Türkiye gazetesi yazarı Mehmet Şahin, Meral Akşener'in nasıl bir şark kurnazı olduğunu gözler önüne serdi.

Türkiye gazetesi yazarı Mehmet Şahin, Meral Akşener'in nasıl bir şark kurnazı olduğunu gözler önüne serdi. Akşener'in yakın zamanda “Ben başbakanlığa adayım dedim ama şartlar beni cumhurbaşkanı adayı olmaya zorladı. Madem ortak bir aday konusunda anlaşamıyoruz. O hâlde 6’lı Masa’da isteyen her genel başkan aday olabilir. İkinci tura kalan desteklensin” diyebileceğine işaret eden Şahin, "Akşener belli etmemeye çalışsa da en az Kılıçdaroğlu kadar cumhurbaşkanlığına aday olmak istiyor. 'Ben başbakan olacağım' cümlesini 'Ben cumhurbaşkanı olacağım' şeklinde anlayabilirsiniz" ifadelerini kullandı. Şahin, söz konusu yazısında şunları kaydetti:

"Millet İttifakı’nda cumhurbaşkanlığı adaylık meselesi gündeme gelince İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Ben cumhurbaşkanlığına aday değilim. Başbakanlığa adayım" demesi öylesine söylenmiş bir söz değil. İyi hesaplanmış, üzerinde durulmuş ve belli bir stratejiye dayanılarak yapılmış bir açıklama olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılan değişiklikle çok daha büyük önem kazanan cumhurbaşkanlığı makamı için değil de olmayan bir makam için “Ben başbakanlığa adayım” demenin uzun yıllar siyasetin içinden gelen biri için bir anlamı olması gerekir.

“Ben başbakanlığa adayım” demek nasıl bir hesabın sonucu olabilir?

Millet İttifakı içinde ikinci yüksek oya sahip olmanın gereği olarak ittifak içinde adaylık konusunun yıpratıcı bir tartışma sürecine gireceğini gördüğü için “Ben cumhurbaşkanlığına aday değilim. (Olmayan bir makama işaret ederek) Başbakanlığa adayım” dedi. Böylece kendini tartışmaların dışına çekmiş oldu. Seçim süreci yaklaşmadan kendini hedef olmaktan uzaklaştırdı.

Millet İttifakı’nın en büyük ortağı CHP’de bir adaylık yarışının yaşanacağını gördü. Siyasi deneyimini burada devreye soktu. Doğrudan değil, dolaylı olarak CHP içinde yaşanan adaylık meselesine dâhil oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu andan itibaren gözünü Ankara’ya diken, kendini “mekânın sahibi” olarak konumlandıran ve aday olmak istediğini her hâl ve hareketiyle belli eden Ekrem İmamoğlu’nu işaret eden açıklamalar yaptı. Onu Fatih Sultan Mehmed’e benzetti. Yüzünde ‘Rabbi yessiri’ gördü!

Akşener, bu tür açıklamalarla CHP içindeki adaylık tartışmasının alevlenmesine katkı verdi. İttifak ortağının içinin karışmasına odun attı. Yaşanan tartışmalar üzerinden muhtemel CHP’li adayların yıpranmasının önünü açtı. Onlar birbirini yıpratırken kendisi kenardan çalışmalarına devam etti.

Adaylık için ismi öne çıkan İmamoğlu ve Yavaş bizzat genel başkanları Kılıçdaroğlu tarafından geriye çekildi. Kılıçdaroğlu kendi aday olmak istediği için söz konusu iki belediye başkanının mevcut görevlerine devam etmesi gerektiğini sürekli tekrarladı.

Adaylık için CHP’de Kılıçdaroğlu öne çıkmaya başlayınca bu defa ağırlıklı olarak Kılıçdaroğlu’nun gayretleriyle oluşturulan 6’lı Masa’dan dolaylı itirazlar gelmeye başladı.

“İyi adam ama kazanacak aday değil”

“Kılıçdaroğlu muhtemel adayların içinde kazanma şansı en az olan kişi”

“Kılıçdaroğlu tekil konuşuyor. Bu durum ittifakın ruhuna aykırıdır”

“Aday 6’lı Masa’da belirlenmeli”

“CHP kökenli birinin 50+1’i alması zordur, hatta imkânsızdır”

Gibi açıklamalarla adaylık konusunda Kılıçdaroğlu’na “Seni istemiyoruz” mesajı verilmeye çalışılıyor.

Yine olmuyor. Kılıçdaroğlu ve yakın ekibi her geçen gün Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ileri bir noktaya götürmeye çalışmaktadırlar.

Millet İttifakı içinde Kılıçdaroğlu’nu istemeyenler şimdi yeni bir tartışmayı gündem taşıdılar.

Bir taraftan Erdoğan’ın en çok tercih edeceği adayın Kılıçdaroğlu olacağını gündeme taşınırken diğer taraftan mezhepsel kimlik üzerinden yeni bir tartışma başlattılar.

Aslında Kılıçdaroğlu’na dostları tarafından verilmek istenen mesaj gayet net; “Sen adayımız değilsin. Aday olmamalısın”

Gelelim Akşener konusuna,

İsmi geçen belediye başkanlarının geri çekilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun adaylık konusundaki ısrarı kenarda bekleyen Akşener’i bir karar almaya doğru götüreceğe benziyor.

6’lı Masa’da Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal dışında Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakan neredeyse yok gibi. Bu arada Uysal’ın cumhurbaşkanı adayıyla ilgili ortalığı karıştıran (20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak, Seçilebilirlik, Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!) Tweet’i anlam kazanıyor.

İşte bu durumda Akşener ortaya çıkarak “Ben başbakanlığa adayım dedim ama şartlar beni cumhurbaşkanı adayı olmaya zorladı. Madem ortak bir aday konusunda anlaşamıyoruz. O hâlde 6’lı Masa’da isteyen her genel başkan aday olabilir. İkinci tura kalan desteklensin” diyebilir.

Ezcümle; Akşener belli etmemeye çalışmasa da en az Kılıçdaroğlu kadar cumhurbaşkanlığına aday olmak istiyor.

“Ben başbakan olacağım” cümlesini “Ben cumhurbaşkanı olacağım” şeklinde anlayabilirsiniz.

Süreç oraya doğru gidiyor.

Yoksa, siz adaylık konusunda sadece Kılıçdaroğlu’nun mu yol temizliği yaptığını düşünüyorsunuz?"