, rotasını kimlerin çizdiği belli olmayan bu istikamette hiçbir Ülkücünün kendisine eşlik etmesi mizah konusu bile olamayacaktır. Çünkü Ülkücüler şerefli bir davanın takipçisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin sevdalısıdır. Tuğrul beye tavsiyemiz; Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve şerefli dava adamlarının adını ağzına almaması ve ziyaretini Sorosçu Kavala’nın özgürlüğü için çırpınan CHP-DEM temsilcileri ile birlikte yapmasıdır. Kendisine yakışan bu olacaktır. Ayrıca bir sonraki ziyaretini Edirne F TİPİ Cezaevine yapıp yapmayacağı da merak konusudur!"

MHP lideri Devlet Bahçeli basın toplantısında, isim vermeden Türkeş'e yüklenerek, "Terörist Demirtaş ile ziyaretçi kuyruğuna girenlerin profili çeşitlenen Soros’çu Kavala’ya siyasi geleceğini bağlayanlar ne milliyetçilikten ne de milli onurumuzu muhafaza temininden bahsetmeleri söz konusu değildir. CHP’nin şifreleri PKK’nın elinde, DEM’in kullanımındadır. Türk milleti köksüz ve kötü niyetli müflisleri görmektedir. Bu nedenle emperyalizmin içimize kadar yuva yapmış piyonları muhakkak çuvallayacak, alayının birden oyunları bozulacak, mahcubiyet ve mağlubiyet akıbetleri olacaktır" dedi.

Bir hafta önce verdiği bir mülakatta Osman Kavala’yı cezaevinde ziyaret etmek istediğini açıklayan AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş bu isteğini şöyle anlatmıştı: “Bakanımız Yılmaz Tunç’tan rica ettim. Uygun bir zamanda görüşmek için izin istedim. Osman Kavala’yı ilk kez o ziyarette görmüş olacağım. İşte gerçek millilik, yurtseverlik bu. Bana öğretilen milliyetçilik bu. Türkiye için en iyi şartlarda kaynak bulmak gerekir. Ayrıca, ben hayatının yedi yılını, ömrünün 10’da 1’ini cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğum.”